Büyük seçime, ikinci kurtuluş savaşına ya da büyük kapanmaya adım adım ilerlerken, her geçen gün ülkede olmayacak denen şeyler yine olmaya devam ediyor. Türkiye gündemi, vasıfsız ve utanma duygusundan azade yöneticilerimiz yine bizi şaşırtmıyor. Ülkede “yaşanabilen” tek tutarlı şey saçmalıkların her geçen gün daha da katlanarak artması olmaya devam ediyor. İşte böyle bir gündem içinde ülkede tüm zamanların gördüğü en gerici, en insan haklarından uzakta, en sağlıksız, en patron dostu, en oportünist ittifak da bir araya geldi. Görüp görebileceğiniz bundan daha kötü bir birleşim yok. Ekip o kadar evde yok ki, diğer tarafta plastik tuvalet terliği olsa o bile daha adil olur. Çizgi filmlerden çıkmış bir gerçek kötüler karması adeta. Bir de üzerine zaten seri numarası altın varaklı bir diplomasız. Bütün bunlar yetmezmiş gibi ülkemizin vitaminsiz Göbels’i de sanal alemde kendince esip gürlüyor.


YSK derseniz, her zamanki gibi evde yoklar. “Mühürsüz pusulaları da sayalım yeaa” zihniyetinin devamı ile, 3. kez cumhurbaşkanlığına aday olan über liderimize bağlılıklarını daha leb demeden, leblebilediler bile. Bütün bunlar olurken ülkedeki deprem felaketinde eli kolu bağlı ilk iki gün akşamdan kalma, üçüncü gün de çorbacıda dayak yemiş gibi takılan kurumun başkanı “Ben şimdi istifa edersem kaos olur” diyerek kendisini savunabildi. Sanki varlığında kaos olmamış gibi, Kızılay’ın ve AFAD’ın binaları depremde çökmemiş gibi, vatandaşlar bir tas sıcak çorbayı bulmuş gibi, utanmadan sıkılmadan kaos olabilir dedi. Şu andakinden daha kaotik bir ortam nasıl olur tam da bilemiyorum açıkcası.

***

Biz de genel kültür: Geri kalmış toplumların kadın haklarına bakış açısı, genellikle geleneksel cinsiyet rollerini ve aile yapısını koruma amacıyla kadınların özgürlüklerini kısıtlayıcı ve sınırlayıcıdır. Bu topluluklar, kadınların erkeklere karşı itaatkar ve bağımlı olmalarını, ev işleri ve çocuk bakımı gibi geleneksel kadın rollerini yerine getirmelerini savunurlar.

Cahiller tarafından yönetilen toplumlar, kadınların eşit haklara sahip olmasını ve toplumda aktif rol almasını engelleyen fikirleri benimserler. Kadınların çalışma hayatında yer almasına ve toplumsal alanda erkeklerle eşit şekilde temsil edilmesine karşı çıkarlar. Ayrıca kadınların giyim, davranış ve hareket özgürlüğünü de kısıtlarlar.

Genelde bu tayfa kadınların eğitimine karşı da çıkarlar ve kadınların ev işleri ve çocuk bakımı ile sınırlı kalmasını savunurlar. Bu düşünce tarzı, kadınların toplumsal hayattaki potansiyelini tam olarak gerçekleştirmelerini engellemektedir.

Bu nedenle, kalitesiz kadrolarca yönetilen toplulukların kadın haklarına bakış açısı, cinsiyet eşitliği ilkesine tamamen aykırıdır ve kadınların özgürlükleri ve haklarına zarar vermektedir.

Bu esnada Türkiye’de kadın hakları hareketi, ülkenin modernleşme sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

***

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte kadınlar için önemli adımlar atılmaya başlandı. 1926’da aile hukuku reformu gerçekleştirildi ve kadınların boşanma hakları, evlilikte eşit haklar ve miras hakları dahil olmak üzere bir dizi hakları tanındı.

1930’larda, Türk kadınları için bir dizi özel hukuk kanunu çıkarıldı ve kadınların siyasi hakları genişletildi. 1934’te, kadınların seçme ve seçilme hakları verildi ve Türkiye, dünyada bu hakları tanıyan ilk ülkelerden biri oldu.

1950’lerde, Türkiye’de kadınlar için örgütlenme çalışmaları hızlandı. Kadın örgütleri, kadınların iş gücüne katılımı, eğitimi ve siyasi katılımı için çalışmalar yürüttü.

1960’lı yılların sonlarından itibaren, Türkiye’de kadınlar için haklarını savunan birçok örgüt kuruldu. Bu örgütler, kadınların şiddet, cinsiyet ayrımcılığı ve aile içi şiddet gibi konularda farkındalık yaratmak için çalışmalar yaptılar.

1980’lerde, Türkiye’de kadınlar için siyasi katılım daha da arttı. 1983’te, Türkiye’de ilk kez bir kadın milletvekili seçildi ve 1990’larda kadınların siyasi temsil oranı giderek arttı.

2000’li yıllarda, Türkiye’de kadınların haklarına ilişkin tartışmalar devam etti. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet konusunda yasal düzenlemeler yapıldı ve kadınların iş gücüne katılımı teşvik edildi.

Bu şekilde, Türkiye’de kadın hakları hareketi zaman içinde evrim geçirmiş ve kadınların haklarını savunan birçok örgüt kurulmuştur. Ancak hala cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet gibi sorunlar varlığını sürdürmektedir.

İşte bu seçimde geri kalmış bir toplum mu olacağız, yoksa medeni bir toplum olma yolunda cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi bir atılım mı yapacağız, karar sizin.