İstanbul Barosu Genel Kurulu ekimde gerçekleştirilecek. Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Yazıcıoğlu, “Laikliğe sahip çıkan, demokratik, katılımcı, mücadeleci bir baroyu birlikte inşa etmek için yola çıktık” dedi.

Mücadeleci baro için yola çıktık

Dilan ESEN

Yaklaşık 50 bin avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu’nun, defalarca ertelenen genel kurulu, 9-10 Ekim’de, yeterli çoğunluk sağlanamazsa ise 16-17 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Ülkenin en büyük barosunun seçiminde Çağdaş Avukatlar Grubu’nun Başkan Adayı olan Ata Yazıcıoğlu, yeni döneme ilişkin vaatlerini anlattı; yargının ve savunmanın son durumunu değerlendirdi. Avukatlık mesleğinin sorunlarının dağ gibi büyüdüğünün altını çizen Yazıcıoğlu, “Avukatın itibarı yerlerde sürünüyor” dedi ve ekledi: “Baronun bu dönüşüme koşul olarak kendini yenilemesi, toplumsal mücadelenin bir öznesi olarak avukatı ve savunmayı savunması kaçınılmazdır.”

Ülkenin en büyük ve avukat sayısının en çok olduğu barosunun başkan adayısınız. Nasıl bir baro hayaliniz var?
İstanbul Barosu’nun gücü sahip olduğu üye sayısında değildir. Demokrasiye, hukuk devletine, laikliğe, barışa, kadın haklarına sahip çıkmasında, avukatın yargıda kişi olarak değil, savunma kurumunun temsilcisi sıfatıyla güçlü ve itibarlı olmasını sağlamasındadır. Ama ne yazık ki İstanbul Barosu, uzun zamandır bu niteliğinden uzaklaşmıştır. Biz Çağdaş Avukatlar, ‘başka bir İstanbul Barosu’nun mümkün’ olduğunu yeniden göstermek istiyoruz. Yeniden dememizin sebebi, Çağdaş Avukatlar Grubu’nun yönetimde olduğu 1996-2002 yılları arasındaki döneme gönderme yapmak. Baronun kapılarının tüm avukatlara ardına kadar açık olduğu, merkez ve komisyonlarının kendi yöneticileri seçtiği ve geri alabildiği, savunmanın güçlü ve avukatın itibarlı olduğu, demokratik, katılımcı, şeffaf ve cesur bir baroyu var ettiğimiz döneme…

İstanbul Barosu’nu 19 yıldır yöneten mevcut yönetim ise siyasal iktidarın kötü bir kopyasını üretti adeta. Demokratik işleyiş ve katılımcılık kaldırıldı. Merkezlerin ve komisyonların yöneticileri seçimle değil, atama ile göreve geliyorlar. Baro avukatlar arasında ayrımcılık yaratan merkeziyetçi ve bürokratik bir yapıya dönüştü. ‘Devletin bekası’ hukuk devleti ve demokrasi mücadelesine feda edildi. Avukatlar yalnız bırakıldı. Hamaset yapılan işin önüne geçti. Çağdaş Avukatlar olarak “Başkancı” olmayan, sırça köşklerden yönetilmeyen, avukatların “benim barom” diyebileceği demokratik, katılımcı, mücadeleci bir baroyu birlikte inşa etmek için yola çıktık.

