Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh: “Obama, Erdoğan ve IŞİD arasındaki bağlarla ilgili istihbarata sahip ve bunları görmezden gelmeyi tercih etti… Ya da belki bunları okumadı bile…”

Obama IŞİD’le bağları görmezden geldi

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF omursahin@birgun.net

Amerikalı ünlü Gazeteci Seymour Hersh’ün ABD ve Türkiye’ye dair Suriye ekseninde ortaya attığı iddialar, geride bıraktığımız yılın sarsıntı yaratan son haberlerinden biri oldu.

Hersh’ün Avrupa’nın saygın dergisi London Review of Books’ta yayınlanan makalesinde yazdıkları Suriye’de dört yılı geride bırakan savaşta Washington’un pozisyonuna ve mevcut Suriye politikasına karşı ABD ordusu içindeki muhalefete dair önemli iddialar ortaya koyuyordu.

Bu iddialar arasında, “ABD istihbaratının telefon dinlemeleri ve insan kaynakları aracılığıyla, Türkiye’nin yıllarca el Nusra Cephesi’ni, daha sonra da IŞİD'i desteklediğine dair kanıtlara sahip olduğu” da yer aldı.

OBAMA'NIN İLK ZİYARETİ
Seymour Hersh’e sorduk; Madem radikallerle ilişkiler istihbarat kayıtlarında var, o halde neden Beyaz Saray bu konuda Türkiye’yle ters düşmekten kaçınıyor?

“Başkan’ın neden Erdoğan’la arkadaşlığını devam ettmeyi seçtiğiyle ilgili fikrim yok” diyen Hersh, Barack Obama’nın 20 Ocak 2009’da ABD’nin Başkanlık koltuğuna oturması sonrası, Türkiye’ye yaptığı ziyareti hatırlattı: “Obama’nın 2009 Nisanı’nda yaptığı ilk denizaşırı ziyareti hatırlarsanız… Başkan olarak Erdoğan’ı, Ankara’da ziyaret ettiğini… Konuşmalar, Obama’nın yeniden barış fikrine Türkiye’nin desteği nedeniyle, övgü ve şükran doluydu. O kadar önceki bir temas mı Obama’da Erdoğan’a karşı bir bağlılık duygusu yarattı, bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Sadece bildiklerimle ilgili konuşabilirim, düşündüklerimle ilgili değil…”

Ancak “açık olan bir şey var” Hersh’e göre: “Obama, Erdoğan ve IŞİD’in arasındaki bağlarla ilgili istihbarata sahip ve bunları görmezden gelmeyi tercih etti… Ya da belki bunları okumadı bile… Dediğim gibi, bilmiyorum.”
Makalesinin arkasında olan Hersh, iddialarıyla ilgili detaya girmek istemediğini belirtti.

ABD KARŞILIĞINI ALAMIYOR
Suriye’yi ve bölgeyi çok yakından tanımasının yanında Obama yönetimiyle temaslarda bulunan Joshua Landis, Oklahoma Üniversitesi, Ortadoğu Çalışmaları’nın başında. Radikallere destek iddiasını Landis’e de sorduk.
“Amerika Türkiye için çok şey yapıyor ama karşılığını alamıyor” diyen Landis, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye ABD’ye güvenmiyor. ABD’nin Kürtlere yardımı nedeniyle çok kızgın. Esad’ın yok edilmesini istiyorlar. ABD’yi dinlemeleri için bir sebep yok.”

KISSINGER MODELİ
Profesör Landis, Hersh’ün iddialarından önce, Suriye’deki güç dengesini çok net ortaya koymuştu, ABD bu savaşta ne kazanan istiyor ne de kaybeden, diyordu. Öyle ki ABD, Landis’e göre, Esad’a destek oluyormuş gibi görünmemek için Palmira’nın IŞİD tarafından alınmasına dahi izin vermişti.

