Sophia AkramÇeviren: Fatih Kıyman  Birleşmiş Milletler Raportörü Agnes Callamard’ın, Cemal Kaşıkçı cinayetine dair bulgularını içeren raporu geçen ay yayımlandı ve raporda yazanlara kimse şaşırmadı.  Callamard’ın bulgularına göre Kaşıkçı cinayeti önceden planlanmıştı ve emir yukarıdan gelmişti – yani Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan (MbS). Suudiler o ara suçlamaları inkâr etmekte hiç gecikmemiş, fakat detaylar açığa çıktıkça […]

Kaşıkçı cinayetinin bilinen sırları
Sophia Akram
Çeviren: Fatih Kıyman

 Birleşmiş Milletler Raportörü Agnes Callamard’ın, Cemal Kaşıkçı cinayetine dair bulgularını içeren raporu geçen ay yayımlandı ve raporda yazanlara kimse şaşırmadı.  Callamard’ın bulgularına göre Kaşıkçı cinayeti önceden planlanmıştı ve emir yukarıdan gelmişti – yani Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan (MbS).

Suudiler o ara suçlamaları inkâr etmekte hiç gecikmemiş, fakat detaylar açığa çıktıkça hikâyeyi hemen değiştirivermişlerdi. ABD başta ‘endişelenmiş’ gibi yapsa da, hatta uluslararası finans topluluğu boykot sinyalleri verse de, kısa süre sonra ‘hiçbir şey olmamış’ gibi devam ettiler.

Kaşıkçı cinayetinin yarattığı öfke dünya medyasında yer buldu ve dünya medyası bunu kendi ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olarak ele aldı. Fakat sormamız gereken asıl soru, adaletin nasıl sağlanacağı ya da sağlanıp sağlanmayacağı. İdeal bir dünyada medyanın gücü, gerçekleri kamuoyu önüne çıkarmak için yeterli olmalı ve siyasi iradeyi harekete geçmeye zorlamalı. Fakat gerçek dünyada böyle olmuyor. Suudi Arabistan’a yönelik kamuoyu algısı dibi görmüş olsa da, siyasi müttefikleri dimdik yanında duruyor.

Adalet ihtimali yok

Bulguları gören Trump resmi bir FBI soruşturması dahi açtırmadı ve nihayetinde açıkça söyledi; Suudi Arabistan, ABD ekonomisinin ihtiyaç olduğu parayı getiriyordu.

Callamard’ın raporu tavsiye niteliğinde ve tavsiyelerini Birleşmiş Milletler’in yanı sıra uluslararası topluluğa ve ilgili devletlere sundu.

Geçen akşam Uluslararası Af Örgütü’nün İngiltere ofisinde açıkladığına göre bu görevi, BM’nin başka hiçbir biriminin harekete geçmeyeceği ortaya çıkınca üstlenmek zorunda kalmıştı.

Peki, işlediği zalim suçlar defalarca affedilen bir ülke için adalet ihtimali var mı?

Callamard geçen günlerde, “Kasım 2017’de Saad Hariri’nin kaçırılma olayı uluslararası kamuoyu için uyarı niteliğinde olmalıydı. Bir ülkenin başbakanının başka bir ülke tarafından kaçırılması tarih boyunca görülmemiş bir şeydi,” dedi.

Yemen’deki suçları affedildi

Suudi Arabistan, Yemen’de yürüttüğü ‘yıpratma savaşında’ ile ilgili olarak da diğer hükümetler tarafından affedildi. Halbuki uluslararası insani hukuki ihlal etmekle ve savaş suçları işlemekle itham ediliyor. Yurtdışında karıştığı işlere ek olarak MbS’nin ülke içinde (bu defa kendi yurttaşlarına karşı işlediği suçlar) gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.

ABD’nin Suudilere silah satmayı durdurmasına yönelik çağrılar bir ölçüde başarılı oldu fakat Trump’ın veto yetkisi sürdükçe iki ülke arasındaki ilişkiler aynı düzlemde kalacaktır. Suudi Arabistan’ın şimdiye kadar keyfini sürdüğü hayâsızlık ve işlediği korkunç suçların güçlü müttefikleri tarafından görmezden gelineceği bilinci, gücüne güç katıyor.

Gerçek şu ki, Kaşıkçı cinayeti Suudilerin işlediği ilk suç değil ve muhtemelen sonuncusu da olmayacak.

Kaynak: The New Arab