Çevre talanına karşı çıkmak için Türkiye’yi dolaşarak sanatsal etkinlikler yapan Üç Beş Ağaç Kervanı, Dersim’de HES problemini yaşayan insanları Rize’dekilerle konuşturuyor; fidan dikiyor, gittikleri yerlerin tohumlarını başka yerlere taşıyor…

Kervan yola çıktı, şimdi rantçılar düşünsün!

UĞUR ŞAHİN

‘Üç Beş Ağaç Kervanı’, içerisinde Praksis Müzik Kolektifi’ni, Merhaba Sanat Tiyatrosu’nu ve Derme Tiyatro’yu bulunduran bağımsız bir sanatçı inisiyatifi. Kervan, özellikle son yıllarda rant için çoğalan çevre talanına karşı verilen mücadeleye dikkat çekmek için sanatsal etkinlikler yapıyor.

Dersim’de HES problemini yaşayan insanları, Rize’dekilerle konuşturuyorlar, gittikleri yerlerin tohumlarını başka yerlere taşıyorlar, çocuklara çevre bilinci aşılıyorlar.

Gezici sanat kumpanyası şeklinde ülkenin dört yanına ulaşmak için yola çıkan kervan, geçen sene 30 günde 30 ayrı yerde ‘sokak’ etkinlikleri yapmıştı. Kervan bu yıl 23 Ağustos’ta santral için zeytin ağaçlarını talan edildiği Yırca’dan yola çıkıyor ve yolculuğun 20 Eylül Pazar günü İzmir’de sonlanması planlanıyor. Üç Beş Ağaç Kervanı’ndan Serdar Türkmen ile kervanının nasıl oluştuğunu, bu yılki planlarını ve mücadelelerini konuştuk.

>>Üç Beş Ağaç Kervanı nasıl oluştu?

Üniversite yıllarımızda müzik yaptığımız eylemlerden bu yana sokağın peşindeyiz. Sokak derken, genel olarak anlaşıldığı gibi ‘evin dışı’ anlamında değil. İnsanlarla rastgele karşılaşabileceğimiz bütün alanlardan bahsediyorum. Çok iyi bir müzik grubu olabilir, tanınabilirsiniz. Ama yapacaklarınız neticede kısıtlı. İşte size diyecekler ki, saat 22.00’de sahneye çıkacaksın. Çalacaksın, sonra insanlar ‘çok güzeldi’ deyip, alkışlayıp sizi sahneden indirecek. Burada değiştirici bir şey yok. Biz hayata niye müdahale etmiyoruz diye düşünüyorduk. Özgürlük yaratılacaksa, şairlerin anlattığı gibi insana dair, hayata dair ne varsa mekânsal olarak sokak, yöntem olarak da en iyi bildiğimiz şey ‘müzik’le yaparız diye düşündük. Sonrasında kervan oluştu.

SPONSOR SENSİN

>>Kervanın hazırlıklarına başladınız sanırım. Şu an ne durumdasınız?

Bu sene, ikinci yılımız olduğu için yükümüz daha fazla. Hazırlıklara başladık, geçen seneye göre daha kapsamlı hazırlanıyoruz. Biz kervanı, bir sanatçı tavrına, üslubuna dönüştürmek istiyoruz. Bir yandan da kendimizi güncellemeye çalışıyoruz. Köye gidiyoruz ama neticede biz rock müzik grubuyuz. Geçen sene bu tokatları yedik, bu sene bunu doğru bir hatta sürüklemeye çalışıyoruz. Örneğin, Fındıklı’da çevreci tutum çok sert, insanlar ‘kültürel ürünler’ kapsamında bir araya gelmiş. Ama bir taraftan İstanbul Kadıköy’de de bir etkinlik yapıyoruz. İki etkinlik aynı değil, aktarman gereken şeyler de aynı değil. Ya da bir köye gidiyoruz orada hiç mücadele yok. Önce çevreci tutumu, o bilinci aktarmak gerekiyor.

