Suç örgütlerine yönelik operasyonlar sürerken uyuşturucu baronu Memet Gezer, ABD’den Türkiye’ye getirildi. BirGün yazarı Bahadır Özgür ise operasyonların sebebi olarak iktidar kavgasına işaret etti.

İktidar kavgası
Uyuşturucu baronu Gezer, İstanbul Havalimanı’ndan teslim alındı. (Fotoğraf: AA)

Haber Merkezi

Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama’ suçundan kırmızı bültenle aranan uyuşturucu baronu Memet Gezer, Türkiye’ye getirildi. Reyhanlı Katliamı’nın planlayıcısı Yusuf Nazik’in ‘Saldırının talimatını aldım’ dediği, ABD’de tutuklu bulunan Memet Gezer, Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü görevlilerince İstanbul Havalimanı’ndan dün teslim alındı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, "Gezer’in ABD’de bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, Interpol Europol Daire Başkanlığınızca gerekli çalışmalar başlatıldı. Bu kapsamda, ABD’li yetkililer ile temasların ardından sınır dışı edilmesi hususunda mutabık kalındı" dendi.

İKTİDARIN İHTİYACI

Uyuşturucu baronlarına ve suç örgütlerine yönelik başlatılan operasyonlar dikkat çekerken BirGün yazarı Bahadır Özgür, BirGün TV’ye yaptığı değerlendirmede bu gibi operasyonların arkasındaki siyasete dikkat çekti. Devlet ve siyasetle bağlantısı olmayan hiçbir suç örgütünün ülkede faaliyet yürütemeyeceğine dikkat çeken Özgür, “Bizim suç örgütü dediğimiz şeylerin çoğunun da şu olduğunu biliyoruz: 70’li yıllarda komando kamplarından çıkmış ülkücülerin pek çoğu 80 sonrası suç dünyasına akın ediyor, orada bir istihdam yaratılıyor ama aynı zamanda onlar giderek palazlanıyor. Dolayısıyla hem bir siyasetçi gibi bir partinin, bir ideolojinin taşıyıcıları olarak faaliyet yürütüyorlar hem de tetikçi olup kamuoyunu tehdit ediyorlar. Sedat Peker’de gördüğümüz gibi, o da akademisyenleri tehdit etmişti. Siyasi iktidarın bir ihtiyacı olarak yaptığını söylemişti” dedi.

Susurluk kazasıyla siyasetin nasıl dizayn edildiğinin görüldüğünü aktaran Özgür, şunları dile getirdi: “Eğer sokaklar adalet isteyen insanlarla dolu olsaydı ve toplumdan gelen bir baskıyla bu operasyonlar yapılsaydı, bu kasetler çıksaydı, bu ses kayıtları dökülseydi diyebilirdik ki Türkiye toplumu temiz siyaset, temiz bir ülke, temiz bir demokrasi, temiz bir devlet için ayağa kalktı, talep etti ve bunu kazanıyor. Ama şimdi görüyoruz ki aksine herkesin eve kapandığı, sesini çok çıkarmadığı, siyasete neredeyse seyirci olmak dışında, oy dışında müdahil olamadığı bir zamanda bunlar yaşanıyorsa bu şu demektir: İktidar mimarisi içindeki bütün odakların çatışması bir yana aynı zamanda bir sonraki iktidar mimarisi içinde yer almaya dönük de bir kavgaya tanık oluyoruz. Eğer ki açık siyasi yapılar, açık siyasi partiler, meşru siyasi partiler örgütlü biçimde siyasetin seçim sürecine dahil olamazsa tabanlarıyla, seslendikleri kişilerle birlikte, seçim süreci bir takım güçlerin kavgasının yeni bir dengeye ulaşacağı bir dönem olarak şekillenecektir. O da çok hayırlı bir şey olarak çıkmayacak. Çünkü bu işin içinde gördüğümüz gibi suç örgütleri ve onlarla bağlantılı odaklar da var.”

KRİZ TEPKİ ARTIRDI

Ekonomik kriz nedeniyle halkın yolsuzluğa, suç çetelerine, organize suça daha çok tepki gösterdiğine değinen Özgür, “Bunların siyasette etkili olabilmesi ancak halkın durumuyla bağlantılı hale getirdiğiniz zaman mümkündür. Bunun da tek bir yolu var. Siyasetin gerçek zemini halkın, emekçilerin, yoksulların yaşadığı koşullardan üretilir. Çete-mafyaların birbirine düşmesinden, bir mafya grubunun öbürü hakkında ifşalarda bulunması siyasetin merkezine alınamaz. Alındığı zaman o çatışmanın istediği siyasal iklim yaratılmış olur. Evcil, ‘zeytin kralı’ndan ‘çelik kralı’na dönüşürken cezaevindeydi. Organize suç, kurumsal siyasetten ayrı değildir. O yüzden bu kadar etkililer” diye konuştu.