Türkiye acil olarak enerji sorununa çözüm bulmak ve doğalgazda dışa bağımlılığı azaltmak zorunda. Alternatif yenilenebilir enerji çözümleri KOBİ'ler için de en uygun yol

Enerji krizine doğru...
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin (TEİAŞ) hazırladığı 2007-2016 dönemi 10 yıllık elektrik arz-talep projeksiyonuna göre, 2007'de planlanan 207 bin 875 Gigawattsaat (GWh) elektrik üretiminin yüzde 47,4'ünün doğal gaz ile gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ancak Türkiye'nin doğalgazda dışarıya olan bağımlılığı malum. Projeksiyona göre, bu sene üretilmesi planlanan 207 bin 875 GWh'lik elektriğin yüzde 17,20'sinin linyit, yüzde 1,28'inin taş kömürü, yüzde 5,60'ının ithal kömür, yüzde 47,38'inin doğal gaz, yüzde 0,18'inin jeotermal, yüzde 5,76'sının fuel oil, yüzde 0,57'sinin motorin, yüzde 0,11'inin biogaz+atık, yüzde 19,58'inin hidrolik, yüzde 0,79'unun rüzgar, yüzde 1,45'inin de diğer enerji kaynakları ile üretilmesi planlanıyor. Türkiye'de büyüme hızına bağlı olarak elektrik üretimi ve tüketimi yıllık ortalama yüzde 6,5 düzeyinde artış gösteriyor. Bu durumda 2016 yılında üretim miktarının 366 bin GWh'yi geçeceği tahmin ediliyor. Bu durumda Türkiye'nin beklenenden de kısa bir sürede enerji sorunu ile karşı karşıya kalacağı açık.

Bu anlamda perşembe günü başlayacak olan TMMOB Makine Mühendisleri Oda-sı'nın bu sene gerçekleştireceği Doğalgaz Kongresi çok önemli. MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, "Kongreye sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar ile Türkiye'nin doğal gaz ve enerjide dışa bağımlılığının azaltılması, doğalgaz piyasasının yeniden düzenlenmesi ve kentlerdeki doğalgaz uygulamaları arasındaki farklılıkların ortadan kaldırılmasına yönelik bir görüş birliği oluşturmayı" amaçladıklarını belirtti. Öte yandan TEİAŞ'ın enerji sorunu ile ilgili senaryoları şöyle:

YÜKSEK SENARYO
TEİAŞ'ın "yüksek" senaryosuna göre, yalnızca işletmede olan santraller göz önüne alındığında güvenilir üretim yedeği 2007 yılında yüzde 9,5'den başlayarak sürekli azalacak. 2008 yılında toplam güvenilir üretim kapasitesi enerji talebinin altında kalacak, yedek yüzde olarak -1,4 ile negatif değerlere ulaşacak, 2016 yılında bu değer yüzde -45,9'a kadar düşecek. Üretim planlama çalışması ile hesaplanan ilave kapasite dikkate alındığında, 2007 yılından itibaren yeni ünitelerin devreye girmesiyle bu sene yüzde 12,3 olan güvenilir üretim yedeğinin, işletmede, inşa halinde ve lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen santrallar ile birlikte 2010 yılı ve sonrasında yüzde 0,4 ile yüzde 6 arasında olacağı hesaplandı.

Sonuç olarak, mevcut sistem, 2 bin 621 Megawatt (MW) inşa halinde ve 5 bin 94 MW lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen üretim tesislerinin güvenilir üretimleri ile "yüksek senaryoda" enerji talebi 2009 yılından itibaren karşılanamayacak.

DÜŞÜK SENARYO
TEİAŞ'ın "düşük senaryosunda" ise yalnızca işletmede olan santraller göz önüne alındığı güvenilir üretim yedeği 2007 yılında yüzde 9,5'den başlayarak azalacak. 2008 yılında enerji talebi yedeksiz baş başa karşılanacak, 2009 yılında toplam güvenilir üretim kapasitesi enerji talebinin altında kalacak, yedek ise yüzde -2,7 ile negatif değerlere ulaşacak ve 2016 yılında yüzde -35,4'e kadar düşecek.

Mevcut sistem, 2 bin 621MW inşa halinde ve 5 bin 94 MW lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen üretim tesislerinin güvenilir üretimleri ile "düşük senaryoda" enerji üretim talebi 2011 yılından itibaren karşılanamıyor. Projeksiyonda, "Bu nedenle arz ve talep baş başa olmadan önce üretim sisteminin yedekli olarak işletilmesi için yatırım tesislerinin inşaat süreleri de göz önüne alınarak gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır" denildi.

RİSK FAKTÖRLERİ
Projeksiyonda, açığı öne çekebilecek risk faktörleri şöyle açıklandı: "Otoprodüktör ve üretim şirketi santralları kendi ihtiyaçları ve piyasa koşullarında kendi müşterileri için çalışarak üretim yaptıklarından üretim miktarları yıllara göre değişkenlik gösterebilecektir. Bu nedenle otoprodüktör ve üretim şirketi santralları-nın çalışmada öngörülen üretimi gerçekleştirememesi durumunda toplam üretim kapasitesi azalabilecek ve her iki talep serisinin karşılanmasında açık olan yıl daha öne gelebilecektir.

