CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat ve Seda Öğretir’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları özetle şöyle: Seda Öğretir: Hollanda’da da 3 kişi öldürüldü ve fail bir Türk. Az önce Yeni Zelanda’ya yanıt verirken bu olayla birlikte değerlendirmek ister misiniz?  Kemal Kılıçdaroğlu: Terör nereden ve kimden gelirse gelsin karşı çıkmak zorundayız. Teröristin şu ülkenin […]

Kılıçdaroğlu: Kimlik üzerinden politika yapılamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat ve Seda Öğretir’in sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları özetle şöyle:

Seda Öğretir: Hollanda’da da 3 kişi öldürüldü ve fail bir Türk. Az önce Yeni Zelanda’ya yanıt verirken bu olayla birlikte değerlendirmek ister misiniz? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Terör nereden ve kimden gelirse gelsin karşı çıkmak zorundayız. Teröristin şu ülkenin veya bu ülkenin vatandaşı olmasının hiçbir önemi yoktur. Yaptığı eylem bütün dünyanın ortaklaşa karşı çıkması gereken bir durumdur. İnsanlık suçudur. Benim üzerinde durduğum konu bu teröristleri yetiştiren ortamı yok etmemiz lazım. Bu ortamı yok etmek için dünyanın bütün politikacılarını, kanaat önderlerinin, düşünce insanlarının ırk temelli, inanç temelli nefret dili konuşmamaları gerekiyor. Eğer nefret söylemi politikacılar arasında yaygınlaşırsa terör çıkacaktır, teröristler masum insanları katledecektir. Hollanda’da ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara ki ağır yaralılarda var şifa diliyoruz. Ama bu yetmiyor benzer olayların bir daha olmamasını sağlayabileceğimiz gerekirse uluslararası oturup düşünülmesi lazım bunun. Birleşmiş Milletler’in gerekirse bu nefret dili konusunda daha ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. Bunu kendi politikanızın parçası haline dönüştürürseniz engelleyemezsiniz giderek artar. 

Ahmed Arpat: HDP eş başkanı Sezai Temelli’nin açıklamaları var. Gizli bir ittifakın gün yüzüne çıkması şeklinde değerlendiriyor iktidar veya Cumhur İttifakı cephesi diyelim. Siz sayın Temelli’nin o açıklamalarını duyduğunuz an ne hissettiniz? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Açıklamalarını dinlemedim ama okudum gazetelerden. Bir siyasi partinin eş genel başkanı açıklama yapmış bu bizi pek fazla ilgilendirmez. Ama biz meydanlara çıkıyoruz, kanaat önderleri ile toplantı yapıyoruz, STK’larla toplantı yapıyoruz her seçmenin oyunu istiyoruz biz. Sadece ben istemiyorum diğer partilerde istiyorlar. O nedenle biz sandıkta ittifak dedik. En çok ben seçim meydanlarında AK Partili seçmenlere ve milliyetçi seçmenlere hitap ediyorum. Onlara çağrı yapıyorum. Ayrıca hiçbir vatandaşın oyu bir partinin siyasi ipoteği altında değildir. Cumhuriyet Halk Partisi oy kullanacak olan her vatandaşın oyuna taliptir. Şu sorunun cevabını almak isterim mesela, hükümet vergi alırken vatandaşlar arasında ayrım yapıyor mu? Sen vergi vereceksin sen vergi vermeyeceksin. Kimliğin veya inancın bu olduğu için senden vergi almayacağım ama senden daha fazla vergi alacağım. Herkes vergi veriyor ve herkes oy kullanacak. Bir siyasi partide herkesin oyuna taliptir. Etnik kimlik üzerinden bir siyaset güdülüyorsa, Kürtlerin oyu kabul edilemez, tamamı teröristtir diye söylüyorsa Erdoğan ülkesine ihanet ediyor demektir. 82 milyon insan bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bizim ülkemizde her kimlikten insan var. Bayrağıma, vatanına bağlıysa benim başımın üstünde yeri vardır. Ben onun yaptığı gibi siyaset yapmak, insanları kutuplaştırmam, germem insanları. Yeni Zelanda’da terörist insanları nasıl katlettiğini filme alır sen kalkarsın o teröriste hizmet edersin, o filmi seçim meydanlarında gösterirsin. Aklın alacağı şey değil. Eğer ondan zevk alıyorsan götür sarayda 24 saat ailecek seyredin. Hitler döneminde Hitler muhalifleri telle boğduruldular ve bunlar filme alınıp Hitler’e gösterildi. Bu insanlık mı? Onun için ayrışma değil beraber. Biz huzur için bir bayrak altında yaşamak istiyoruz. Huzursuzluk kaynağı beyefendi. Toplumun yarısı düşman oldu. Pazarcı esnafını terörist diye suçladı, hal esnafı terörist oldu. Onun gözünde kendisine oy vermeyen herkes terörist. Hangi dini anlayıştır, hangi kültürel anlayıştır ben anlamış değilim.

