Yunanistan, son 30 yılın en sıcak yazını yaşıyor. Bitmeyen kemer sıkma politikaları ve sağcı hükümetin desteklediği özelleştirmeler nedeniyle yangınlarla mücadele için gereken en temel hizmetlerde bile eksik kalınıyor.

Neoliberal düzen felaketin kaynağı

Zoe Holman

Ağustos ayının ilk iki haftasında Yunanistan anakarasında ve adalarında beş yüzden fazla noktada yangınlar çıktı. Görüntüler kıyamet gününü andırıyordu. Gökyüzünden ölü leylekler düşüyor, tükenmiş köylüler ve itfaiyeciler ellerindeki kamyonlarla ve su pompalarıyla alevlerle mücadele etmeye çalışıyordu. Eğriboz adasında yaşayan Suriyeli bir mülteci kamyonetiyle insanları güvenli yerlere taşıyordu.

Yunanistan hükümetine desteğe 22 ülke yetişti. Ülkeler arasında ABD, Fransa, İsrail, Ukrayna ve Romanya vardı. Bir yandan destek güçleri gelirken, bir yandan halk kendi başının çaresine bakıyor, evlerini korumak için mücadele ediyordu. İnsanlar, hükümetin neden çaresiz kaldığını sorgulamaya koyuldu. Hükümetin ‘yokluğu’ merak konusu olurken Başbakan Kiryakos Miçotakis yaşananları ‘eşi benzeri görülmemiş bir afet’ olarak tarif etti.

HALK BİR BAŞINA

Yerel yönetimler yangınlar ile mücadeleye yetersiz kaynak ayrılmasından şikayetçi. Yerel halk, gıda ve su dağıtım işinin dahi kendilerine kaldığından söz ediyordu. Eğriboz adasında yaşayanlar, "Hükümetin tek yaptığı televizyona çıkıp, hepimiz yangında ölmediğimize göre ne kadar büyük başarı sergilediğini anlatmak. Binlerce yeni polis alacaklarına, yeni itfaiyeci almalılardı" tepkisi verdi.

Akdeniz bölgesini etkisi altına alan sıcak hava dalgası gerçekten eşi benzeri görülmemiş türdendi. Tüm bu toz duman içinde hükümetlerin sorumluluğu gizlenmeye ve kundakçılar ya da aşırı iklim olayları gibi gerekçeler üretilmeye çalışılsa da yangınlar, özel sermaye ve otoriterlik peşinde koşan neoliberal hükümetlerin gerçek önceliklerini deşifre etti.

Siyasetçiler nadiren özür dilerler ve eğer bunu yapıyorlarsa bilin ki hasar söylenenden büyüktür. Binlerce insan evini, toprağını ve geçim kaynağını yitirdikten sonra Miçotakis’in kameralar karşısında pişmanlık ifadeleri kullanmasını da bu şekilde yorumlamak mümkün. “Mümkün olan her şeyi yaptık, fakat bunun çoğu durumda yetersiz kaldığını görüyoruz.”

BÜTÇEDE KESİNTİ

Yunanistan’da iktidarda bulunan Yeni Demokrasi Partisi, 2019’dan bu yana ulusal itfaiye hizmetleri bütçesinde büyük kesintiler uyguladı. 2020’de beş bin yeni itfaiyeci alınması önerisini reddetti. Itfaiye hizmetlerinin temel faaliyetlerini yürütmek için gerek duyduğu bütçe 17 milyon avro iken, onayladığı bütçe yalnızca 1,7 milyon avro tutarında oldu. Son yangınların ardından beş bin ilave itfaiyeci alınması talepleri tekrar seslendirildi ve hükümet henüz resmi bir yanıt vermiş değil.

Kamu Düzeni ve Sivil Koruma Bakanlığı aynı dönemde 4 bin 500 yeni personel aldı ve bütçesi iki katına çıkarıldı. Böylece Yunanistan milli gelirine oranla en yüksek askeri harcama yapan NATO ülkeleri arasında girdi. Neticede, yangınlar esnasında uçan polis arabalarını yangınlara su atarken resmeden, polisleri itfaiyeci şapkalarıyla gösteren mizahi paylaşımlar sosyal medyada hızla yayıldı.

BANKALARA FON

Hükümetin öncelikleri Covid-19 salgınının başından beri gayet açık. Yeni Demokrasi hükümeti kamusal sağlık hizmetlerini güçlendirmek yerine özel hastanelere bütçe aktardı, salgından etkilenen işletmeleri acil durum ‘kredileriyle’ desteklemeyi tercih ederek bankalara can suyu oldu. İlan edilen acil durumu fırsata çevirerek polisiye önlemleri arttırdı ve otoriter reformlar hayata geçirdi

Yangından en kötü etkilenen bölgelerden biri olan Kuzey Atina bölgesinde hükümet eylemsizliğini ‘ormanlara ulaşımın mümkün olmaması’ ya da ‘kuvvetli rüzgarlar’ sebebiyle yaşanan güçlükler ile açıklamaya çalıştı. Bu açıklamalar, halkın paylaştığı uydu fotoğrafları ya da rüzgarsız koşulları gösteren meteoroloji raporları ile alay konusu yapıldı.

