Erzincan İliç’teki Çöpler Madeni’nde meydana gelen kazadan sonra, madenin yüzde 80 hissesine sahip Kanadalı SSR Mining adlı firma iki ayrı açıklama yaptı. İki açıklamanın da amacı, yurtdışındaki yatırımcıları ürkütmemek, şirketlerinin değer kaybını önlemekti. Bu çabalara rağmen kapatma kararı ve 1 milyon dolarlık ceza geldiğinde hisseleri yüzde 11 değer kaybetti.

İlk basın açıklaması kazadan altı gün sonra, 27 Haziran 2022’de yapıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın madende faaliyetlerin geçici bir süreyle durdurulacağını Twitter’dan açıklaması üzerine, kendilerine yazılı bir yönergenin gelmediğine vurgu yaparak, faaliyet durdurma haberini geçiştirmeye çalıştılar. Türkiye’deki açıklamaya benzer bir şekilde 20 ton siyanürlü solüsyondan değil, 8 kg siyanürden bahsettiler.

İkinci açıklama için bu defa altı gün beklemediler, 28 Haziran 2022’de basına bir metin daha gönderildi. Burada kapanmanın geçici olacağına dair önemli bir vurgu vardı. İkinci basın bülteni, Çevre Bakanlığı’nın kontrollerinden sonra sahanın yeniden açılacağından emin bir tavırla yazılmıştı. Bültenindeki en önemli ayrıntı ise, SSR Madencilik firmasının kazadan hemen sonra yetkilileri bilgilendirdiğini, 23 ve 24’ünde de sahayı denetlemeye yetkili ekiplerin geldiğini belirtmesiydi.

***

Bunun üzerine Kanadalı şirkete aşağıda özetini sizlerle de paylaşacağım soruları, yanıtlarını gazetede yayımlamak üzerine sordum. Bu yazı kaleme alındığı tarihte henüz yanıt gelmemişti.

• Jandarmanın tuttuğu tutanakta 20 m3 (20 ton) siyanürlü solüsyon olduğu belirtiliyor, sizin açıklamanızda ise sadece 8 kg siyanürden bahsediliyor. Bu iki farklı rakamı nasıl açıklıyorsunuz?

• Açıklamalarınızda sızıntının yığın liçi sahasında kaldığını ve hemen temizlendiğini belirtiyorsunuz ancak jandarma tutanağında sızıntının bir bölümünün yola ulaştığı, yani korumalı sahayı aştığı, daha sonra da kirlenmiş alanda toprağın taşındığı ve çamaşır suyuyla yıkama yapıldığı belirtiliyor. Çevre Bakanlığı da yaptığı açıklamada solüsyonun alt kottaki kuru dere yatağına ulaştığını ancak derede akış olmadığı için tehlike olmadığını belirtmiş. Sizin açıklamanızla diğer iki açıklama arasındaki çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?

• Maden sahasındaki kaza 21 Haziran 2022’de meydana geldi. Çevre Bakanlığı 27 Haziran’da sizden faaliyetlerinizi durdurmanızı istedi. Çevre Bakanlığı’nı beklemeden, şimdi yapıldığı belirtilen gerekli kontrolleri yapmak için neden madendeki çalışmaları kazanın olduğu gün durdurmadınız?

Sadece bu altı günlük bekleme süresi bile, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu maden istilasını durdurma konusunda mevcut hükümet ve şirketlere güvenemeyeceğini gösteriyor. Bir maden tesisinde olabilecek en kötü kaza oluyor ama faaliyetleri durdurmak için neredeyse bir hafta bekleniyor. Kanadalı şirket ve şirketin yüzde 20 hissesine sahip, Çalık Holding iştiraki Lidya Madencilik’in daha birçok sahası var. Sadece İliç değil diğer operasyonların da mercek altına alınması gerekir.

***

Adeta bir Don Kişot gibi madene karşı mücadele eden Sedat Cezayirlioğlu olmasa bu kazayı belki duymayacaktık. Kamuoyu baskısı olmasa ne şirket faaliyetleri durduracak ne de Çevre Bakanlığı bu kararı alacaktı. Altı gün beklemelerinden belli. Diğer madenlerde neler oluyor, ne kadarı bize anlatılıyor, bilmiyoruz.

Bergama’daki altın madenine karşı köylüler ve çevreciler direnirken genç bir muhabir olarak sahadaydım. Bir madenin doğaya, yaşama verebileceği en büyük zararlardan biri siyanürün doğrudan toprakla temasıydı. En çok bugün Erzincan’da yaşanan olayın yaşanma ihtimali nedeniyle madene itiraz edilirdi. Şirketlerin olmaz dedikleri yine oldu. Kaza haberlerinin ardı arkası kesilmiyor birkaç yıldır. Erzincan-İliç, Giresun-Şebinkarahisar, Artvin-Murgul…

İliç’teki altın madeniyle ilgili sorunlar sadece bu kaza ve sonrasında yaşananlarla sınırlı değil. Barolar Birliği, Türk Tabipleri Birliği ve Çevre Mühendisleri Odası gibi birçok meslek odası ile sivil toplum örgütünün kaza sonrası yaptıkları açıklamalar aslında yıllardır yaptıkları uyarıların bir parçası. TEMA Vakfı, her ilde maden sahalarına açılmış alanları açıklıyor; yüreğiniz elveriyorsa bir bakın. Gıdaya, yabana, insana yer bırakmadan her yeri maden sahası ilan ediyorlar. 3213 sayılı Maden Kanunu’nda yapılan 20’den fazla değişiklikle, Milli Parklar dahilinde korunan alanlarda bile maden sahası açmanın önü açıldı bu ülkede. Bu yüzden sadece Çöpler Madeni’ni kapatmak yetmez, bu kanunları yapanları da değiştirmek gerek.