Seda Öğretir: Cumhurbaşkanının mitinglerinde gösterilen bir görüntü de Antalya Kepez Belediye Meclisi üyesi adayınız Abdülbaki Karaağaç. Daha önce BDP ile başkanlığı yapmış. Bunu da Cumhurbaşkanı mitinglerinde gösteriyor. 

Kemal Kılıçdaroğlu: Belediye meclis üyemizmiş galiba Antalya’da olabilir Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelmiştir. Vatan haini mi bu? Eğer teröristse tutuklasınlar. Bir insanı suçlamak, suçlu ilan etmek benim bildiğm tün dünyada hakimler karar verir. Ona bakarsanız kendisinin belediye başkanı adayı doğuda ismini vermek istemiyorum çünkü kimseyi suçlamak istemem. Kardeşi, yeğeni bilmem ne yapmış ama insanları bu kadar karalamak yazıktır. Adamın belki o işlerle hiç ilgisi yoktur. Amcası, babası yapabilir, yeğeni yapabilir adam masum bir insandır. Bu adam suçluysa bu ülkenin sözde adaleti var, savcısı var, emniyeti var, istihbaratı var milli istihbaratı var. Bu adam elini kolunu sallayarak geziyor. Yere yatırıp testere ile keselim mi bu adamı? Adam gelmiş ben Cumhuriyet Halk Partisi’nde hizmet etmek istiyorum diyor. Ben Erdoğan’a sormak isterim Fettah Tamince niye ortalıkta geziyor. 17-25’ten sonra efendim öncekileri saymıyoruz ama bu sonrasında gitti Fetullah Gülen’le görüşmeye gitti. 17-25’ten sonra Bank Asya’ya para yatırdı beyefendiler. Niye yanında gezdiriyor, beraat ettiriyor. Sorsun beyefendi kendi avukatları niye savunuyor. İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’ni Tamince’ye nasıl veriyor. FETÖ’cü diyorsan yanında kanatlarının altında. Hapishanedekiler gariban askeri öğrenciler. En büyük mali gücü yanında duruyor. Neden kimse dokunamıyor ona. 17-25’ten sonra gidiyor Amerika’ya görüşmeye, kiminle gittin diye soruyorlar, hatırlamıyorum diyor. Çok iyi hatırlıyor. 

Ahmed Arpat: Cumhur İttifakı ‘Cumhuriyet Halk Partisi HDP ile iş birliği yapıyor’ diyor. Siz bir işbirliğimiz yok diyorsunuz. Ama ortada ciddi bir destek açıklaması da var. Sanki tek taraflı bir iş birliği beyanı gibi de okunabilir. HDP’nin desteği bu açıklamalar sizin için bir sıkıntı mıdır? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Erdoğan da bir açıklama yapsa çok memnun olurum. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na destek veririz açıklaması yaparsa çok memnun olurum. Sayın Bahçeli Ankara’da Mansur Yavaş’a her türlü desteği vereceğiz dese çok memnun olurum. Biz herkesin oyuna talibiz. Seçme seçilme hakkına sahip olan birisi seçim listelerinde YSK tarafından adı yazılı birisi gelecek Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verecek ben ‘sen bana oy veremezsin’ diyeceğim. Niçin, o seni suçladı.

