Washington’un YPG/SDG’yi uluslararası mecralarda muhatap kabul ettirme hamleleri Ankara ile gerginliğe yol açarken, Londra’daki NATO zirvesi öncesi derinleşen krize Fansa da dahil oldu

İttifakta YPG gerilimi

POLİTİKA SERVİSİ

Ankara ile Suriye Kürtleri'ni dengede tutmaya çalışan ABD'nin YPG'yi partner olarak ısıtmaya çalışması NATO müttefiki Türkiye ile yeni bir krize yol açtı. ABD'nin YPG/PYD/PKK'nin de tehdit olarak yer aldığı NATO'nun Türkiye ile ilgili güvenlik planının yayımlanmasına itiraz etmesi üzerine, Türkiye de NATO'nun Baltık ülkeleri hakkındaki güvenlik planının yayımlanmasına karşı çıktı.

ABD yönetimi uzun bir süredir Suriye Kürtlerinin siyasi ve askeri örgütlerini uluslararası mecralarda muhatap olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Washington’un bu hamleleri Ankara’nın tepkisini çekiyor. Bu gerginliğin gelecek hafta Londra’da 70’inci kuruluş yıldönümü kutlanacak NATO’nun özel zirvesine de yansıması bekleniyor.

Türkiye, Suriye’de YPG’yle mücadele konusunda destek görene kadar NATO’nun Baltık ülkeleri ve Polonya için hazırlanan savunma planına destek vermeyi reddetmesinin ABD’nin YPG pozisyonunu etkileyip eklemeyeceği bilinmiyor. Washington-Ankara arasındaki krize Fransa da eklendi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ankara'nın eleştirilerine "Türkiye hem Suriye operasyonunu oldubittiye getirip hem de NATO müttefiklerinden dayanışma bekleyemez" yanıtını verdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “NATO'nun tüm müttefiklerin endişelerini karşılayacak şekilde hareket etmesi lazım. Güvenlik endişelerini karşılamada bazı ülkeler itiraz ederse bu kez NATO içinde birlik olmaz. Biz Baltık ülkelerine yönelik NATO'nun mukabele planına karşı değiliz ama Baltık ülkeleri için istenenin bizim için de istenmesi lazım. Biz de müttefikiz” şeklinde konuştu.

Dış politika uzmanları Türkiye’nin bu hamle ile YPG konusunda istediğini alıp alamayacağını ve NATO ile gerilimin sınırlarını BirGün’e değerlendirdi.
YPG’nin pozisyonu Baltık hamlesi ile değişmez

Dış Politika uzmanı Semih İdiz, ‘Baltık hamlesi YPG’nin pozisyonunu değiştirmez’ vurgusu yaptı. İdiz, “NATO zirvesi 70. Yıl zirvesi olacak, bütün taraflar eteklerindeki taşı ortaya koyacaklar. Zirve öncesinde Macron NATO için “beyin ölümü yaşayan örgüt” demişti. Trump başından beri Nato’ya yükleniyor. Tabi bu çerçeve içerisinde bütün taraflar gibi, Türkiye’nin de kendi talepleri var. Türkiye zirve öncesi aldığı veto kararları ile tam teşekküllü bir NATO üyesi olduğunu gösteriyor. Bu çerçeve içerisinde, Türkiye’ye mülteci yardımı hamlesi de Avrupa’da karşılık buluyor. NATO’nun ilgi alanında olan; Kırım, Suriye ve Ortadoğu’nun geri kalanı hatta Afrika’daki planlar açısından Türkiye önemli bir partner” dedi.

Esas karar verici ABD

İdiz YPG konusunda esas karar vericinin ABD olduğunun altını çizerek, “ABD’ye karşı Türkiye’nin YPG’nin pozisyonu açısından bir kozu yok. Türkiye daha çok pazarlık marjını Avrupa’ya karşı kullanabiliyor, mülteci yardımlarını arttırmak ve güvenli bölgenin maliyetini üstlendirmek gibi kazanımlar elde edebilir. Türkiye’nin istediği gibi YPG’yi NATO belgelerine terör örgütü olarak geçirmek pek mümkün olmayan bir çaba. Türkiye de NATO ile olan büyük çıkarları gereği bu açmazı bir yere yerleştirip sürecine devam edecek. Dolayısıyla Baltık vetosu ile YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettirmek olanaklı değil” şeklinde konuştu.

‘Bir ara form bulunacaktır’

Doç Dr. Salih Bıçakçı ise “NATO ile bir ara noktanın mutlaka bulunacağını” ifade ederek “Türkiye bu tip durumlarda veto kartını hep kullanmıştır. Kıbrıs meselesinde de kullandı. YPG’nin pozisyonunu tanınması konusunda da çok istekli. Baltık planı bir bölgesel güvenlik planı.Türkiye’nin bu konudaki tutumunu Rusya yanlısı bulmak üzerinden sürdürecekler. NATO bu noktada hem Türkiye’yi hem de üyelerini ikna edecek bir ara form bularak yoluna destek verecek. Türkiye, özellikle Suriye savaşından beri Avrupa’ya kart gösteriyor. “Göndeririz mültecileri” yaklaşımı da bu stratejinin bir parçası. Fakat YPG’nin statüsünü değiştirecek yer NATO değil” diye konuştu.

‘Liberalleşme’ adımları son buldu

Macron’nun başlattığı “Nato’nun beyin ölümü gerçekleşti” polemiklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bıçakçı sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tüm bu süreci değişen dünya dengeleri ile birlikte de ele almak gerekiyor. Soğuk savaş sonrasında başlayan liberalleşme adımları son buldu. Ben liberalleşeceğim, askeriyeye az para vereceğim diyen Almanya bugün, askeri harcamalarını doruk noktasına çıkardı. Şuan ki liderler, bu çağın ihtiyaçlarını anlamıyor. NATO gibi çok büyük yapılar, hızlı hareket kabiliyeti sergilemekte zorlanıyor. Fakat bir yandan da çok yapılılığın getirdiği korunma güvencesinden de vazgeçemiyorlar. Avrupa’nın yaşadığı ikilemde bu durum çok etkili.”

cukurda-defineci-avi-540867-1.