SEBAHAT KARAKOYUN

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yurt dışındaki Gülen okullarına karşı iktidar olanaklarıyla alternatif yaratmak için kurulan ve “paralel” Milli Eğitim Bakanlığı gibi çalışacak yetkilerle donatılan Maarif Vakfı ayrıcalığa doymuyor. Yandaş isimlerden oluşan vakfın mütevelli heyeti üyelerine “huzur hakkı” adı altında yapılan ödeme ‘sır’ gibi saklanırken, OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile 1 Temmuz’dan itibaren etüt merkezlerinin kapatılması da vakfa yarayacak.

Özel bir yasa ile kuruluşu tartışmalara yol açan ve beş aydır faaliyette olan Maarif Vakfı, aralarında Somali, Gine ve Nijer’in de bulunduğu Afrika ülkelerinde Gülen’le bağlantılı olduğu belirtilen okulları devralmak ve yeni okullar açmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Vakıf, Suriye Cerablus’ta da 3 okul açtı.

Diplomatik pasaportlu vakıf üyeleri
“Paralel bakanlık” olarak nitelenen vakfın 12 kişilik mütevelli heyeti, 4’ü cumhurbaşkanı, 3’ü başbakan ve diğerleri ilgili bakanlıklar tarafından atanan isimlerden oluşuyor. Aralarında “ilk türbanlı bakan” olan eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşe Gürcan’ın da bulunduğu vakfın mütevelli heyetine “huzur hakkı” olarak yapılan ödemeler sır gibi saklanıyor. Bu konuda verilen soru önergelerine ve bilgi edinme kapsamında yöneltilen sorulara “Bakan’ın takdirinde” denilerek yanıt verilmiyor.

OHAL fırsatçılığı
Yasa ile kurs, etüt ve kültür merkezi kurma yetkisi verilen vakfın bu alana da el atabilmesi için OHAL kapsamında çıkarılan 687 sayılı KHK ile etüt merkezlerinin 1 Temmuz 2017’den itibaren kapatılmasına karar verildi.

Vakfa bir başka OHAL kararnamesiyle daha ayrıcalık tanındı. 676 sayılı KHK ile vakfın faaliyetlerinin yürütülmesi için kamu kurumlarından personel görevlendirilmesi öngörüldü. Görevlendirilen personel izinli sayılacak ve yurt dışı görevinde de “yurtdışı aylığı” alacak.

Barınmayı da sağlayacak
Yurtdışına dil öğrenimi ve eğitim için giden gençler için, vakıf olanaklarıyla “maarif evleri” adı altında konaklama yerleri de açılması gündemde.