Fransa’da seçimler yaklaşırken nükleer enerjiye karşı alternatifler tartışılıyor. Nükleer testlerle kötü bir sicile sahip ülkenin yeşil enerjiye geçişi isteniyor.

Nükleer enerji devri sona mı yaklaşıyor?

Vijay Prashad

Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron 28 Temmuz günü Polinezya'nın en büyük adası Tahiti’ye vardı ve sarf ettiği ilk laflardan biri “Fransız Polinezyası’na borçlu oldukları” üzerineydi. Geçmişte Fransa bu takımada çevresinde 200 kadar nükleer test yapmıştı.

Macron 1966 ve 1996 yılları arasında yapılan testler için özür dilemedi, bunun çevresel ya da insani maliyetinden söz etmedi. Fakat testlerin "masum" olmadığını da kabul etti. “Bu testleri Fransa’nın Creuse ya da Britanny bölgelerinde yapmazdık, doğru. Burada yaptık çünkü Pasifik’in ortasında, uzakta yapmak istedik” dedi.


SÖMÜRGECİLER ADA HALKINI KOBAY YAPTI

Tabii ada halkları ve mercan resifleri nükleer testlerin yapıldığı sulara hiç de uzak değiller. Burada yaşıyorlar ve yapılan testlerin sonuçlarını halen yaşıyorlar. Fransız Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü'nde araştırma direktörü olarak görev yapan Florent de Vathaire, Fransız Polinezyasında tıbbi kayıtları araştırdı ve Fransa’nın yaptığı nükleer testler ile tiroit kanseri oranları arasında somut bir bağlantı olduğunu tespit etti.

O dönem kurulan araştırma komisyonuna başkanlık eden Unutea Hirshon, Fransız hükümetini "şeffaf olmaya" davet etti. “Muroroa ve Fangataufa bölgelerinde yapılan testler yüzünden bölgeye yayılan nükleer atığın yol açtığı sonuçların kasıtlı olarak gizlendiğini” söyledi. Yol açılan zararın telafisi için çok az şey yapılmıştı, adalet sağlanmamıştı.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE NÜKLEER GÜÇ

Macron’un başkanlığı boyunca defalarca tekrar ettiği argüman, Fransa’nın ekolojik geleceğinin nükleer güce dayandığı üzerine. Glasgow’da 26'ncı defa toplanan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı esnasında Macron’a artan doğalgaz fiyatları soruldu. Yanıtı, “Konu tek bir doğalgaz şirketine bağımlı olmak üzerinden ele alınmamalı. Alternatifler yaratma çabalarımızı ele almalıyız. Elimizdeki yegâne alternatifler yenilenebilir enerjiler ve tabii ki nükleer enerji” şeklinde oldu.

Almanya 2022’de nükleerden arınacak. Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin yaklaşık yarısının halen süregelen nükleer enerji programları var. Fransa Avrupa’nın toplam nükleer enerji kapasitesinin yarısı elinde bulunduruyor. Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu Anlaşması (Euratom) dışında nükleer enerji üretimini denetleyen bir çerçeve ise bulunmuyor. Bu anlaşma barışçıl nükleer enerji üretimini düzenlemek amacıyla 1957 yılında imzalanmıştı. Nükleer enerji üreten ve kullanan ülkeler arasında reaktörleri kapatma motivasyonu oldukça düşük. Aslına bakarsanız karbon bazlı yakıtlardan "yeşil" yakıtlara geçiş amaçlandığı için nükleer enerji iştahı da artış eğiliminde.

NİJER'İN URANYUMU VE ENERJİ SORUNU

Fransa’nın demokratik sosyalist partisinin lideri Jean-Luc Melenchon, “Fransa’da uranyum yok” diyor. “Uranyum’u Nijer ve Kazakistan’dan ithal ediyoruz.” Fransa’da yanan her üç ampulden biri aslında yakıt olarak Nijer uranyumu kullanıyor. Bu kaynağın çoğu Nijer’in başkenti Agadez’e beş saat mesafedeki Arlit bölgesinden geliyor. Bölgede Avrupalı maden şirketleri tam bir imparatorluk kurmuş durumda. Arlit’i ülkenin geri kalanına bağlayan yola ise "uranyum otobanı" deniyor.

Güvenlik için konuşlanan Fransız ordularının karargahı Sahal’de ve Moritanya sınırından Çad sınırına tüm bölge ordu tarafından korunuyor. 2014 yılında "terörle mücadele" gerekçesiyle başlatılan Barkhane Operasyonunun merkezi Çad’ın başkenti Encemine. Bu bakımdan Fransa’da ampuller savaş sayesinde yanıyor denebilir. Fransa’nın Mururoa ve Fangataufa’da yaptığı nükleer testler ile Nijerya’da yürüttüğü askeri operasyonlar arasındaki "paralellik" gitgide dikkat konusu haline geliyor.

NÜKLEERDEN ÇIKIŞ İÇİN ALTERNATİFLER

Melenchon, Nisan 2022'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’a rakip olacak. Kampanya vaatlerinden biri de nükleer enerji ile mücadele etmek. Bana verdiği demece göre nükleer enerji ucuz da değil. “Şu an nükleer enerjinin maliyeti birçok yenilenebilir kaynaktan daha yüksek” diyor. Reaktörleri soğutmak için kullanılan suyu arıtmanın maliyeti fahiş düzeyde ve çoğunlukla maliyetler enerji şirketleri tarafından dışsallaştırılıyor. Melenchon’un nükleer için “Fosil yakıtlar gibi, bu da geçmişin enerji üretim biçimidir” diyor.

Fakat gidişatı değiştirebileceğimizi de sözlerine ekliyor: Enerji bilinci, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji. “Nükleer enerjiden kurtulmak yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi bir mesele” diyor. “Bu bir zorunluluk. İklim değişikliğine ve nükleer tehlikelere dair bilimsel öngörüler endişe verici. Derhal başlamalıyız. Elektrik, daha iyi mumlar yapmaya çalışırken icat edilmedi. Alevsiz mumdan söz edemediğimiz gibi, güvenli radyoaktivite diye bir şeyden de söz edemeyiz.
Macron Fransız Polinezya halkını ciddiye alsaydı, aynı dersi kendi de çıkarabilirdi.

Globetrotter'dan çeviren Fatih Kıyman