Yeni üçlemesi “Sonrası Kalır” ile dinleyiciyle buluşan Melek Mosso, “Enerjimi doğru yerlere verip, bir şeyleri kökten değiştirebileceğimi düşünüyorum. Annemin dediği gibi ‘yarım akıllılara’ pabuç bırakmam” diyor.

Melek Mosso: Yarım akıllılara taviz vermem

Gizem ERTÜRK

Kendine has tarzı ve vokaliyle son dönemde müzik dünyasının popüler kadın yorumcularından biri olan Melek Mosso, bir ayrılık hikâyesini anlattığı EP “Sonrası Kalır”ı dinleyiciyle buluşturdu. Mosso ayrıca Haluk Levent’in “Vasiyet” isimli türkü albümünde sanatçıyla birlikte Neşet Ertaş türküsü “Zülüf”ü seslendirdi. Müzik kariyerinin yanı sıra toplumdaki haksızlık ve adaletsizliklere de ses yükseltmesiyle adından söz ettiren Mosso, “Aklı olmayanın fikri olduğu bu dönemde kabuğuma asla çekilmem” diyor. Mosso ile konuştuk.

Nasıl geçiyor günler? Giderek ağırlaşıyor mu yoksa alıştık mı bu hayata?
Baştan sona zorluklarla dolu bir süreç geçiriyoruz. Hemen hemen herkesle aynı dertlerim var. Sosyal yaşantımı ve konserlerimi çok özledim. Sürekli kendimi bir şeyler yapmaya ve üretmeye zorluyorum. Boşluğa düştüğüm anlarım da olmuyor değil. Beslendiğim şey hayatın ta kendisi fakat hayatın bu türlüsünü halen kabullenebilmiş değilim.

HİKÂYENİN HÜZÜNLÜ BİTMESİNİ İSTEMEDİK

Son aylarda arka arkaya üretimlerinizi yayımlandığınız bir dönem oldu. Öncelikle “Sonrası Kalır” isimli üçlemenin hikâyesini soralım…
En son çıkan üçleme bu süreçte beni en mutlu eden işim oldu. Bir ayrılık hikâyesini kısa film tadında birbirine bağlı üç kliple dinleyicilerimle buluşturmak istedim. Her insanın yaşadığı ya da yaşamasının mümkün olduğu duyguları ele aldık. Hikâyenin hüzünlü bitmesini istemedik. Bu sebeple sondan başa doğru ilerleyen bir kurgu yaptık.

Geçtiğimiz günlerde Haluk Levent’in albümüne konuk oldunuz. Tanışma hikâyeniz nedir?
Haluk abiyle pandemi öncesinde beraber bir konser yapmıştık. İlk tanışıklığımız orada başladı. İlk günden beri bana hep “Kızım” der, ben de onu abim belledim. Kanatları olmayan bir melek Haluk Levent.

Sizin toplum için en büyük hayaliniz nedir? İleride yapmayı düşündüğünüz bir farkındalık hareketi var mı?
Benim bu toplum için en büyük hayalim herkesin özgür yaşayabilmesi, cinsiyet farkı gözetmeksizin her bireyin eşit haklara sahip olabilmesidir. Eskiden kafamdan geçen projeler vardı ama bugünün Türkiye’sinde artık fikirlerimizi özgürce paylaşamıyoruz. Umarım ilerinin Türkiye’si fikri hür bireyleri destekleyen bir yönetime sahip olur.

BEN DE MÜZİKLE YAŞLANMAK İSTİYORUM

Müzik tarihinde duruşu ve sesiyle kendinize yakın bulduğunuz, örnek aldığınız bir müzisyen var mı?
Ben Ella Fitzgerald ve Nina Simone’a âşığım. Yıllarca bu iki kadının hem müziğinden hem karakterinden beslendim. Onlar gibi müzikle yaşlanmak istiyorum.

Kadın olmanın giderek zorlaştığı coğrafyamızda geleceğe dair öngörüleriniz neler?
Gelecek pek de aydınlık görünmüyor. Haklarımızın giderek kısıtlandığı, tecavüz, taciz ve şiddet olaylarının en sık olduğu zamanda yaşamaya çalışıyoruz. Yapılan değişiklikler, yasalar hiçbir caydırıcı niteliği barındırmıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamız da cabası. Çok doluyum ama artık laf anlatamıyorum bu zihniyete. Nato kafa nato mermer.

Sözünüzü sakınmayan, güçlü bir duruşunuz var. Bu yüzden zaman zaman hedef gösteriliyorsunuz. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır dediğiniz için sahneden indirilmeniz hâlâ hafızalarda… Bir de Babayı Alırsın şarkısından dolayı yaşadığınız dava takipsizlikle sonuçlandı. Tüm bunları yaşamak sizi daha da güçlendiriyor mu? Yoksa kırılganlaştırıp kabuğunuza mı çekilmenize yol açıyor?
Ben güçlü bir kadınım artık bu gücü daha dikkatli kullanmaya karar verdim. Doğru yerlere enerjimi verip, bir şeyleri zamanı gelince kökten değiştirebileceğimi düşünüyorum. Aklı olmayanın fikri olduğu bu dönemde kabuğuma asla çekilmem. Annemin dediği gibi “yarım akıllılara” papuç bırakmam.

ONLARIN TIRNAĞINA TAŞ DEĞSE İÇİMİZ SIZLAR

Geçtiğimiz günlerde Genco Erkal’ın ifade vermeye çağrılması ve ifadesinde söyledikleri hepimizin kalbine dokundu. Daha önce de Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’da benzer duyguları hissetmiştik. Toplum gözünde bu denli kıymetli olan sanatçıların bu durumlara düşürülmesi size neler hissettiriyor?
Bence toplumun aydınlık yüzlerinin itibarsızlaştırılmaya çalışılması, o toplumun ne kadar yozlaşmış bir zihniyetle yönetildiğinin simgesidir. Genco Erkal ifade vermeye gittiği için küçülmedi tam tersine arkasından gelen gençlere bir kere daha cesur ve çok sesli olmayı gösterdi. Sanatçı özgürdür, anarşisttir ve her zaman haklıdan, köylüden, zayıftan yanadır. Sanatçı bir milletin sözlüğüdür. Kim olduğumuzu yansıtır. Müjdat Gezen, Genco Erkal, Metin Akpınar ve nice değerli sanatçımız bu ülkenin kimliğinin en önemli parçalarını bize sunan insanlardır. Onların tırnağına taş değse bizim içimiz sızlıyor. Ayıp, ne diyeyim ki başka!

2021 yılında ne gibi projeleri dinleyiciler ile buluşturmayı planlıyorsunuz?
Aralık ayına yetiştirmeyi planladığım bir türkü albümüm var. Ayrıca Haziran ayında Ersay Üner’in aranjörlüğünü yaptığı bir single yayınlayacağım. Olursa konserlerimiz olur, olmazsa da baş aşağı düşmeye devam.

Gelecek için plan yapabiliyor musunuz? Daha pozitif mi yoksa karamsar mı bakıyorsunuz yarınlara?
Şu an planlardan çok hayaller var diyelim. Henüz o kadar pozitif değilim gelecekle ilgili. Tüm imkânlarımız tükendiğinde yolculuğun bizi nereye götüreceğini hep birlikte göreceğiz.