Ukrayna ve Yemen’deki savaşlar, Suriye ve Libya’daki çatışmalar, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Hint-Pasifik’teki gerilimler. Kapitalist-emperyalist sistemin derinleşen kriziyle birlikte mevcut çatışma dinamiklerine Balkanlar, Güney Kafkasya, Batı Afrika gibi yenileri de eklenmek üzere. Dünyanın dört bir tarafı kaynarken cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerine doğru yol alınan Türkiye’de kendisine iktidar hedefi koyan Millet İttifakı adını alan Altılı Masa’nın sığınmacılar, Suriye-Libya’daki çatışmalar, Ukrayna savaşı, Rusya, NATO, ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkiler gibi meselelerde nasıl bir yol haritası oluşturulacağı merak konusuydu.

Dış politika, masanın en eksik kaldığı alanlardan bir tanesiydi. Hatta en eksiğiydi. Beklenen dış politika vizyonu sonunda açıklandı. 9 ana, 75 alt başlık ve 2 bin 300'den fazla vaatten oluşan Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde kendisine sadece 11 sayfada yer bulan yol haritasına dair söylenecek çok şey var. Deklarasyon bu eksikliği giderebilmiş değil.

Masa’da dış restorasyon

'Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç' başlığı altında toparlanan dış politik çerçeveye bakıldığında ilk göze çarpan ortalamacı tutum. Dış politikada AKP rejiminin yarattığı tahribatı restore etme konusunda bir beyan niteliğindeki metinde bugünkü dış politik enkazın baş sorumlularından Ahmet Davutoğlu’nun olduğu bir masadan kapsamlı, köklü bir dış politik açılımın ötesi de çıkmazdı.

Ancak peşinen şunu belirtmekte yarar var; bir iyi niyet beyanı, detaylı bir metin değil. İlk kez kapsamlı bir çerçeve çizilmiş. Bu nedenle metin her yönüyle birbirine benzemez 6 partinin bir araya gelişinin doğal sonuçlarını yansıtıyor. Mevcut veriler üzerinden gidecek olursak, metin Batı’ya bir selam niteliğinde. Türk dış politikasının en önemli konuları olan Suriye, Libya, Ukrayna gibi konular adeta geçiştirilmiş. Kürtlere, Kürt sorununa değinilmemiş.

Vizyon, İlhan Uzgel hocaya göre AKP’nin birinci dönemini çağrıştırıyor. Uzgel’e göre “Metin AKP’nin ilk döneminde bıraktığı yerden devam niteliğinde. Bu Batıcı bir metin. Altılı masa ‘biz Avrasyacılık yapmayacağız’ diyor. Batı’ya net bir mesaj veriyor. Türk dış politikasının en önemli konusu Suriye, ama bu konuda net bir şey denmiyor. Suriye ismi neredeyse hiç geçmiyor. Suriye, Libya, Ukrayna gibi temel sorunlar geçiştirilmiş. Altı doldurulamayan kavramlar, yaklaşımlar geliştirilmiş. İyi niyet beyanı dizini gibi bir program.”

Ana sorunlar pas geçilmiş!

Metindeki bazı maddeleri birkaç başlık altında toparlayacak olursak;

•Suriye/ÖSO/Ortadoğu: Can alıcı sorunlar geçiştirilmiş

Metinde ülkenin en önemli dış politika sorunsalı olan Suriye, ÖSO, Kürtler ve Ortadoğu adeta pas geçilmiş. Ortadoğu'daki ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygılı olacağız, ülkelerin içişlerine karışmayacak, aralarındaki sorunlarda taraf tutan bir ülke değil, çözümleri kolaylaştıran bir ülke olacağız deniliyor. Suriye meselesinde “BM kararları çerçevesinde kalıcı barışı tesis etmek üzere, terörist gruplar hariç Suriye halkının farklı kesimlerini temsil eden bütün ilgili taraflarla ve Şam yönetimiyle yoğun bir temas ve diyalog çabası başlatacağız” deniliyor. Cihatçıların, ÖSO'nun ne olacağı belirsiz.

•Rusya/Ukrayna/ABD/NATO: Temel yönelim Batı, Rusya ile denge

Ortak metinde dünyanın en önemli sorunlarından Ukrayna savaşı da resmen geçiştirilmiş. Rusya ve ABD arasında dengeli ve eşitler arası bir anlayışla ilişki kurulacağı belirtilse de sarkaç NATO’dan yana. NATO’nun vazgeçilmez olduğu şu cümlelerle vurgulanıyor: “NATO ulusal güvenliğimiz açısından sağladığı caydırıcılık bakımından kritik önem taşımaktadır. NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek sürdüreceğiz.” Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi vurgulanıyor.

•Çin/ŞİÖ/Avrasya: Çin'e, Şanghay'a, Avrasya'ya mesafe

Metinde İYİ Parti ve diğer sağcı partilerin etkisiyle Çin’e, Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) ve Avrasya'ya belli bir mesafe konmuş. Dünyanın yeni süper güçlerinden Çin'e hiç değinilmemiş. “Asya vizyonu” bölgedeki ülkelerle ilişkileri güçlendirmek ve zenginleştirmek üzerine kurgulu. AKP’nin ısrarla yer almaya çalıştığı Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve ASEAN’a ilişkilerin "gerçekçi ve sürdürülebilir bir zemin"de değerlendirileceği belirtilerek mesajlar veriliyor. Tek adam rejiminin aksine ŞİÖ stratejik bir hedef olarak görülmüyor.

•Göçmenler/Sığınmacılar: Güvenlik eksenli bakış

Ülkenin can alıcı meselelerinden birine dönüşen sığınmacı/göçmen sorunu konusunda şu ifadeler kullanılıyor: “Göç konusunda ülkemizin tampon ülke haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Sığınmacıların kontrolsüz yoğunlaşmasına, şehirlerde gettolaşmasına izin vermeyeceğiz.” Suça karışan göçmen ve sığınmacıların hızlı şekilde sınır dışı edileceği belirtiliyor.

•Geri Kabul Anlaşmaları: Karşı çıkılan anlaşma Doğu ile yapılacak

AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması’nın revize edileceği belirtilirken karşı çıkılan anlaşmaların bir benzerinin doğudaki üçüncü ülkelerle yapılacağı vaat ediliyor. 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nın gözden geçirileceği belirtilirken “düzensiz” göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapılacağı vurgulanıyor.

•Doğu Akdeniz/Ege/Yunanistan: Sopa ve havuç politikası

Son dönemlerdeki kriz bölgelerinden Doğu Akdeniz’de AKP’nin övünç kaynağı “mavi vatan”dan bahsedilmezken Türkiye’nin yalnızlaştırılmasının önüne geçecek çoklu müzakere süreçlerine öncelik verileceği belirtiliyor. Ege’de barış ve işbirliğini vurgu yapılırken egemenlik alanları konusuna zarar verebilecek hiç bir gelişmeye müsaade edilmeyeceği mesajı veriliyor. Atina'nın Ege’de karasularını 12 mile çıkartma planı "kırmızı çizgi" olarak ilan eidliyor. Kıbrıs ise yine bir “milli dava.”

İslami örgütlere/kuruluşlara yığınak: Milli Görüş damgası

İttifak’taki muhafazakar damarın etkisiyle İslami dünyaya özel vurgu yapılıuyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nın güçlendirileceği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Erbakan'ın girişimiyle sekiz Müslüman ülkenin oluşturduğu D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlerdeki konumun ve bu örgütlerlerin uluslararası rolünün geliştirileceğinin belirtilmesi dikkat çekici.