İstanbul Barosu, çoklu baro kapsamında ikiye bölündü. Nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu konuda neler yapacaksınız?
Siyasal iktidarın avukatlara ve savunmanın kurumsallığına yönelik saldırıları yeni değil. Yeni olan, kendisine kurucu bir irade de yükleyen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, kısaca Saray rejimi de diyebiliriz, hukuk sistemini baştan aşağı değiştirmek ve tüm hukuk kurumlarını bu doğrultuda yeniden oluşturmak yönündeki çabasıdır. Dolayısıyla, ‘çoklu baro’ olarak adlandırılan baroların bölünmesi projesi, savunma kurumunun örgütü olan baroların kurumsallığını yargıdan tamamen kaldırma, savunmayı işlevsiz ve etkisiz hale getirme projesidir. Bununla birlikte çoklu baronun ölü doğduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Cumhur İttifakı iktidarı sona erdiğinde çoklu baro yanlışı da sona erecek, savunma ve barolar yeniden tek çatı altında toplanacaktır. Bunu mücadelesini vermeye devam edeceğiz.

mucadeleci-baro-icin-yola-ciktik-923693-1.
Ata Yazıcıoğlu - İstanbul Barosu Başkan Adayı

İstanbul Barosu’nun mevcut yönetimi birçok kez eleştirildi. Siz nasıl bir yönetim sağlayacaksınız?
Hukuk devleti ve adalet toplumsal muhalefetin kesiştiği ortak noktadır. Toplumsal sorunlara duyarlıktan, hukuk devleti ve demokrasi mücadelesinden uzaklaşan bir baro, gücünü ve toplumsal saygınlığını da yitirir. Dahası giderek kendi meslek sorunlarını çözmekten de uzaklaşır. Barolar tam da bu dönemde bir adım daha öne çıkmaya cesaret etmelidir. Aksi halde geriye düşerek bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü ve saygınlığımızı tümüyle kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Bu nedenledir ki, yönetime geldiğimizde yalnızca savunmanın bağımsızlığı ve avukatın itibarı için mücadele eden değil, polis devletine ve uygulamalarına karşı demokrasi, özgürlük, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı mücadelesinin öznesi olan bir İstanbul Barosu’nu var edeceğiz. Adaletsizliği engellemek her zaman mümkün olmayabilir, ama itiraz etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Peki, barolara yönelik iktidar baskısı arttı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avukatı hasım olarak gören, her fırsatta hedef gösteren ve itibarsızlaştıran bir siyasal iktidar var. Avukatlar halkın hak arama özgürlüğünün temsilcisidir. Böyle olduğunda, avukata yönelik her saldırı savunma hakkına ve halkın hak arama özgürlüğüne yönelik de saldırıdır esasında. Tehdit ve tehlike altında olan yalnızca saldırının muhatabı olan avukat değil, savunmanın bağımsızlığı ve dokunulmazlığı ve adil yargılanma hakkıdır. Saldırılara karşı duracağız. Meslektaş adaylarımızın ruhsatlarının gaspı aynı zamanda savunma hakkına da yönelik saldırıdır. Biz Çağdaş Avukatlar ruhsatları gasp edilen meslektaş adaylarımızın hak mücadelesinin yanında ve onlarla dayanışma içinde olacağız.

Avukatlar maddi ve psikolojik sıkıntılarla boğuşuyor. Tüm bunlara çözüm önerileriniz var mı?
Avukatlıktaki yoksullaşması ve işçileşme önümüzdeki en önemli sorunlardan birisi olarak duruyor. Avukatlar, özellikle de genç avukatlar mutsuz ve gelecekten umutsuzlar. Barolar deyim yerindeyse aktif bir fay hattının üstünde durmaktadır. Böyle devam etmesi de mümkün değildir. Çağdaş Avukatlar Grubu olarak genç avukatları desteklemek için baro bünyesinde bir fon oluşturacak, büro açabilmeleri için uygun kredi olanakları sağlayacağız. Bürosunu açamayan ya da kapatmak zorunda kalan meslektaşlarımız için ise sekretaryası ve her türlü teknik donanımı olan, müvekkil kabul edebilecekleri ortak büro mekânları oluşturacağız. Kıdemli meslektaşlarımızın genç avukatlara tecrübelerini paylaşarak yardımcı olması ve yol göstermesi için teşvik edecek ve bunun kurumsal örgütlenmesini yaratacağız.

