Stuart Easterling’in "Meksika Devriminin Kısa Tarihi" kitabı bizden uzakta ama birçok bakımdan Türkiye’ye benzeyen bir ülkenin derslerle dolu devrimci dönemini bir roman akıcılığıyla anlatıyor. Devrim tarihindeki isimlerin fotoğrafları da kitapta yer alıyor.

Meksika’da derslerle dolu devrimci dönem
Emiliano Zapata.

Berfin AKSOY

Bir yanda, otuz yıl boyunca yolsuzluklarla, baskılarla, adaletsizliklerle hüküm sürmüş bir diktatör, diğer yanda durumu gittikçe kötüleşen kır halkı ve güvensiz, güvencesiz kent emekçileri...

Açlığa, yoksulluğa ve çaresizliğe mahkûm edilmiş Meksika halkı, yaklaşık yüz yıl önce siyasi baskılara, sosyal adaletsizliklere, ekonomik eşitsizliklere, bir diktatöre karşı ayaklandı. Bu tek sesli bir ayaklanma değildi. Bitmeyen ihanetlerle, Meksika’nın tamamını kapsayan uzun ve sert bir çarpışmaydı. Emiliano Zapata, Pancho Villa, Francisco Madero, Álvaro Obregón, Venustiano Carranza... İdeolojileri, amaçları, talepleri birbirinden farklı bu önderler, önce  diktatör Diaz yönetimine karşı, sonra da birbirleriyle, yaşamlarının sonuna dek savaşmışlardı. Stuart Easterling, "Meksika Devriminin Kısa Tarihi" kitabında 1910-1920 yıllarına yayılan devrimi, tüm zenginliğiyle sunuyor. Önemli bir tarih sunarken, Meksika Devriminin önderlerinin ilginç portrelerini çiziyor.

Stuart Easterling, kitabında önemli bir tarih sunarken, Meksika Devriminin önderlerinin ilginç portrelerini de çiziyor.

ENDİŞELİ BİR DİKTATÖR: PORFİRİO DÍAZ

Üç ana bölüme ayrılan kitabın ilk bölümünde, yazar Meksika halkının ayaklanmasına neden olan etkenleri iktisadi bakımdan değerlendirerek köylülerin ve kent emekçilerinin dönemin diktatörlüğünde yaşadığı zorlukları anlatıyor. Devrimden önceki Meksika yönetimini, Porfirio Díaz diktatörlüğünü, Meksika’nın gitgide kapitalist dünyayla nasıl bütünleştiğini ve yok olmanın eşiğinde olan köylerin devrimci köylere dönüşümünü okuyoruz. Halkı ayaklandıran her bir nedeni ayrı ayrı inceleyen yazar, devrime giden yolda farklı toplumsal sınıflardan insanların Díaz hükümetine karşı birleşmesinin önemini vurguluyor.

Francisco Madero. (Emiliano Zapata, Pancho Villa, Francisco Madero, Álvaro Obregón, Venustiano Carranza... İdeolojileri, amaçları, talepleri birbirinden farklı bu önderler, önce diktatör Diaz yönetimine karşı, sonra da birbirleriyle, yaşamlarının sonuna dek savaşmışlardı.)

Kitabın ikinci bölümünde, 1910-1914 yılları konu ediliyor. Süreç, Meksika’nın en varlıklı ailelerinden gelen, liberal Francisco Madero’nun başkanlık seçiminde diktatör Díaz’a meydan okumasıyla başlasa da, yazarın deyişiyle, “Pandora’nın isyan kutusunu ilk açan da Díaz’ın kendisi olacaktı”. Díaz, 1908'de yaptığı bir söyleşide muhalif bir başkan adayının seçime girmesine itirazı olmadığını söyleyecekti. İçtenlikten uzak bu söz, pek çok gelişmenin önünü açacaktı. Zira yaşlı ve muhafazakâr bir diktatör olan Díaz, yolsuzluk ve adaletsizlik üzerine kurulu yönetiminde her türlü muhalif sesi sert bir şekilde bastırıyordu. Díaz yönetiminde gerçekleşen seçimler ise göstermelikti, sonuçlar zaten belliydi.

MEKSİKA DEVRİMİNİN KISA TARİHİ (1910-1920), Stuart Easterling, Çeviren: Ümit Şenesen, Yordam Kitap, 2023

“O günleri yaşayanların dediği gibi, sonuçlar ‘bildik yöntemler’ ile -sandığa hile karıştırmak, oy satın almak ve gerekirse gözdağı vermek gibi- ayarlanıyordu.”