Bir ABD Genelkurmay eski danışmanının ifadelerini aktaran Hersh, IŞİD ve El Nusra ile mücadele kapsamında, askeri kanallar üzerinden Suriye’ye istihbarat aktarıldığını ve bundan Obama yönetiminin haberdar edilmediğini ileri sürdü. “Suriye’de kimseden hoşlanmıyorlar. Üç ana güç var: IŞİD, Esad ve merkezinde El Kaide olan Fetih Ordusu. Hiçbirini istemiyorlar” diye çizdiği büyük resmin Hersh’ün makalesini desteklediğini söyledi Landis. Suriye’deki durumu sekiz yıl süren İran-Irak savaşına benzetti, dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ı da andı. Kissinger’ın savaşa dair yorumu “Umarım birbirlerini öldürürler” olmuştu. Landis’e göre ise bugün özellikle Obama’nın değilse de Savunma ve yönetim yetkililerinin amacı üç ana aktörün de kaybetmesi.

Ona göre Hersh’ün makalesinden çıkacak ana fikir de Başkan’ın otorite boşluğu değil, Obama yönetiminin bölgedeki kimseyi istemediği: “Obama yönetiminin kimseyi sevmediğine dair bir hikâye anlatılıyor. Esad’ın düşmesini IŞİD ve EL Kaide egemenliğinden korktukları için istemiyorlar. Ama IŞİD’den de hoşlanmıyorlar. Bu da istihbarat ve savunma yetkililerinin düşmanlarını öldürmek için her türlü gizli oyuna başvurmasına izin veren bir ortam yaratıyor.”

DÜŞMANIMIN DÜŞMANI
Landis’e göre, sadece ABD değil, Suriye’de savaşa müdahil olan herkes bu yönteme başvuruyor: “Bence Esad rejimi de Amerika’ya IŞİD’in nerede olduğuna dair istihbarat veriyordur. Ilımlılar da öyle… Amerika, alandaki çeşitli gruplara da aynı şeyi yapıyor. Düşmanına düşmanının nerede saklandığını söyleyerek öldürülmelerini sağlamak. Çok karmaşık bir savaş alanı ve herkes istihbarat kullanarak düşmanının başkası tarafından öldürülmesini sağlayabilir. Bu şoke edici bir şey değil .”

***

Esad giderse ne olur?
Hersh’ün makalesine göre, Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) ile Genelkurmay Başkanlığı’nın 2013’te hazırladığı ortak raporda, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesinin Libya’daki gibi cihatçı bir yönetime yol açacağı savunuluyordu.
Landis’e göre, Hersh’ün makalesinde yer verdiği, Esad’ın düşmemesi gerektiğini savunan yetkililer ise azınlıkta: “Washington’da tüm think tank’ler Esad’ın yok edilmesini istiyorlar. Dışişleri mensupları da aynı şekilde ne pahasına olursa olsun Esad gitmeli, diyor. Esad’ın IŞİD’in nedeni olduğunu söylüyorlar. Erdoğan’la aynı görüşü paylaşıyorlar. Suriyeliler özlerinde ılımlıydı, Esad onların ‘aşırı’ olmalarına neden oldu.. Radikaller Esad’ı öldürüp rejimini yok ettikten sonra bir şekilde yeniden ılımlı olacaklar… Yönetimde böyle hisseden çok kişi var. Hersh’ün makalesinde yer verdiği kişiler azınlıkta. Obama çok karmaşık bir ortamda çalışıyor, herkesi mutlu etmeyi deniyor. Öyle ya da böyle Suriye’ye bulaşmak istemiyor. Ama aynı zamanda kendisini eleştirenlerin ağzını kapalı tutmak istiyor. Esad gitmeli, diyorlar ama ‘bugün düşerse ne olur’ konusunda endişeliler. Çünkü Esad düşerse bundan nemalanacak iki ana grup IŞİD ve El Nusra.”