Son yıllarda bir Midlake fırtınasıdır gidiyor. Bu fırtına dev bir zümre içinde kopmasa da gayet etkili

'İstanbul konseri efsanevi olacak'

BARIŞ AKPOLAT - barisakpolat@gmail.com - @barisakpolat

Son yıllarda bir Midlake fırtınasıdır gidiyor. Bu fırtına dev bir zümre içinde kopmasa da gayet etkili. Özellikle son yıllarda arka arkaya İKSV Salon’da verdikleri konserlerle hali hazırda bilinen isimlerini daha da geniş kitlelere duyurdular. 15 Temmuz akşamı hayranlarının yıllardır beklediği, İKSV’nin düzenlediği Neil Young konserinden önce onlar sahne alacaklar. Bu vesileyle solistleri Eric Pulido’yu cep telefonundan aradım ve Fransa’da yakaladım. Neil Young ve İstanbul hayranlığından, son albümlerinin başarısından ve folk müziğe olan düşkünlüğünden bahsettik.

»Selamlar Eric, uçaktan yeni indiğinizi biliyorum. Şu an neredesiniz?
Selamlar, az önce Fransa’ya indik. Turne devam ediyor. Festivaller ve tek konserlerde çalmaya devam ediyoruz. Program yoğun...

»Nasıl gidiyor her şey? Turneden memnun musunuz?
Evet, her şey çok güzel. En son olarak Glastonbury Festivali’nde çaldık. Çok muhteşem bir deneyimdi. Tepkiler de çok güzeldi, keyfimiz yerinde.

»Glastonbury’yi uzaktan takip ettiğimiz kadarıyla müthiş geçti. Sizin konser dışındaki deneyiminiz ve atmosfer nasıldı?
Tonlarca insan ve grup vardı. Hava da fena değildi. Biraz çamurluydu ama orası hep öyle. Büyük sahneler de inanılmaz eğlenceliydi.

»Glastonbury kitlesinin Metallica’yı boykot etmesi hakkındaki fikirleriniz neler?
Açıkçası mevzunun geçmişini bilmiyorum. Onları izledim ve bence muhteşemdi. Tüm hitlerini çalıp herkesi mutlu ettiler.



»Tüm boykot tartışması, solistleri James Hetfield’ın bir ayı avı belgeselinde seslendirme yapacağının ortaya çıkmasıyla çıktı...
Bence insanların harcayabilecekleri çok zaman var. Politik mevzulara girmiyorum. Adamlar tüm hitleri çalıp insanları mutlu etmeyi bildiler. Kendime bir ahlak ikonu aramıyorum, müziği beğenirsem dinlerim. Politik ve dini anlamda ne düşündükleri umrumda değil.

»Aynı fikirdeyiz. Bu bir müzik ve onu çalanların ne gibi saplantıları veya bağımlılıkları olduğunu asla bilemeyiz. Tekrar size dönersek. 2012’de solistiniz Tim Smith’in ayrılması grubu sizce nasıl etkiledi?
Net bir değişim olduğu ortada. Bizim seçtiğimiz bir yol değildi ama elimizden geldiğince devam etmeye çalıştık. Ve Antiphon albümünden çok memnun kaldık sürecin sonucunda.

»Antiphon, çok iyi bir progresif rock albümü. Eski albümleriniz aynı havayı vermiyordu ama bu 70’lerin Caravan, Camel gibi gruplarına veya diğer İngiliz, Cantenbury Stage türünün örneklerine benzetiyorum. Sizce bu bir formül müydü yoksa hissiyat mı?
Çok teşekkürler, o gruplarla anmak beni sevindirdi. Bence her albüm, bize ilham veren her şeyden ortaya çıktı. O an nelerden etkilendiysek onları ortaya döktük ve böyle böyle büyüyüp olgunlaştık. Bu bir değişim yaratıyor çünkü zaten aynı şeyi yapıp durmak istemeyiz. Bu değişimden ötürü her albümün kendi karakteri oluyor. Bununla birlikte Midlake’in imzası hiç değişmiyor. Bazen daha saykodelik bazen daha progresif bazen de daha folk şarkılardan etkileniyoruz. Bunlar da ne mutlu ki albümlere yansıyor.