» Doğalgaz yakıtlı mevcut santrallar için öngörülen yaklaşık 100 milyar kilowatsaat-lik (kWh) üretim kapasite miktarı, doğal gaz arzında yaşanan kısıtlar dikkate alındığında, 2006 yılında 77,4 milyar kWh olarak gerçekleşmiş 2007 yılı üretim programında ise 87 milyar kWh olarak öngörülmüştür. Doğal gaz arzı artırılmadığı ve 2008 yılı ve sonrası için de aynen devam ettiği takdirde bu durum toplam üretim kapasitesini çok önemli miktarda aşağıya çekecek ve her iki talep serisinin karşılanmasında açık olan yıllar süratle öne gelebilecek. » DSİ tarafından yapılmakta olan ve inşa halindeki 2 bin 621 MW kurulu gücündeki hidroelektrik santralların ve Aralık 2006 itibariyle EPDK'dan lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen bulunan toplam 5 bin 94 MW kurulu gücündeki santralların DSİ ve EPDK tarafından öngörülen tarihlerde işletmeye girmemesi veya gecikme olması durumunda toplam üretim kapasitesi miktarında yine azalma olacağı ve her iki talep serisinin karşılanmasında enerji açığı çok daha önce başgösterecek.

* * *

Makina Mühendisleri Odası Doğalgaz Kongresi Başlıyor
3-5 Mayıs 2007 tarihlerinde, Ankara Sheraton Hotel Kongre Merkezinde 3 gün boyunca sürecek olan "Uluslararası DoğalGaz Kongresi ve Sergisi 2007"nin açılış konuşmacıları arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. M. Hilmi Güler de bulunuyor. Kongrenin kesinleşmiş programına göre, Türkiye'nin doğalgaz temin ve ihraç politikaları, doğalgaz temin ve tüketim politikaları, Avrupa Birliği yönetmelikleri ve standardarında dağıtım hadarı ve iç tesisat uygulamalarında güvenlik, kentsel doğal gaz kullanımında konutlar ve sanayi iç tesisat uygulamaları, iletim ve dağıtım hadarı, kentsel doğal gaz dağıtım şebekeleri ve servis hatları, elektrik üretimi için doğal gaz kullanımı, Türkiye'de doğal gaz sektörünün yeniden yapılandırılması ana başlıkları ayrıntılı olarak irdelenecek. Kongre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EÜAŞ, EİEİ Genel Müdürlüğü, TEİAŞ, BOTAŞ, MTA Genel Müdürlüğü, TPAO, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, DOSİDER, GAZ-BİR, Elektrik Üreticileri Derneği, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi-DEK TMK, Türkiye Kojenerasyon Derneği, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği, İTÜ Enerji Enstitüsü, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi-MAM Enerji Enstitüsü ve 21 üniversite tarafından destekleniyor. Kongreye bu kuruluşlar yanı sıra kentsel doğalgaz uygulamalarından sorumlu gaz dağıtım şirketleri yönetici ve çalışanları ile sektörde uygulama ve pro-jeci olarak çalışan firmalar ve mühendisler delege olarak katılacaklar.

* * *

MTA'dan çevre vurgusu
MADEN
Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürü Mehmet Üzer, "Yerküremize iyi bakmamız lazım. Maden ararken çevreyi unutmamamız lazım" dedi. Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı'nın (JICA) MTA Genel Müdürlüğü ile birlikte düzenlediği "Uzaktan Algılama ve Coğrafık Bilgi Sistemleri: Doğal Afetler ve Çevre Çalışmaları" konulu Üçüncü Ülke Eğitim Programının on ikincisi başladı. MTA Genel Müdürü Üzer, konuşmasında "Maden ararken çevreyi unutmamamız lazım. Suyumuzu iyi korumamız lazım. Bu nedenle MTA yeni çalışma alanlarına girmek zorunda kalmıştır. Tıbbi jeoloji, küresel ısınma, ülkemizin sularının korunması, hatta bazı bölgeler kurak, bu bölgelere kendi denizlerimizden akan suyun yönlendirilmesi konuları da dahil olmak üzere çeşitli çalışma alanları mevcuttur"dedi.

* * *

KOBİ'ler Vadeli İşlem Borsası'ndan nasıl yararlanır?
Basel II süreci ile birlikte KOBİ'lerin piyasa risklerinden korunması kaçınılmaz olacaktır. Risklerini korumaya alan firmaların kredi derecelendirmeleri daha yüksek olacağı için bankalardan düşük maliyetli kredi temin etmek daha rahat olacaktır.

