Masum hakları için protestoda bulunan üniversite öğrencilerine karşı AKP hükümetinin baskısı ve polis şiddeti artarak sürüyor

Masum hakları için protestoda bulunan üniversite öğrencilerine karşı AKP hükümetinin baskısı ve polis şiddeti artarak sürüyor

POLİS ŞİDDETİ İNANILMAZ!
KP hükümetinin öğrencilere karşı nefreti sürüyor. ODTÜ'de öğrenciler Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına gelen Başbakan Erdoğan'ı protesto bile edemeden bildik polis şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Üniversiteye giren polis ortalığı savaş alanına çevirdi.

ÖĞRENCİLER DİRENİYOR
iddetle müdahale eden kolluk kuvvetleri 21 öğrenciyi gözaltına aldı. ODTÜ'lüler hem arkadaşlarına hem de okullarına sahip çıktı. Bini aşkın ODTÜ'lü rektörlük binası önünde toplanarak, "Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar, AKP'liler ODTÜ'den çıkana kadar buradayız" dedi.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı.Erdoğan'ın salona girmesinin ardından bina önünde toplanan öğrenciler Başbakan aleyhinde sloganlar attı. Öğrenciler "Kendi okulumuza alınmıyoruz" diyerek tepki gösterdi. Ardından okula Çevik Kuvvet Ekipleri geldi. Şiddetle müdahale eden kolluk kuvvetleri Gençlik Muhalefeti ve TKP'li Öğrenciler ve Öğrenci Kolektifleri üyesi olduğu öğrenilen 21 öğrenciyi gözaltına aldı. Öğrencilerin gözaltına alınışları sırasında yaşananlar, 4 Aralık'ta Dolmabahçe Buluşması'nı protesto etmek için İstanbul'a gelmek isteyen öğrencilere yapılan sert müdahaleyi hatırlattı. Bu arada master öğrencisi Uğur Yıldırım, polisin İstanbul ve Ankara'da öğrencilere müdahalesini protesto ettiklerini ve ODTÜ'de polis istemediklerini söyledi.
OKUL İÇİNDE BİBER GAZI
Dün saat 13.00 civarında ise okul içerisinde bulunan öğrenciler, arkadaşlarının göz altına alınmasını protesto etmek için bir araya geldi. Okul içerisinde yığınak yapan Çevik Kuvvet, öğrencilere kampüs içerisinde gaz ve copla müdaha etti. Saat 14.00 civarında ise polis tarafından gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılması için Fizik Bölümü önünde bir araya gelen öğrenciler, yemekhane, Matematik Bölümü, Mimarlık Fakültesi, İktasat Fakültesi ve Hazırlık binalarını dolaşarak tüm ODTÜ'lüleri eyleme çağırdı. Yüzlerce ODTÜ'lü okul içinde yürüyüş gerçekleştirdi. Öğrenciler, gözaltına alınan arkadaşları serbest bırakılana kadar eylemlerin süreceğini açıkladı. Rektörlük Binası'na yürüyen öğrenciler "Tayyip Dışarı", "AKP Dışarı" sloganları attı.
REKTÖRE TEPKİ
Saat 14.40 sıralarında Rektörlük Binası'na ulaşan öğrenciler adına şu açıklama yapıldı: "Burası, Vietnam kasabı Komer'in arabasının yakıldığı yer, buraya gericiler, işbirlikçiler kolay kolay giremez. Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'de düzenlediği toplantıya katılan ve öğrencilere yapılan polis saldırısının ardından bir açıklama dahi yapmayan, öğrencilerine sahip çıkmayan ODTÜ Rektörü de hesap vermeli. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar, AKP'liler ODTÜ'den çıkana kadar buradayız." Bu arada öğrenciler AKP hükümetinin temsilcilerinin ODTÜ'ye alınmasına da tepki gösterdi. Rektörü de protesto eden öğrenciler, orak mektup yazdı. Mektupta "Eğer AKP'yi protesto etmek suç ise sadece 20 öğrenci değil bütün gençlik suçludur", "ODTÜ devrimcidir, gericilere geçit vermez", "Arkadaşlarımız gözaltına alınırken rektörümüz neredeydi?" ifadelerine yer verildi.