»Tabii bununla birlikte Amerikan folk müziğinin sizdeki etkisi yadsınamaz. Grubun tüm üyeleri de folk sevdalısı mı?
Doğduğumuz topraklarla ilgili bir durum folk. O müziğin içine çekildiğimiz çok açık. Çalmayı sevdiğimiz bir tür ve hâlâ bir temeli var. Texas, Denton’da doğduğumuz için de bu türe çok yatkınız. Kimliğimiz albümlerden önce geliyor. Kimliğimiz doğrultusunda ortaya çıkıyor albümler. Çaldıklarımızdan memnun kalıyoruz ve bu bir tür formüle dönüşmüş durumda. Ayrıca grubun tüm üyelerinin birlikte üretmeyi sevdiği bir tür olması sebebiyle de folk rock albümlerimizde yoğun bir şekilde işleniyor.
»Çok turne yapan bir grupsunuz. İstanbul’da da iki tekli konser verdiniz. Festivallerde sahne alıyorsunuz. Texas’lısınız ama dünyayı dolaştınız. Bundan nasıl etkileniyorsunuz?
Müzisyen olmanın en güzel tarafı zaten dünyayı dolaşıp aklına gelmeyecek ülke ve şehirleri görebiliyor olmak. Normalde tanıyamayacağınız insanlarla tanışıyorsunuz. Mesela İstanbul... İnanılmaz insanlarla tanıştık, şehirden çok keyif aldık. Alışık olduğumuz kültürün çok dışında bir yerdi. Bu müziğimizi de etkileyebilir elbette. Sanırım her şeyden çok nasıl büyüdüğün müziği daha fazla önemli halde...

»Çocukluğunuz büyük bir ilham kaynağı değil mi?
Elbette. Bunun herkes için geçerli olduğunu düşünüyorum. Her müzisyen doğup bir hayatın içinde büyür. Dolayısıyla müzisyen olarak tarzın bu dönemde gelişir. Nostaljik bir şeye de dönüşebilir ama farkında olsan da olmasan da değiştiremeyeceğin bir kimlik çocukken oluşur. Etkilendiğin eski gruplara karşı biraz romantik bakarsın.

»Gençliğinizi en çok etkileyen müzisyenler kimlerdir? Sanırım en büyük isim Neil Young oldu değil mi?
Young’a bayılıyorum. Amerika’nın batı yakası o tarz isimlerden çok etkilendi. Neil Young ve Crosby, Stills & Nash, America, Joni Mitchell gibi öncü ve dev isimlerden bireysel olarak çok etkilendim. Bugünkü folk akımının temelini attılar.

***

- İstanbul’da Neil Young’dan önce sahne alacaksınız. O da ilk kez İstanbul’da sahne alacak. Sizse buraya daha önce geldiniz. Neler hissediyorsunuz?
İnanılmaz heyecanlıyız. Onun İstanbul’daki konseri efsanevi olacak. Biz de bu konserin bir parçası olduğumuz için çok müteşekkiriz.

- Son yıllardaki konserler vererek genişlettiğiniz Türkiyeli hayran kitlenize son bir mesajınız var mı?
Tekrar orada olacağımız ve birkaç gün geçirme fırsatımız olduğu için çok mutluyuz.

- Buraları artık biliyorsunuz. Planlarınız varm ı?
Geçen sefer bize etrafı dolaştıracak bir tur rehberimiz vardı. Dolayısıyla Ayasofya, Sultanahmet gibi yerleri biliyoruz. Bu sefer de turist gibi dolaşacağız. İlgi çekici tarihinizi bu kadar yakından tanıma fırsatı bul mak çok hoşumuza gidiyor.