Bir kere düğme yanlış iliklenmeye görsün, ne yapılırsa yapılsın gömleği düzeltmek mümkün olmayacaktır. Tümü sökülüp yeniden doğru şekilde iliklenmediği müddetçe, yanlış devam eder. Mevcut iktidarın dış politikası ta en baştan yanlış iliklendiği için, her adım meseleyi daha da karmaşıklaştırıyor.

Büyük bir vaveyla eşliğinde Suriye ve Irak’ın kuzeyine yönelik eş zamanlı hava harekâtı da tek adam yönetiminin iliklediği yanlış düğmelerin sonucu.

Ülkenin en büyük kentinin en işlek caddesinde bombaların patlamasını önleyemeyen, dünyanın en büyük istihbarat ağlarından birine sahip olduğu propagandasına rağmen saldırıyı aydınlatamayan bir iktidar, seçime gidilirken operasyon üzerinden çeşitli emeller peşinde.

Şam’dan onay-icazet alındı: Operasyon sadece ABD ve Rusya ile senkronize şekilde yapılmadı, benzer şekilde Suriye devletinden de onay alındı. Askeri harekâta dair konuştuğum Şam yönetimine yakın kaynakların aktardığına göre; Ankara Şam ile de operasyona dair bir koordinasyon içerisinde. İstihbarat örgütleri arasında uzun süredir görüşmeler vardı, operasyon da bu görüşmelerde ele alındı. Şam’ın operasyona zımni bir onayı var. Türkiye’nin harekâtına karşılık Suriye ordusu da İdlib’te aynı zaman diliminde cihatçılardan ona yakın bölgeyi geri aldı. İdlib'te TSK, Suriye ordusu ile köktendinci gruplar arasında baraj işlevi görüyor. Aynı kaynaklara göre operasyonda ölen Suriyeli asker sayısı 2, bunlar da Menbiç ile Tel Rıfat arasındaki cephe hattında vuruldu. Bu bölgede mevziler birbirine yakın olduğu için Suriyeli askerlerin bulunduğu noktalar da isabet aldı. Washington ve Moskova’da izin alınmadığı taktirde 160 kilometre derinliğindeki bir operasyonun düzenlenmesinin mümkünatı yok. Bahreyn’deki güvenlik konferansında konuşan Beyaz Saray’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk’un Washington’ın Türkiye’den “Suriye’nin kuzeydoğusundaki zor durumu daha da istikrarsızlaştıracak bir şey yapılmamasının garantisini istediğini” açıklaması “kontrollü operasyon”nun göstergesi.

Bu bir güvenlik değil, iç politik mesele: İktidar cenahı harekatı bir ulusal güvenlik meselesi olarak sunsa da esasında bu bir iç politika meselesi. Komşu ülkelerin topraklarında 650 kilometre uzunlukta, 25 kilometre genişlikteki alan vurularak “güvenlik meselesi” çözülmez. Daha önce çeşitli kereler gerçekleştirilen operasyonlar da nasıl meseleyi çözmek yerine daha da karıştırdıysa, şimdiki de benzer sonuçlar üretecektir. Bir başka ülke toprakları içinde derinlere inildikçe yeni sorunlar da beraberinde üretiliyor. 25-30 kilometrelik derinlik 40-50'ye çıkarıldığında bu daha fazla kontrol alanı sağlamıyor, daha fazla çıkmaz yaratıyor.

Sorunları perdeleme hamlesi: İçeride dışarıda her alanda büyük bir çöküş var. Buhrana dönüşen ekonomik kriz derinleşirken, dünyanın en büyük istihbarat gücü yaygarasına rağmen karanlık güçler ülkenin en önemli caddesinde bomba patlatıp katliama imza atabiliyorlar. İstiklal’deki saldırıyı dahi çözemeyen, eline yüzüne bulaştıranlar hedef saptırarak karanlıkta kalan meselenin üzerini örtbas etme derdindeler.

Algı satılıyor: Saray rejimi bir süredir her alanda ‘algı satıyor.’ Sorunları çözme iradesinde yoksun iktidar, yarattığı meseleleri çözecek tek alternatifin kendisi olduğu imajını yaratmaya çalışıyor. İçerideki çözülüşün, döküntünün üzerini perdeleyerek hamleler yapmak.

Sandık yatırımı: İktidar cephesinin bir diğer amacı da içeriden güç kaybettikçe şovenizmi körükleyerek milliyetçi-muhafazakâr kitleyi konsolide etmek. Muhalefetin “ulusal beka” bahanesiyle hizaya girmesi bu yatırımı hayli kazançlı bir hamleye dönüştürüyor. Amerikan Financial Times’ın “Suriye’ye yapılacak yeni, büyük bir harekât gelecek yılki seçimler öncesinde Türk milliyetçilerinin Erdoğan hükümetine desteğini artırabilir” belirlemesi dikkat çekici.

İLK DÜĞMEYİ DOĞRU İLİKLEMEK

İktidar bugün ektiğini biçiyor. Emperyalistlerle kol kola, neo Osmanlıcı hayaller uğruna çökertilen komşu bir ülkedeki enkazın altında kalındı. Cihatçı örgütlerle kol kola izlenen mezhepçi dış politika ülkeyi felakete sürükledi. Şimdi bu felaketlere yeni yanlışlar eklenerek yol alınıyor. Suriye devleti ile masaya oturmadan, cihatçılar bu ülkeden kovulup istikar sağlanmadığı müddetçe “güvenlik” meselesi çözülmeyecektir.

Türkiye’nin çökmüş Suriye ve Ortadoğu politikasında yeniden inşa isteniyorsa yanlış iliklenen ilk düğmeden yani Şam ile ilişkileri düzeltmekten işe başlanması gerekiyor. En üstteki düğmeyi yanlış ilikleyenlerin savaş, çatışma, gerilim politikalarını teşhir etmekten her koşulda barışı savunmaktan başka seçeneğimiz yok. “Sil baştan” diyerek değişim beklentisi yaratan aktörler düğmelerin hepsini çözüp yeniden iliklerken bir önceki yanlışı tekrarlıyorlar. Hep yanlış yapılıyor, düzeltmeye çalışılırken eski yanlış yeniden tekrarlanıyor.

Görünen o ki iktidar algı satmaktan, sandık endeksli hareket etmekten, kendi bekası için ülkenin bekasını yakmaktan imtina etmiyor. Evet, gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider. Bugün yaşadığımız tam da budur!