>>İşin ekonomik boyutu nasıl halloluyor?

Bütçe oluşturmaya çalışıyoruz ama biz sponsor kabul eden bir ekip değiliz. Sponsor kimdir diye soruyorlar. Diyoruz ki sponsor sensin, farkında değilsin. Sen bize 5 lira, 1 Lira vereceksin ya da pasta getireceksin, bizim sponsorluktan anladığımız bu.

'AĞAÇLAR BİZİM'

>>Üç Beş Ağaç Kervanı kapsamında çocuklarla bire bir etkileşim halindesiniz. Çocuklara yönelik etkinlikleri nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Çocukları sanatla tanıştırıyoruz bu gerekli ama yeterli değil. Çocukların yaşadıkları yeri, ekolojisini ve doğasını korumalarına yönelik çevreci bir bilinç oluşturmak gerekiyor. Örneğin etkinlik yapmaya gittiğimiz yerde çocuklara sorduğumuz, ‘bu ağaç, bu çevre, bu dağlar kimin’ sorusu etkinliğin ardından ‘bizim’ cevabıyla şekilleniyor.

>>Üç Beş Ağaç Kervanı ekibine herkes katılabilir mi?

İsteyen herkes, kendi masraflarını karşılamak üzere bize katılabilir. Neticede kervan bu, biz önden gideriz arkamızdan onlar gelir. Etkinliklerimizi yaparız. Gerekirse çadır kampı kurarız. Dolayısıyla herkese açık, ama insanların masraflarını ne yazık ki sırtlayamıyoruz.

>>Kervanının bu yılki planı ne?

Büyük bir şenlikle yola çıkmayı düşünüyoruz. Yırca’ya zeytin fidanımızı dikip, yola çıkacağız. Yerel tohum çalışması yapan ekiplerle görüşüyoruz. Bizim yaptığımız şey aslında bir nevi ulaklık. Bir yerin öyküsünü başka bir yere taşıyoruz. Gittiğimiz yerlerin tohumlarını da başka yerlere taşıyabiliriz. Kapitalizmin temel saldırı noktası bizzat tohum. Orada kurulacak tohum kardeşliği bizi müthiş bir şekilde heyecanlandırıyor. Görüntülü konuşma ve telefon bağlantıları ile Dersim’de ki HES problemini yaşayan insanlar Rize’dekilerle konuşacak.

***

Helikopteri kovalamışlar

>>Kervan kapsamında gözlemlediğiniz insanların çevreci tutumu nasıldı?

Fındıklı bizi çok etkiledi. Köyün girişinde bizi durdurdular, nereye gidiyorsunuz dediler. Köye dedik. Etkinlik yapacağız. Yapamazsınız dediler. Köyün girişine almıyorlar, nedeni belki de biz HES’çi olabiliriz! Yani bölgedeki mücadele insanları sertleştirmiş. Bu insanlar biyoloji öğrencisi kılığında vadiye inen HES’çileri yakalamış. İşte köyde birinin damadı diye keşif yapan HES’çileri yakalamış. Bizler sonrasında Fındıklı’dan Hopa’ya gittik. Bize haber geldi, helikopteri kovalamışlar HES’çi indirecek diye...

***

Kapitalizm yapmıyor, biz de tekrara düşmeyelim

>>Kervan her sene yapılacak mı?

Yani, kapitalizm kendini tekrar etmezken biz kendimizi tekrar etmeyelim istiyoruz. Önümüzdeki sene için kervanı yaygın bir mücadele haline getirmek amacımız. Başka ekipler, müzisyenler harekete geçsin. Bölgesel kervanlar yapsınlar, bu yeni bir sanatçı tavrının önünü açabilir. Bir de çevre mücadelesinde koordinasyon eksikliği yaşanıyor. Bu koordinasyonu sağlamaya en azından ön ayak olmak istiyoruz.