Tony Burke Kanıtlar artık su götürmez – Lula, tekrar iktidara kavuşmasına engel olmayı amaçlayan siyasi bir sürecin kurbanı oldu. Lula özgür kalmalı. 2018 yılının Nisan ayında tutuklanan eski Brezilya başkanı Lula da Silva’nın yargılandığı davada açıklanan detaylar, serbest bırakılması için bir yıldır kampanya yürütenleri temize çıkardı. Fakat konu yalnızca Lula değil; adaletin bir türlü sağlanamadığı […]

Lula bir an evvel serbest bırakılmalı

Tony Burke

Kanıtlar artık su götürmez – Lula, tekrar iktidara kavuşmasına engel olmayı amaçlayan siyasi bir sürecin kurbanı oldu. Lula özgür kalmalı.

2018 yılının Nisan ayında tutuklanan eski Brezilya başkanı Lula da Silva’nın yargılandığı davada açıklanan detaylar, serbest bırakılması için bir yıldır kampanya yürütenleri temize çıkardı. Fakat konu yalnızca Lula değil; adaletin bir türlü sağlanamadığı bu sürecin sonuçları çok daha büyük.

İnternet gazetesi Intercept’in geçtiğimiz hafta yayınladığı belgeler, Lula’nın mahkumiyetinin siyasi gerekçeleri olduğunu ortaya koyuyor ve amacın 2018 başkanlık seçimine katılmasını engellemekten başka bir şey olmadığını net bir biçimde ortaya koyuyor. Yarışı önde götüren Lula devreden çıkarılınca (anketler rakiplerinden iki kat fazla oy alacağını gösteriyordu), seçimin kazananı aşırı sağcı Jair Bolsonaro oldu. Lula davasında yargıçlık eden Sergio Moro, seçim sonrası Adalet Bakanı olarak atandı.

Lula ‘belirsiz yolsuzluklardan’ suçlu bulunarak mahkum edildi ve rüşvet olarak bir apartman dairesi almakla suçlandı. Soruşturma, ‘Oto Yıkama (Lava Jato)’ denen bir operasyonun parçasıydı ve büyük siyasi gerginliklere yol açtı. Operasyonun tarafsızca yürütüldüğü iddia ediliyordu ve Yargıç Sergio Moro ‘siyaset üstü’ bir kimliği olduğunu öne sürüyordu. Soruşturma ulusal ve uluslararası medya tarafından yakından takip edildi ve Moro Tim’ın ‘en önemli 100 insan’ listesinde kendine yer buldu.

Adalet suiistimal edildi

Lula’nın tutuklandığı sırada birçok aday, tutuklanması ‘adalet sisteminin suiistimali’ olarak tanımladı. Ailesi ve hukuk ekibi yasadışı şekilde dinlenmişti, somut kanıtlar yoktu ve masumiyetini ortaya koyan kanıtlar defalarca görmezden gelinmişti. Şimdi, adil yargılanmadığını gösteren kanıtlar şüpheye mahal bırakmayacak noktaya geldi. Yayınlanan evraklar Yargıç Moro’nun tarafsızlık ilkelerini alenen ihlal ettiğini gösteriyor. Tarafsız olduğunu iddia eden Moro, karar mercii olması gereken davada gizlice suçlama makamıyla işbirliği yapıyor, davayı onlarla birlikte tasarlıyordu.

Moro, Savcı Deltan Dallagnol ile düzenli iletişim kuruyor ve onu yönlendiriyordu. Gündeme damga vuran belgelere göre, suçlama makamı dahi Lula’yı mahkum edecek kanıtlara sahip olduğunu düşünmüyordu, fakat süreç buna rağmen sürdürüldü. Tabii, neden olmasın? Yargıcın mahkumiyet kararı almak istediğini biliyorlardı.

İşçi Partisi’ni bitirme niyeti

Süreç boyunca hukuki sistemin, siyasi amaçlarla suiistimal edildiğini görmek için hukukçu olmaya gerek yok. Intecept muhabiri Glenn Greenwald’ın söylediği gibi, bu dava ‘bir yargıcın ne yapıp, ne yapamayacağını belirleyen tüm etik değerlerin mutlak ve eksiksiz bir biçimde ihlal edildiğini’ gösteriyordu. Soruşturmayı yürütenler Lula’yı itibarsızlaştırmak istiyordu ve yayınlanan evraklara göre Brezilya İşçi Partisi’ni de haritadan silme niyetindeydiler. Partinin yoksulluğu azaltmak, sınıflar arası geçişkenlik ve diğer alanlarda imza attığı kazanımlar da geriye döndürülmek isteniyordu. Tabii bu esnada sağcıların siyasi üstünlüğe kavuşması amaçlanıyordu. Evraklar aynı zamanda Lula’nın tutuklu yargılanırken hapisten demeç vermesinin engellendiğini gösteriyordu. Soruşturmacılar, Lula’nın yerine seçime giren Fernando Haddad’ın güçlenmesinden endişe ederek doğrudan siyasete müdahalede bulunuyorlardı.

Şimdilerde tam bir utanç belgesine dönüşen soruşturmanın sonuçları devasa oldu. Balsonaro ve sağcılar Lula’nın devreden çıkarılmasıyla, Yargıç Moro’nun tasarladığı siyasi süreçle ve İşçi Partisi karşıtı kampanyayla iktidara sahip oldular. Bolsonaro’nun iktidarı yepyeni bir ‘özelleştirme ajandasıyla’ başladı. Bütçe kısıtlandı, eğitim sistemi darmaduman edildi, işçi sendikaları saldırıya uğradı, sosyal güvenlik ağı ve çevre yönetmelikleri zayıflatıldı, Brezilya’nın LGBT ve yerli grupları tehditlerle karşı karşıya kaldı.

İklim krizine Marksist komplo demek…

Artık Brezilya’da iklim değişikliğine inanmayan bir başkan var (atadığı bakanlar iklim değişikliğini ‘Marksist komplo’ olarak tanımlıyorlar). Bolsonaro, Amazon Ormanlarını korumak adına elde edilen tüm kazanımları iptal etmek istiyor ve Donald Trump’ın dünya siyasetine müdahalelerini destekliyor. Yargıç Moro’yu ve davranışlarını öven birçok küresel saygın kuruluş oldu. Bu şekilde Bolsonaro’nun iktidara gelişine katkıda bulundular.

Bu dava, yalnızca Lula’nın özgürlüğünü ya da 200 milyon Brezilyalının demokratik haklarını ayaklar altına almadı, aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki sağcı otoriterler için ilham verici bir örnek oldu. Bunun hepimiz için sonuçları var

Brezilyalı sağcıların verdiği tek yanıt, inkâr ve evrakları yayımlayan gazetecilere hedef almak oldu. Yenilikçi şehir meclisi üyesi ve insan hakları savunucusu Marielle Franco’nun geçen sene siyasi bir suikastla öldürüldüğünü anımsarsak, bu mücadeleyi ciddiye almamız gerektiği açık.

Açıklanan belgeler Brezilya için bir ‘Watergate’ olabilir. Fakat görmezden gelinmemesi için elimizden geleni yapmalıyız ve Lula’nın özgürlüğünü savunmalıyız.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Jacobin