YAYGIN YOLSUZLUK

Bölgede yaşayan bir kadın, yangınlar söndükten sonra kül olmuş evini görmeye gittiğinde etkili bir işadamı olan komşunun sapasağlam duran evinin bahçesinde itfaiye aracı park edildiğini gördüğünü anlatıyor. Görünüşe göre kamu malı olan bu araç, bazı ‘resmi’ izinler ile komşunun kullanımına tahsis edilmişti. İtfaiyeciler kadına, bu mülkü terk edip çevre yangınlara müdahale etmelerinin mümkün olmadığını söylemişlerdi.

Bu tür yolsuzluklar Yunanistan’ın yönetici elitleri arasında gayet yaygın. Elitler şahsi sermayelerini korumaya çabalarken, halka ise ‘şok terapisi’ uygulamayı seçiyorlar. Yeni Demokrasi hükümeti, sağlık krizinin zirvesinde bir takım reformlar hayata geçirdi ve bunlara “Yunanistan 2.0” dedi. Koruma altındaki alanlara maden arama ruhsatı verilmesi, ülke elektrik dağıtım ağının özelleştirilmesi, polisin üniversiteye sokulması ve iş hukukunun baştan yazılması bunlara birer örnek.

Yangınların yarattığı hasardan beslenecek olan da yine aynı sermayedarlar olacak. Yanan topraklarda yasadışı inşaatlar yapılacak ve talancı politik ekonominin rant hırsı hüküm sürecek. Bitap düşmüş itfaiyecilerden birinin sosyal medyada yazdığı gibi; “Burada ağaç kalmadığında villa inşaatları yapmak hala mantıklı olacak mı? Burada nasıl nefes almayı planlıyorsunuz?”

REFORM PROGRAMI

Yeni Demokrasi hükümetinin iklim değişikliği ile mücadele politikasında da aynı neoliberal öğretilerin benimsendiğini görüyoruz. Birçok sağcı hükümetin aksine, Yeni Demokrasi hükümeti iklim değişikliğinin gerçek bir sorun olduğunu tanıdı ve AB ülkeleri arasında en azimli karbondan arınma hedeflerini benimseyerek 44 milyar avroluk bir reform programı ilan etti. Ancak planın uygulanması için benimsenen yöntemler özelleştirme ve piyasalaştırmadan geçiyor. Kamu harcamasından azade bu yaklaşım, Yeni Demokrasi hükümetinin tüm politikalarında görülebiliyor ve yaratacağı toplumsal-çevresel sorunlar görmezden geliniyor.

Örneğin, 2020 yılında yasalaşan çevre yasası ile hem anakaraya, hem adalara çevre koruma kuralları koşulları gözetilmeksizin rüzgar santralleri kurulması mümkün oldu. Atina’da çalışan bir politik ekoloji uzmanının ifadesine göre, “iklim değişikliği her şeye gerekçe yapılabiliyor ve buna Yunanistan kapitalizmi de dahil. Piyasa bizi mahşer gününden kurtaracak.”

YETERSİZ DESTEK

Miçotakis Mayıs ayında yaptığı bir konuşmada “Yunanistan bu varoluşsal krizi büyük bir fırsata çevirmek zorundadır” dedi. Kast ettiği toplumsal dönüşüm, istihdam artışı, kamu hizmetlerinin güçlendirilmesi türünde şeyler değildi. Bahsettiği şey, iş fırsatlarıydı.

Hükümetin yangınlarla mücadelesi eleştirilere hedef olduğunda Miçotakis evleri hasar gören insanlara aile başına 6 bin avroluk, yaralananlara ise 4 bin 500 avro verileceğini açıkladı. Yaşanan hasarın ölçeği düşünüldüğünde, bu destekler devede kulak kalıyor. Ülkenin dört bir yanını alevler sararken, hükümetin kişilerin ve küçük işletmelerin zararını giderecek destekler sağlama ya da etkili yangınla mücadele kuvvetleri oluşturmaktan uzak olduğu görülüyor. Yangınlar söndükten sonra Miçotakis “Her şey değişmeli” dedi. Alevlerle mücadele eden ve ekonomik krizin eşiğine sürüklenen Yunanlıların birçoğu da aynı şeyi düşünüyor.

Jacobin’den çeviren Fatih Kıyman