Polisin değil bilimin önünü açın

BAŞBAKAN Erdoğan'ın protesto edilmesi sırasında öğrencilere yapılan müdahele ve gözaltıların ardından ODTÜ Gençlik Muhalefeti'nden Mahir ile konuştuk. 'İleri Demokrasi'ye atıfta bulunan Mahir, "AKP'nin ileri demokrasiden anladığı budur. Tüm kamu kurumlarını emperyalist ülkelere ve sermayeye peşkeş çekmek, hakkını arayan öğrenci ve emekçilere saldırmaktır" dedi. Mahir ayrıca, AKP'nin yandaş medyayı da manipülasyon aracı olarak kullandığını kaydettiği konuşmasında şunları söyledi: "Demokratik hakkımızı kullanarak okulumuzda Tayyip Erdoğan ve devlet erkanını protesto ettik. Mücadelemiz, gericiliği ve faşizmi bütün yaşam alanlarımızdan atana kadar devam edecektir. Gittikleri her yerde öğrencilerin, emekçilerin protestolarıyla, tepkileriyle karşılacaklardır. Onlar bir avuç emperyalist uşağı. Biz ise binleriz, milyonlarız. Gözaltında olan bütün arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecektir. YÖK'ün, polisin değil bilimin önünü açın. Özgürlük istiyoruz!"

Öğretim üyelerinden öğrencilere destek

POLİSLE yaşanan gerginlikler sırasında ODTÜ'lü öğretim üyelerinin, polis ve öğrenciler arasında kordon oluşturduğu gözlemlendi.
ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği adına Prof. Dr. Ali Gökmen ve ODTÜ Mezunlar Derneği Başkanı Himmet Şahin’de bir basın açıklaması yaparak, üniversitelerde bir süredir öğrencilere yönelen baskıları kınayarak, gözaltına alınan öğrencilerin bir an önce serbest bırakılmasını istediler. Yerleşkedeki polis mevcudiyetini de onaylamadıklarını söyleyen Gökmen ve Şahin hükümeti öğrenci sorunlarına duyarlı olmaya çağırdılar.

Devlet, öğrenciyle ilgili ‘gizli belge’ hazırlamış

SEVGİM DENİZALTI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz pazartesi günü bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada yine üniversite öğrencilerini suçladı, “Biz onlara illegal örgüt mensupları derken kuru kuruya atmıyoruz, hepsinin belgeleri var” dedi. Ancak bu belgelerin ne olduğunu hala açıklamadı. Hükümete yakın yayın organlarından olan Aksiyon dergisinde gençlik örgütlerinin illegal faaliyet içinde olduğunu savunan, polis referanslı bir haber yayınlandı. Tüm bunlar, “Gençlik örgütlerine yönelik bir operasyon için altyapı hazırlanıyor” iddialarını güçlendiriyor.
KUZU: AÇIKLAMAK ZORUNDA DEĞİLİZ
Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Burhan Kuzu, Başbakan’ın bu belgeleri açıklamak zorunda olmadığını, çünkü bunların gizli devlet belgeleri olabileceğini söyledi. BirGün’e konuşan Kuzu, şöyle dedi: “Belgelerin ne olduğunu ben bilmiyorum, Başbakan biliyor. Ancak şahsi kanaatime göre, bu gençlerin mutlaka illegal örgütlerle bir bağı vardır. Eski yıllarda, 68’de, 78’de de böyle olmuştur. Arkalarında birilerinin olduğu kesin. Arkalarında birileri olmadan bu iş yürümez. Başbakan bu belgeleri açıklamak zorunda değil. Kamuoyuna açıklanacak şeyler değil ki bunlar, belki devletin gizli belgeleri olabilir, bilemezsin ki. Belki daha detaylı çalışma yapmak istiyorlardır.”
ELİTAŞ: HER ŞEYİ AÇIKLARSAK İŞ YAPAMAYIZ
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da belgeler hakkında bilgi sahibi olmadığını belirterek “Emniyet teşkilatının yaptığı bütün faaliyetleri medyamızla paylaşırsak zaten hiçbir iş yapamayız. Araştırma aşamasında olabilir daha” diye konuştu.
Aksiyon dergisinde, gençlik örgütlerinin illegal faaliyetleri olduğunu iddia eden ve polisten alınan bilgileri referans gösteren bir haber yayınlandı. “60’lı yılların oyununu oynuyorlar” başlıklı haberde özellikle Genç-Sen’e yönelik akıl almaz iddialar yer alıyor. Çok sayıda gençlik örgütünden söz edilen haberde, PKK’nin bu “marjinal sol grupları” yanına çekip yönlendirmeye çalıştığı öne sürülüyor. İbrahim Doğan imzalı haberde, “Özellikle Ergenekon soruşturmasında birçok terör örgütünün darbe yemesiyle, darbe planlarının vazgeçilmezi olan öğrencilerin eylemlere gitmemeye başladığı” söyleniyor.