Seda Öğretir: Mansur Yavaş’ın hakkındaki iddialarla devam etmek isterim. Siz Mansur Yavaş ismini belirlerken bu iddiaları biliyor muydunuz? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Bunlar uzun süredir sağda solda yazılıp duruyordu kimsenin ciddiye aldığı da yoktu. Kalktı acaba Mansur Yavaş’ın önünü nasıl keseriz diye AK Parti sözcüsü Ömer Çelik açıklama yaptı. Bütün televizyon kanalları bunu canlı verdiler. Saygın bir iş adamı bu iddialarda bulunuyor diye. Ertesi gün Mansur Yavaş kendisini aradım ‘basın toplantısı yapacağım’ dedi. Ertesi gün o saygın kanalların hiç birisi Mansur Yavaş’ı canlı vermedi. İktidardan mı korkuyorlar? İddia elbette haber ama o iddianın cevabı var. Sonra o saygın dedikleri iş adamının çocuk tacizcisi olduğu, şizofren olduğu çıktı ortaya. Şimdi kalkıyorlar duvarlara Kürtçe sloganlar yazıyorlar. Yazanların kimliklerini tespit ettik. AK Partililer. Mansur Yavaş’a oy vermesinler diye algıyı değiştirmek için. Rekabetse rekabet. Ankara’ya nasıl hizmete edeceğinizi anlatırsınız vatandaş oy verir veya vermez. Arkadan dolanıp çelme takmak, ahlaki kuralları bir tarafa atıp ahlaksız bazı söylemler, eylemler yapmak siyasetin gündeminde olmamalı. Siyaseti kirletiyor. 

Ahmed Arpat: Mansur Yavaş ile ilgili birkaç noktadan eleştiriler iletiyorlar iktidar cenahı tarafından. Hakkında bir takım iddialar olan işadamından bahsediyoruz. 

Kemal Kılıçdaroğlu: Saygın işadamı dedikleri ertesi gün çocuk tacizcisi çıkınca biz onun nasıl bir insan olduğu bilmiyorduk o Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunudur dediler. Sizin sorununuz dile getiren sizsiniz, adamı yücelten, baş tacı eden sizsiniz. Sen koskoca partinin parti sözcüsüsün sen bunu bilmeden oturup araştırmadan nasıl bir insanı suçlarsın. 

Ahmed Arpat: ‘Böyle insanla neden ilişki kurdu sayın Mansur Yavaş’ diye bir soru yöneltiyor iktidar sözcüleri ve 600 bin dolarlık bir senet sahte imzalı. 600 bin dolarlık nasıl bir iş ilişkisi içine girdiğiniz bu isimle soruları var. Bu soruları siz sayın Yavaş’a sordunuz mu? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Ciddiye almadığım için sormadım. Ben sizinle her an bir ilişkiye geçebilirim. Bir mektup yazarım diye yarın birisi gelir, ‘bu adam niye sana mektup yazdı ne ilişkin var’ diyebilir. Avukatlık ilişkileri hele daha başkadır. Birisinin davasını üstlenirsiniz o dava başka kişilerle de ilişkili olabilir. Bir mal alıp verme işi değildir. Davanın içinde kaç tane fail vardır, kaç kişidir bunlar neyin nesidir bunlar oturulup bakılır. Yargının önüne gider karar neyse verilir. 

Seda Öğretir: Bazı mesajlaşmalar da var Özhaseki gündeme getirmişti. O mesajları bilmiyorum gördünüz mü tehdit ve şantaj içerdiğine dair söylemler var. 

Kemal Kılıçdaroğlu: Onları bilmiyorum. 

Ahmed Arpat: Bu kadar tartışılan konu hiç dikkatinizi çekmedi mi? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Hiç ciddiye almadım ki. Mansur Yavaş uzun yıllar Beypazarı’nda oldukça parlak bir belediye başkanlığı süreci var. Seçildiği günde mal varlığını açıkladı zaten. Diğerleri açıkladı mı? Açıklasınlar. Doğru değil yani. Bir adamı yenecekseniz yüzüne karşı konuşacaksınız. Televizyona buyur gel dedi, ‘Cumhurbaşkanı’ndan izin alırsam çıkarım’ dedi. Sen Ankara’yı nasıl yöneteceksin. Televizyon açıkıp konuşmak için birilerinden izin alıyorsan sen Ankara’yı yönetemezsin zaten. Ankara’yı da bilmiyor zaten. 

