Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri, “Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz” diye açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i İstanbul Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde protesto etti. TİP Gençlik Çalışmalarından Sorumlu Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Arzum Yalçın, “Kız çocuklarını, geleceğimizi bu kirli, gerici, yobaz zihniyete mahkûm etmeyeceğiz” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Tekin İstanbul'da protesto edildi: Kız çocuklarını yobaz zihniyete mahkum etmeyeceğiz

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, geçen günlerde katıldığı bir televizyon programında yaptığı “Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli” açıklamasına karşı tepkiler sürüyor. TİP üyeleri de bugün yurdun pek çok bölgesinde yaptığı eylemlerle Tekin’i protesto etti.

İstanbul’da Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılmak istenen eyleme izin verilmemesi üzerine TİP üyeleri, Süreyya Operası önünde açıklama yaptı. “Laik, bilimsel eğitimde inat ediyoruz” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok”, “Tarikata barikat, kahrolsun şeriat” ve “Şeriata geçit vermeyeceğiz” sloganları atıldı.

“KIZ ÇOCUKLARININ GELECEĞİNİ SİZİN KİRLİ ELLERİNİZE BIRAKMAYIZ”

Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan TİP’li öğrenci Deniz Benzer, şöyle konuştu:

“Saray’ın Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı canlı yayında sarf ettiği açıklamalarla bizi yeni bir rezillik ile baş başa bıraktı. İddiasına göre ana hedef kız çocuklarının okullaşmasını artırmakmış. Okula kızlarını göndermeyen ailelerin ilk bahanesi okulda erkeklerin olmasıymış ve bu hedef için gerekirse kız okulları açılabilirmiş. Kız çocuğunu okula göndermeyen aileler için Eğitim Bakanı’nın yapılabileceği tek şey güvenlik güçlerini haberdar etmek ve bu çocukları devlet güvencesi altına almaktır. Bu saray bakanının sarf ettiği çağ dışı ve akıl almaz fikirleri ülkemizin emekçileri adına reddediyoruz. Yoksul kız çocukları da en az zengin çocukları kadar bilimsel, laik ve çağdaş bir eğitim görme hakkına sahiptir. Zaten herkesin bildiğini dile getirelim, Yusuf Tekin’i önümüze Eğitim Bakanı diye koyan saray ve şeriatçı dostları, kız çocuklarının okula gidemediği bir Türkiye’nin hayaliyle yatıp kalkıyorlar. Kız çocuklarının özgür ve bağımsız kadınlar olarak yetişmesi, geleceklerinin güvence altına alınması ve toplumsal yaşamın canlı bir parçası olmalarının ilk basamağı şüphesiz okullardır. Biz, kız çocuklarının geleceğini sizin kirli ellerinize bırakmayız. Türkiye İşçi Partili öğrenciler laikliğin ve özgürce bir yaşamın kırmızı çizgisidir, kimse bu çizginin ötesine geçemez.”

TİP Gençlik Çalışmalarından Sorumlu MYK üyesi Arzum Yalçın da şunları söyledi:

“AKP İKTİDARI 20 YILDIR LAİK EĞİTİMLE BU ŞEKİLDE MÜCADELE EDİYOR"

 Ne diyor sarayın atanmış Milli Eğitim Bakanı? Bazı aileler kız çocuklarını okula göndermek istemiyormuş. Milli Eğitim Bakanı’nın görevi de kız çocuklarının okullaştırılmasını artırmakmış. Peki, Milli Eğitim Bakanı’nın bu soruna bulduğu çözüm ne? Kız çocukları için özel, ayrı okullar inşa etmekmiş. Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı nasıl utanmadan bu ülkedeki kız çocuklarının okula gidemediğini itiraf edebilir? Yine aynı şekilde nasıl bir Milli Eğitim Bakanı böyle bir sorunla mücadele etmek yerine, bu okullara çocuklarını göndermeyen ailelere soruşturma açmak yerine mücadeleyi karma eğitime doğru bükebilir? Biz biliyoruz ki bu ülkenin 20 yıldır başına çöreklenen saray rejimi, AKP iktidarı, 20 yıldır zaten laik, bilimsel eğitimle bu şekilde mücadele ediyor. Bu da onların laik, bilimsel eğitime karşı açtığı savaşın farklı bir cephesi. Biz buradan bir kere daha 'Karanlığa geçit vermeyeceğiz' diyoruz. Biz biliyoruz ki bu fikirler zaten o sarayın atanmış Milli Eğitim Bakanı’nın ya da bir avuç geleceği ya da yobazın şahsi fikirleri değil.