Pancho Villa

YENİLGİNİN ARDINDAN DEVRİM YILLARI

En nihayetinde liberal siyasetçi Madero, “Yeniden seçilmeye hayır ve etkin oy hakkı” sloganıyla Díaz’a karşı başkanlık kampanyasını başlattı. Kampanyasında örgütlenme özgürlüğünü savunduğunu söyleyerek kentli işçi sınıfından da büyük bir destek gören Madero çok geçmeden tutuklandı ve Díaz yeniden başkan “seçildi”.

“Bu aşamada görünen o ki, seçim kampanyası paramparça olmuş, hapiste yatan Madero sonunda diktatörü indirip Meksika’ya demokrasi getirecek tek yolun silahlı ayaklanma olduğuna karar vermişti.”

Álvaro Obregón

Stuart Easterling kitabın ikinci bölümünde bütün bunlara ek olarak, Emiliano Zapata ve birliklerinin Madero’nun ayaklanmasına katılışından, her iki tarafın asıl amaçlarından, dönemin ABD hükümetinin Meksika'ya etkisinden, Huerta’nın on beş aylık Meksika döneminden, Anayasacıların oluşumundan, Meksika halkının Pancho Villa’ya bakışından ve 'soldaderas' olarak bilinen kadınların Meksika Devrimine katkısından bahsediyor.

Venustiano Carranza

TOPRAKLARIN ASIL SAHİPLERİ DİRENİYOR

Kitabın "1914-1920" başlıklı son bölümünde ise Anayasacıların faaliyetlerini, neden bölündüklerini, devam etmekte olan iç savaşı ve savaşın kır kesiminde, köylü kanadında yer alan Villa ve Zapata güçlerini okuyoruz.

1914'te Meksika toprakları, tanınmış toprak ağası Venustiano Carranza’nın ve ülkenin bir kesimini etkisi altına alan Madero taraftarlarının, namıdiğer Anayasalcıların, kontrolündeydi. Anayasalcılar arasından ‘başkomutan’ları Carranza’ya muhalif sesler büyüyordu ve çok geçmeden bölündüler. Bu noktada, General Álvaro Obregón’u ve Jakobenler olarak bilinen köktenci reformcuları göreceğiz. Yazar bu son bölümde, “Mexico City’de Sevgi ve Güven: Villa ile Zapata”, “Mexico City’de Sevgi ve Güven: Obregón” başlıklarıyla, her iki tarafın amaçları doğrultusunda köylerde ve kentlerde neler yaptıklarını ve ne kadar ilerleyebildiklerini detaylıca anlatırken, Díaz rejiminin devrilmesinden bu yana işçilerin siyasetle ilgilenme düzeyindeki artışı da vurguluyor. Kitabın son başlıklarından “Carranza’nın İktidarı ve Jakobenlerin Tepkisi”, Carranza’nın, kendisine ve uygulamalarına karşı çıkan kesimleri nasıl ‘yatıştırdığını’ anlatırken, Zapata’nın trajik öldürülmesine de değiniyor. Önderleri ortadan kaldırılmış olsa da toprakların asıl sahipleri direnişte ısrarcıydı.

UZUN SOLUKLU VE ZENGİN BİR TARİH

1920 yılına, Meksika Devriminin son dönemine, geldiğimizde Obregón, muhalefeti birleştirmeye yönelik kampanyasıyla, o yıl gerçekleşecek seçimde iktidarı eline aldı. Uzun devrimci dalga artık sönümlenmekteydi. Kitap, 1920 yılını izleyen bu durulma döneminin de genel bir değerlendirmesini yapıyor.

“Bu, 1910-1920 olaylarının ardından yaşanan uzun ve dolambaçlı tarihin sadece kısa bir özetidir. En başta da belirtildiği gibi, bu küçük kitap Devrimin karmaşık mirasını çözümlemek gibi bir umut taşımıyor. Ama buradaki önemli amaç -tarih incelemelerinde hep olduğu gibi- insanın geçmişteki çatışmalarını anlamanın bugünkü dünyamızı daha iyi anlamamıza aracılık edebileceğidir.”

“Meksika Devriminin Kısa Tarihi” bizden uzakta ama birçok bakımdan bize benzeyen bir ülkenin derslerle dolu bir devrimci dönemini âdeta bir roman akıcılığıyla anlatıyor. Devrim tarihinde adı geçen birçok şahsiyetin fotoğraflarına da yer veren kitabın sonundaki “Başlıca Olayların Takvimi” ise Meksika Devrimi süresince yaşanan olayları kronolojik sırayla takip etmemizi sağlıyor.