Seda Öğretir: İYİ Parti ile ittifak nasıl gidiyor, galiba 3.ortak mitinginizi Balıkesir’de yaptınız. 

Kemal Kılıçdaroğlu: Yarın Antalya’da bir mitingimiz daha olacak. 

Seda Öğretir: Yukarıda her şey yolunda gibi ama sahaya baktığınızda durum nedir? İmamoğlu’nun ya da Yavaş’ın seçim kampanyalarında İYİ Parti teşkilatı nasıl çalışıyor? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Nasıl çalıştığını bilmiyorum ama çalışıyorlar. Onlarında belediye başkan adayları var bizim de var. Büyükşehir belediye başkan adaylığı eğer İYİ Parti’deyse bizim arkadaşlar seçmen kitlesine ‘ilçede bana büyükşehirde şuna oy ver’, veya diğer parti ‘ilçede bana büyükşehirde şuna oy ver’ diyor. Bu ne kadar tutar ne kadar tutmaz seçim sonucu göreceğiz bunu. Demokrasiden yana olanlarla demokrasi karşıtı olanlar ayrıştı bu süreçte. Demokrasiyi savunanlar, var olan sorunları çözmek konusunda daha kararlı, daha tutarlı politikalar oluşturanlarla, sadece koltuk gitmesin diye her türlü iftirayı, karalamayı yapan, toplumu gerginleştiren ve bu bağlamda medyayı da kontrol etmek isteyen bir kesim daha var. Bu iki kesim arasında bir seçim olacak. 

Ahmed Arpat: 3 büyükşehir için aday belirlenirken il teşkilatlarından itirazlar gelmişti. Hatta işte sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayları şeklinde bazı eleştiriler yapıldı. Bu tartışma kampanya sürecinde sahaya nasıl yansıdı? İl ve ilçe teşkilatları adaylara sahip çıktı mı, batıştı mı? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Adaylar belirleninceye kadar elbette bir yarış olur. Bu yarış bazen kırgınlıklara da yol açabiliyor. Ama seçildikten sonra bütün partililer o seçilen arkadaşımızın etrafında birleştiler. Ama bunun yanında aday olmadığı için istifa edip ayrılanlar da var. Küsenler de var. Ama o küsen arkadaşları bir süre sonra barıştırıyoruz. 

Ahmed Arpat: Onların Cumhuriyet Halk Partisi için bir risk oluşturacağını düşünüyor musunuz? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır. 

Seda Öğretir: Küsen adaylar demişken Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında belki küskün, kızgın, kırgın Cumhuriyet Halk Partili seçmenin durumunu sormak lazım. Bir şekilde seçmeni sandığa götüren taraf kazanır yorumları yapılıyor. Hem katılım oranı hakkında beklentinizi sorayım hem de o kızgın, kırgın Cumhuriyet Halk Partili seçmeni ikna edebildiniz mi şu ana kadar? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Demokrasiye inanan, demokrasiyi savunan seçmenlerin sandığa gitmesi lazım, oy kullanması lazım. Bu seçimlerde göstereceğimiz her başarı dünyaya, ‘bütün baskılara rağmen Türk halkı demokrasiden yana tavır koydu’ mesajını verecektir. Çünkü Türkiye demokrasinin kaybolduğu yönünde gülü bir algı sürekli büyüyor. Baskıcı bir yönetimin olduğu algısı büyüyor. Bunu dünyanın her tarafından ülkeler dile getiriyorlar. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin İYİ Parti’nin Saadet Partisi’nin adaylarının başarılı olması halkın demokrasiye sahip çıktığı algısını güçlendirecektir. Bu Türkiye’nin önünü açacaktır. Bu açıdan sandığa gitmemem gibi bir lüksümüzün olduğunu sanmıyorum. Demokrasiye sahip çıkan herkes mutlaka sandığa gitmeli. 

Seda Öğretir: Böyle düşünenler var mıydı peki çevrenizde ikna ettiğiniz oldu mu? 

Kemal Kılıçdaroğlu: Yok hayır. Benim gördüğüm hemen hemen herkes sandığa gidecek.