Avukatlardan ruhsat harcı ve belli bir kıdeme kadar baro aidatı almayacağız. Öte yandan avukatlara yeni iş olanakları sağlayacak girişimlerde bulunmayı da öncelikli görev olarak görüyoruz. CMK uygulaması kapsamında görev alan meslektaşlarımızın ücretlerinin avukatlık asgari ücret tarifesine çıkarılması, keza adli yardımın ihtiyacı olan herkese avukat atamasının yapılması şeklinde yeniden örgütlenmesi için mücadele edeceğiz. Bir kurum olarak arabuluculuğa itirazımızı ve sakıncalı yanlarını dile getirmekle birlikte, arabuluculukta da avukatla temsilin zorunlu olması gerektiğini savunuyoruz. Özellikle de iş davalarında, avukatı olmayan tarafa barodan avukat ataması yapılmalıdır.

Türkiye Barolar Birliği de sık sık eleştiriliyor. Sizce birlik nasıl olmalı?
Türkiye Barolar Birliği BaşkaJnı Metin Feyzioğlu uzun zamandan beridir avukatlar ve kamuoyunda eleştiri konusudur. Ama sorun öncelikle Feyzioğlu değil, bizzat TBB’nin kendisidir. Avukatlığa kabulden levhadan silmeye, nakle, kimlik ve ruhsat vermeye, disiplin işlemlerine dair pek çok karar TBB tarafından kullanılmaktadır. Oysa ne barolar ne de avukatlar doğrudan TBB’nin üyesi değildir. TBB’nin barolar üzerinde idari denetim yetkisi ile donatılmış bir üst kuruluş olarak varlığı kabul edilemez. TBB’nin, idari denetim yetkisinin kullanıldığı merkezi bir üst yapı değil tüm baroların eşit düzeyde temsil edildiği, eşgüdüm ve koordinasyon sağlayan bir yapı olarak yeniden yapılandırılması gerektiğini savunuyoruz. TBB nezdindeki barolara ait kaynaklar barolara aktarılmalıdır.

***

Yaşam hakkı için yola çıktık

Son olarak, sizi neden seçmeliler?
Hukukun, yargının ve avukatlık mesleğinin hızla değiştiği ve dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz. Mesleğin sorunları dağ gibi büyüdü. Avukatın itibarı yerlerde sürünüyor. Baronun bu dönüşüme koşut olarak kendini yenilemesi, toplumsal mücadelenin bir öznesi olarak avukatı ve savunmayı savunması kaçınılmazdır. Mevcut baro yönetimi ne gideni anlayabildi ne de geleni görebiliyor. 19 yıllık iktidarları boyunca avukatlara verebilecekleri ne bir hikâyeleri ne enerjileri ne de güçleri de yoktu hâlâ da yok. Biz Çağdaş Avukatlar baronun kurumsallığını demokratik, katılımcı ve şeffaf bir zeminde yeniden güçlendirmek, avukatın itibarını ve savunmanın dokunulmazlığını savunmak, genç meslektaşlarımızı desteklemek, mesleğin sorunlarını meslekçi anlayışa teslim olmadan çözmek, avukatın insan onuruna yaraşır yaşam hakkı mücadelesi için yola çıktık. Avukata yönelik şiddete ve saygısızlığa her kimden gelirse gelsin sıfır tolerans göstereceğiz. Piyasacılığa karşı sosyal hakları, talana karşı doğal varlıklarımızı, yağmaya karşı kentlerimizi, emekçinin, mazlumun, suyun, toprağın, havanın haklarını savunan, “herkes için adalet” isteyen bir baroyu yeniden var edeceğiz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek ve geleceğe taşıyabilecek program, mücadele yol ve yöntemleriyle donanmış, demokratik, katılımcı, şeffaf ve mücadeleci bir baroyu birlikte inşa etmek isteyen tüm meslektaşlarımızın oyuna talibiz.