"KIZ ÇOCUKLARINI KORUMAK YERİNE BİZLERİ TOPLUMDAN UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"

 Bu, 20 yıldır AKP iktidarının laiklik karşıtı, ‘Bizim Taliban’dan bir farkımız yok’ diyerek tarikat ve cemaatlere her gün meydanlarda, kentlerde gövde gösterisi yaptırarak, devletin farklı makamlarına yerleştirerek laikliğe karşı açtığı laiklik düşmanı politikalarının bir eseridir. Yine aynı şekilde Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı bu konuşma da gericilerin, laik cumhuriyete ve kadın-erkek eşitliğine karşı açtığı savaşta bu savaşın bayraktarlığını yapmaktır. İstiyorlar ki kız çocukları, biz kadınlar toplumdan dışlanalım, toplumdan uzaklaşalım; yaptıkları, yarattıkları farklı saçma sapan projelerle işte kadın üniversiteleri, pembe metrobüsler ve en son bu yenisini ekledikleri kız çocuklarına ait yeni okullarla toplumdan uzaklaşalım. Onlar, kadınları, kız çocuklarını korumak, kadın cinayetlerini önlemek, tacizi tecavüzü önlemek yerine böyle politikalarla bizleri toplumdan uzaklaştırmaya çalışıyorlar ama biz biliyoruz ki bu politikaların sonu yine kadınlar katledildiğinde, çocuklar istismara uğradıklarında ‘Ya onunla orada ne işi vardı’ demekle biteceğini çok iyi biliyoruz. O yüzden buradan bir kere daha yok öyle yağma diyoruz. Kız çocuklarını, geleceğimizi bu kirli, gerici, yobaz zihniyete mahkûm etmeyeceğiz.

"LAİK, BİLİMSEL EĞİTİMDE İNAT ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Elbette bu AKP iktidarının laik eğitime açtığı ilk savaş değil. Bunlar daha bir ay önce ne yaptılar? Okullara ‘manevi danışman’ adı altında vaizleri, imamları atadılar. Ne yaptılar? Belli protokoller imzalayarak Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sını okullara tahsis ettiler. Gericileri, yobazları kendi elleriyle bu çocukların okullarına yerleştirdiler. Biz o gün de sokaktaydık. Bugün de buradan bir kere daha karanlığa geçit vermeyeceğiz, laik, bilimsel eğitimde inat ediyoruz diyoruz. Bizler kız çocuklarının, kadınların toplumdan uzaklaştırılmasına, taciz ve istismara uğramasına izin vermeyeceğiz. AKP iktidarı 20 yıldır uyguladığı laiklik düşmanı politikalarında ne kadar inat ediyorsa biz de onun karşısında dimdik durmaya, sokaklarda laik, bilimsel eğitimde inat etmeye devam edeceğiz.”

“CAN ATALAY ÖZGÜR BIRAKILANA KADAR SOKAKTA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Geçen 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde TİP’ten Hatay Milletvekili seçilmesine karşın Yargıtay’ın tahliyesini reddettiği Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay’a özgürlük çağrısı da yapan Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Buradan bir kere daha halkın vekili 'Can Atalay’a özgürlük' diyoruz ama zaten Yargıtay’ın kendi eliyle Can Atalay’a ret kararı vermesine de şaşırmıyoruz. Çünkü bizler Aladağlı çocuklar yanarken, Enes Karalar tarikat ve cemaatlerde katledilirken, Can Atalay onların davalarında mücadele ederken bu devlet, bu saray iktidarı, bu saray rejimi zaten tarikat ve cemaatleri kendi elleriyle besliyordu. O yüzden biz Can Atalay’ı Silivri Hapishanesi’nden alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Can Atalay özgür bırakılana kadar burada, sokakta olmaya devam edeceğiz diyoruz.”