Dış ticaret firmaları ve üretimlerinde ithal ara malı kullanan sanayi şirketleri için dalgalı kur rejiminden sonra döviz hareketleri önemli bir risk unsuru haline geldi. Bunun önemini 2006 Mayıs ayındaki ve 2007 Şubat ayındaki oynaklıktan sonra firmalar daha iyi anladı. Kurlardaki aşırı ve ani oynamalar ihracatçı ve ithalatçıları kurlara karşı korumasız bıraktı. Geçen sene bu dönemden sonra VOB'daki işlem hacimlerine baktığımızda başta döviz kontratları olmak üzere büyük sıçramalar yaşanmıştı. Son iki aylık dönemde de VOB'daki işlem hacimlerine baktığımızda önemli gelişmeler görüyoruz.

Büyük ölçekli kurumsal şirketler ve finans kuruluşları zaten bankalardan kur riskinden korunmak için forward işlemleri yapmaya alışıklar. Büyük hacimlere sahip bu şirketlere yerli ve yabancı bankalar uygun vadelerde ve maliyetlerde tezgah üstü piyasalarda riskleri koruma olanakları sunarlar. Piyasamız yeterli derinliğe ulaştığında bu kurumlar aynı mantıkla VOB'da da rahatlıkla işlem yapabilirler. KOBİ'ler her zaman bankalardan forward yapma imkanı bulamayabilirler. Küçük hacimlere sahip KOBİ'lere VOB'dan döviz kontratları yoluyla korunmak uygulamadaki kolaylıklar nedeniyle çok uygundur. VOB'daki mevcut derinlik KOBİ'lere çok rahat işlem yapma fırsatı verir. VOB firmaların piyasaya erişim imkanı ve değişik vade seçenekleri ile riskleri koruma için ideal çözümler sunabilmektedir. Alıcı ve satıcıların belirlediği bir piyasa yapısına sahip olan Vadeli Kontratlar KOBİ'lere kontratın vadesinden önce de alım satım fırsatı verir. Bu esnek yapısıyla vadeli işlemler borsasında işlem yapmak çok kolaydır.

İthalatçı firma kendi ürününü YTL bazında sattığında döviz kurlarının beklenmedik yükselmesine karşı korunmak için ileri vadeli döviz kontratı alabilir. İhracatçı firma da döviz kurlarının beklenmedik düşmesinden korunmak için ileri vadeli döviz kontratı satabilir. Bir ihracatçı KOBİ için ileride düşük döviz kuru ile karşılaşmak pek istenen bir şey değildir. İthalat yapan KOBİ için de kurların ani yükselişi hazırlıksız bir maliyet artışını beraberinde getirir.

Birazdan örneklerde de göstereceğim gibi Korunma amacı ile yapılan işlem, spot piyasadaki mevcut pozisyona karşılık, vadeli piyasada ters yönde pozisyon alınarak yapılmaktadır. Spot piyasa işlemleri ile dövizdeki dalgalanmadan korunma imkanı çok kısıtlı ve maliyetlidir. Vadeli sözleşmeler ile bu kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Şimdi ithalatçı ve ihracatçılar için iki korunma modeli yapalım.

» Örnek: Tekstil ihracatı yapan bir ihracatçının 30 Haziran 2007'de 1 milyon Dolar alacağı olduğunu düşünelim. Bugün 30 Haziran Vadeli Dolar kurunun 1.3600 YTL olduğunu varsayalım.

» Risk: İhracatçının alacak tahsili yapacağı tarihe kadar kurun düşmesi. 30 Haziran'da Dolar kurunun 1.2500 YTL'ye düştüğünü varsayalım. İhracatçı kur riskine karşı hiçbir önlem almazsa alacağı 110,000 YTL değer kaybına uğrayacaktır.

» Korunma: İhracatçı bugünden VOB'da 1 milyon Dolar büyüklüğünde 1.3600'den 30 Haziran Vadeli Dolar sözleşmesi satar. Böylece ihracat gelirinde Doların düşmesi sonucu meydana gelen 110,000 YTL'lik kayıp vadeli işlem sözleşmesindeki kazançla dengelenir.

Hammadde İthal Eden Metal Eşya İle Uğraşan Bir Şirket » Hammadde ithal eden bir şirket 100 Bin USDTik ithalat yapmıştır.

» USD spot kuru 1.33 YTL'dir. Haziran vadeli sözleşme VOB'da yine aynı gün 1.3600 YTL'dir. » Şirketin Nisan sonunda ithalat ödemesi için USD'ye ihtiyacı vardır.

Vadeli İşlem Sözleşmesi Kullanımı - Uzun Sözleşme Büyüklüğü I.OOOUSD olan 100 adet sözleşme 1.4300YTL'den alınır: Kâr/Zarar: 1.6000-1.3600=0.24 o.24*1000=240 YTL/sözleşme 240*ıoo=24.oooYTL (100 adet sözleşme)

Not: Vadeli İşlem Sözleşmesi Kullanımıyla Makine Parçasının fiyatı sabitlenmiştir.

TÜLAY DÜNDAR (Vakıf Yatırım A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı)