Melez Savaş sırtlanları, Brezilya’yı parçalıyor

Pepe Escobar

Dünyanın yedinci büyük ekonomisine sahip ülkesinin kadın devlet başkanının sırtlanların oluşturduğu bir linç güruhuna av olarak sunulduğu soğuk ve kasvetli gece, ilelebet utanç verici olarak hatırlanacak.
367 kabul ve 137 ret oyu sonucunda, Dilma Rousseff’e karşı azil/darbe/rejim değişikliği kararı Brezilya Kongresi sirkinden geçti ve şimdi bir “özel komisyon”un kurulacağı Senato’ya gidecek. Eğer Senato’dan onay çıkarsa Rousseff 180 günlüğüne görevden uzaklaştırılacak ve mevkii olarak ikinci seviyede olan Brütüs, Başkan Yardımcısı Michel Temer, Senato’nun nihai kararına kadar iktidarda olacak.
Bu ucuz saçmalık sadece BRICS ülkeleri için değil aynı zamanda tüm Küresel Güney ülkeleri için bir uyanış çağrısı olmalıdır. Eğer sadece bir ülkenin siyasi/hukuki sistemini saptırarak rejim değişikliği yapabiliyorsanız, NATO, R2P (koruma sorumluluğu) ya da “ılımlı isyancılar”a kim ihtiyaç duyar?

Brezilya Yüksek Mahkemesi meseleyi hakkıyla analiz etmedi – en azından şimdilik. Hiçbir yerde Rousseff’in bir “sorumluluk suçu” işlediğine dair somut bir delil yok; Reagan’dan bu yana her Amerikan başkanının yaptığını yaptı – dünya çapındaki liderlerden bahsetmiyorum bile: Başkan Yardımcısı Brütüs’le birlikte, federal bütçe rakamlarında biraz yaratıcı oldu.

Bu hükümet darbesi, tescilli bir düzenbaz olan, Brezilya parlamentosunun alt kanadının başkanı Eduardo Cunha tarafından desteklendi: Eduardo Cunha, İsviçre’deki 11 usulsüz banka hesabının sahibi, Panama Belgeleri’nde ismi geçen ve Yüksek Mahkeme tarafından adına soruşturma açılmış bir kişidir. Cunha’nın, başkalarının yanlışlarına ırkçı bir şekilde üstten bakmak ve oldukça faşist bu sirkte neredeyse okuma yazma bilmeyen bu sırtlanlara efendilik etmek yerine parmaklıklar arkasında olması gerekirdi. Yüksek Mahkeme’nin Cunha aleyhindeki yasal işlemi hızlandırmadığına inanılıyor. Gücünün sırrı ise, o ve diğerlerinin kampanyalarının finanse edilmesine katkı sağlamış şirketlerin de olduğu uzun yıllardır süren dev bir yolsuzluk düzenidir.

Melez Savaş’ın yumuşak darbe/rejim değişikliği/“Renkli Devrimler” bölümünün Brezilya gibi dinamik ve yaratıcı bir ulusta sahnelenmesinin güzelliği işte budur. Bu sirk aynaları, Umberto Eco ve Jean Baudrillard gibi yapısökümcülerin hayatta olsa gıpta edecekleri türden siyasi bir imgeleme sebebiyet veriyor. Kendileri halihazırda yolsuzluk soruşturmasında adı geçen ahmaklarla dolu bir kongre, herhangi bir yolsuzluk soruşturmasında adı geçmemiş ve herhangi türden bir “sorumluluk suçu” işlememiş bir Başkan’ı devirmek üzere komplo kurmuştur.


Neoliberal restorasyon
Buna rağmen, kitlesel düzeyde reddedilmiş olan tropik Brütüs ikizleri Temer ve Cunha’nın, halk oylamasıyla bile yönetime geçmeleri imkânsız olacaktır. Ancak Brezilyalı elitlerin projelerini muazzam bir şekilde canlandırmış olacaklardır. Brezilya “demokrasisi” neo-liberal zaferle alaşağı edilecektir.

Brezilya siyasi partilerinin, “Car Wash” tarafından (Brezilya’da kara para aklama ile ilgili polis soruşturmasına verilen ad) durmadan ciddi bir şekilde tehdit edilmesiyle çıkardığı gürültüyü anlamadan geçtiğimiz Pazar günü Circus Maximus’ta ne yaşandığını anlamak imkânsızdır. Siyasi partilerin hayatta kalabilmeleri için “Car Wash” soruşturmasının askıya alınması gerekiyor ve bu Brutus Temer tarafından önerilen sahte “ulusal birlik” altında askıya alınacaktır.

Fakat öncelikle, “Car Wash”un iyi tanınan bir kurban seçmesi gerek. Ve bu da Lula’nın hapse girmesi olmalıdır ki buna kıyasla Rousseff’in çarmıha gerilmesi bir Ezop masalıdır. Tehlikeli Globo imparatorluğu liderliğindeki kurumsal medya, bunu nihai zafer şeklinde duyuracaktır ve Car Wash soruşturmasının zorunlu geri çekilmesi de kimsenin umurunda olmayacaktır.



2014’teki seçimlerde Rousseff’in yeniden seçilmesi için oy veren 54 milyondan fazla seçmen “yanlış” oy kullandılar. Tüm “proje”, ne halkın ne de oyun olduğu bir hükümettir; kısaca sinir bozucu “seçimler” olmadan ve en önemlisi “cömert” kampanya finansman esnekliğine yer vererek güçlü şirket/kuruluşları illaki suçlamayı gerektirmeyecek Brezilya tipi parlamenter sistem kurmaktır.

Özetle nihai amaç, Brezilya’nın yürütme, yasama, yargı ve kurumsal yayın organlarının çıkarlarını eksiksiz bir biçimde “aynı hizaya” getirmektir. Demokrasi enayiler içindir. Sırtlanları uzaktan kumandayla yöneten Brezilyalı elitler, Lula’nın 2018’de yeniden seçime girmesi durumunda kazanacağını biliyorlar.

Ve Lula şimdiden uyardı. Herhangi bir “ulusal birlik” saçmalığını kabul etmeyecek ve hangi gayrimeşru hükümet gelirse gelsin ona karşı sokaklarda mücadele etmek için geri gelecekti.


Şimdi yağmalamaya açığız
Göründüğü gibi Rousseff, iki yıldır süren NSA (ABD Ulusal Güvenlik Ajansı) kökenli “Car Wash” soruşturmasının ilk zayiatı olma riskiyle karşı karşıya. Başkan, dürüst davranmasından ötürü “Car Wash” soruşturmasının kendisine sıçramayacağına inandı fakat herkesin kabul edeceği gibi beceriksiz bir ekonomi yöneticisi olduğu ve usta bir politikacıda olması gereken özelliklerden yoksun olduğu için “Car Wash” soruşturmasını pratik olarak yönetememişti. Oysa “Car Wash” gündeminin her zaman rejim değişikliği olduğu gizli bir durum değildi. Bu süreçte ülkenin yolsuzlukla mücadele soruşturmalarından yargılanan kişiler tarafından yönetilme eşiğine getirilmesi kimin umurunda?

Küçük Brütüs Temer rejim değişikliğinin uygulanması için mükemmel aracıdır. Temer, güçlü bankacılık lobisini, güçlü tarım lobisini ve Brezilya’nın ekonomik lideri Sao Paulo eyaletinin güçlü sanayi federasyonunu temsil ediyor.

Latin Amerika’nın, iç pazarlarının kalkındırılmasına yatırım yapan yerel elitlerden en azından bazıları ile çalışan sınıfları bütünleştiren yeni-kalkınmacı projesi artık ölmüştür, öyle ki alt-hegemonik yahut çevre kapitalizmi olarak tanımlanabilecek olan şey, 2008’de Wall Street’in provoke ettiği çöküşün ardından krize saplanmıştır. Yeni formül TINA’dır (There is no alternative - alternatif yok). Bu, Brezilya örneğinde, Lula’nın mirasının – sosyal politikalar, teknolojik politikalar, küresel genişlemeye yönelim, rekabetçi Brezilyalı şirketler, daha fazla kamu üniversitesi, daha iyi ücretler – vahşi bir şekilde alt üst edilmesi sonucunu getirmektedir.

Brütüs Temer, ulusa yönelik bir mesajında azil sonrasında “umut edilen” şeyin kesinlikle ülkenin “yabancı yatırımla” dolması olacağını söyledi; böylelikle, kendi isteğiyle sömürge haline gelmiş ülkenin yağmalanmasına izin verilecek ve Brezilya’nın 1500’den beri alametifarikası olan tarihe geri dönülecektir.

Bu yüzden Wall Street, ABD’li Büyük Petrol ve herkesin malumu “Amerikan çıkarları” sirkin bu turunu vassal/komprador elitler sayesinde kazanmış oluyor. Chevron yöneticilerinin şimdiden, tuz öncesi petrol rezervlerini kendi ellerine alma ihtimali karşısında ağızlarının suyu akıyor; Brezilya muhalefetindeki güvenilir bir hizmetli hâlihazırda onlara bunu vaadetmişti.
Darbe devam ediyor. Gerçek sırtlanlar henüz saldırmadı. Bu yüzden hiçbir şey bitmiş sayılmaz.

Çeviri: Feray Yalçuk
Kaynak: CounterPunch, bit.ly/1SfoTUy