Muğla Su İnisiyatifi’nin İliç’te yaşanan maden çökmesi olayına ilişkin yaptığı açıklamada Erzincan, “İliç, Çöpler altın madeninde yaşanan facia ile hem bir iş cinayeti hem de eko-kırım suçu işlenmiştir” denildi. Açıklamada Muğla'nın yüzölçümünün yüzde 65'i için maden ruhsatı verildiği hatırlatıldı.

Kaynak: Haber Merkezi
Muğla Su İnisiyatifi: "Hem iş cinayeti hem de eko-kırım"

Muğla Su İnisiyatifi, Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde yaşanan “yığın liç maden alanının çökmesi” olayında 9 madencinin toprak altında mahsur kalmasına ilişkin basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında yaşanan çökme olayının hem iş cinayeti hem de eko-kırım suçu olduğu vurgulandı.

“Yaşanan vahim olayın yok ettiği yaşamların yanında, Fırat’a ve yeraltı sularına, ekolojik varlıklara verdiği zarar da ortadadır” denilen açıklamada “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın felaket yaşandıktan sonra aldığı lisans ve çevre izni iptali kararı da işlenen suçun artık üstünün örtülemediğini ve sorumlu kurumun da kendisi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Muğla'nın yüzde 65'i için maden ruhsatı verildiği hatırlatılan açıklamada başta Akbelen olmak üzere bölgede ormanların, kıyıların, sulak alanların, zeytinliklerin, tarım alanlarının ve köylülerin yaşam alanlarının yok edildiğine dikkat çekildi. 

"İŞLENEN SUÇUN ÜSTÜ ÖRTÜLEMEZ"

“İliç Katliamının Sorumlularından Hesap Soruyoruz” başlıklı basın açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Erzincan, İliç, Çöpler altın madeninde yaşanan facia ile hem bir iş cinayeti hem de eko-kırım suçu işlenmiştir. Sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Başta İliç köylüleri olmak üzere çevre örgütlerinin, bilim insanlarının ve hukukçuların tüm girişim, uyarı ve raporlarına rağmen aşırı para kazanma hırsı ile bu suçlar işlenmiştir. Doğanın ve insanların yaşamını yok etmeyi göze alanlar, resmi rakamlara göre dokuz, ama gerçek sayılarını bilemediğimiz sayıda insanın atık yığınları altında kalmasına sebep olmuştur.

Yaşanan vahim olayın yok ettiği yaşamların yanında, Fırat’a ve yeraltı sularına, ekolojik varlıklara verdiği zarar da ortadadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın felaket yaşandıktan sonra aldığı lisans ve çevre izni iptali kararı da işlenen suçun artık üstünün örtülemediğini ve sorumlu kurumun da kendisi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak yapılan tüm uyarıları dikkate almayıp faaliyete izin vererek insanların ve doğanın katledilmesinden sonra verilen bu karar işlenen suçun üstünü örtemez, hafifletemez.

“SUÇ MAKİNESİNİN İŞLEDİĞİNİ HER YERDE GÖRMEKTEYİZ”

İliç'te yaşan bu felaketin önde gelen sorumluları, doğayı rant alanı olarak gören anlayışla hareket eden ve gözü kapalı 'çed gerekli değil' kararları veren devlet görevlileridir. Bu kez insan yaşamına da mal olan bu çok büyük doğa katliamının benzerleri ülke genelinde birçok yerde yaşanmaktadır.

En yakın örnekler yüzölçümünün yüzde 65'i için maden ruhsatı verilen kendi bölgemiz Muğla'da yaşanmaktadır. Ormanları, kıyıları, sulak alanları, zeytinlikleri, tarım alanlarını, köylülerin yaşam alanlarını yok etmesi pahasına verilen maden, enerji, beton, turizm işletme ruhsatları ile her yanımız adeta yangın yerine dönüştürmektedir. Akbelen'e, Milas'a, Deştin'e, Gökova'ya, Ula'ya, Marmaris'e, Datça'ya, Bodrum'a, Fethiye'ye, Köyceğiz'e, Dalaman'a, Ortaca'ya, Yatağan'a baktığımızda her yerde aynı talancı, ekokırım suç makinesinin işlediğini görmekteyiz.

“LİSANS İPTALİ YETERLİ DEĞİL, RUHSAT İPTALİ GEREKMEKTEDİR”

İliç katliamının sorumluları derhal görevden el çektirilmeli ve soruşturmalar hızla yürütülerek sorumlular cezalandırılmalıdır. Anagold'un çevre izninin ve lisansının iptali yeterli değildir, MAPEG tarafından ruhsatının da iptal edilmesi gerekir. Suçluluk bilinci ile TBMM'den geri çekilen, bu felaketlerin katlanarak artmasına yol açacak olan Maden Kanunu değişikliği tasarısı tamamen iptal edilmelidir. Doğayı ve emeği sömürerek ekolojik ve insani yıkım getiren kalkınma politikaları derhal terk edilmeli; tüm madencilik, enerji, orman, sanayi, ulaşım ve turizm sektörleri doğayla uyumlu hale getirilmelidir.”