MUHATAPLARI DEĞERLENDİRDİ
DİSK’in ve Genç-Sen Avukatı Necdet Okcan: “Kamuoyu bu tip haberlerle bilinçli bir şekilde manipüle edilmek isteniyor. Başbakan’ın açıklamalarıyla birlikte düşündüğümüzde, gençleri sindirmeye yönelik olası bir operasyon için altyapı oluşturuluyor. Bu haberle ilgili hukuki süreç başlatacağız Başbakan, gençlerin yasadışı şeyler yaptığına dair elinizde belgeler vardı da bugüne kadar buna göz mü yumuyordunuz? ”
 Emre Öztürk (Genç-Sen): Biz bunlardan yılmayız. Buyursun yayınlasın belgeleri, görmek istiyoruz. Provokasyonlar olur, ama bizim mücadelemiz devam edecek. AKP’yi tutarlı olmaya çağırıyoruz.
Onur Taş (Gençlik Muhalefeti): Öğrenci hareketleri, AKP’ye karşı muhalefetin odağı oldu. Öğrencilerin talepleri, toplumun tüm kesimlerinde meşruiyet kazandı. Şimdi AKP, bu meşru havayı dağıtmak için uğraşıyor. Operasyona zemin hazırlıyorlar. Mücadelemiz yükselerek devam edecek.
Ali Coşkun (Öğrenci Kolektifleri): 1 Mayıs’a katılmak, Mahir Çayan anması yapmak… Bunun ötesinde bir belge olamaz ellerinde. Bizim arkamızda olsa olsa İngiltere’de, İtalya’da harç zamlarına karşı yürüyen üniversiteli arkadaşlarımız olabilir.

Yumurta davaları sahne bir

ESRA KOÇAK / Ankara
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay’ın, yumurtalı protestoların demokratik bir hak olduğu yönündeki kararlarına rağmen Ankara'da bir öğrenciye dava açtı. Ankara Üniversitesi (A.Ü.) Cebeci Kampusu’nda yumurta atılarak protesto edilen Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın “siyah renkli ceketimin sol kısmı kirlendi” şeklindeki ifadesi “hakaret” olarak değerlendirildi.
Savcılık, Bağış’a yumurta atan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Nihal Çarıkçı (21) hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Türkiye’yi AB nezdinde temsil eden Bağış’ın, Çarıkçı ile uzlaşmak istemediği de ortaya çıktı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Fuat Hazer, 18 Ekim’de arabasına binmek üzereyken yumurtalı protestoyla karşılaşan Bağış’ın şikâyeti üzerine yürüttüğü soruşturmayı tamamlayarak, dava açtı. İddianamede, Çarıkçı’nın, Bağış’ı hedef alacak şekilde yumurta fırlattığı kaydedildi. Yumurtanın Bağış’ın giysisine isabet edip kirlettiği belirtilen iddianamede şunlar kaydedildi: “Eylemin Bağış’ı toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı, ölçüde olduğu, bu nedenle eylemin normal protesto gösterisi sınırlarını aştığı ve fiillerinin suç boyutlarına ulaştığı, dolayısıyla sadece protesto hakkını kullandığına yönelik şüpheli savunmasının yeterli görülmediği.”
Bağış’ın hakkında dava açtığı Nihal Çarıkçı protestoya katıldığını ancak yumurta atmadığını söylerken, “Eğer elimde yumurta olsaydı da atardım. Yalnızca protesto ettim. Biz ilgilendiren bir toplantıya alınmadık. Protestomun asıl nedeni buydu. Egemen Bağış’ın yaptığı bir anlayışsızlıktır” dedi. Nihal Çarıkçı’nın avukatı Ender Büyükçulha ise davaya dair şunları kaydetti:
‘ANTİDEMOKRATİK ZİHNİYET’
“Dava özünde siyasilere yönelik ülke yurttaşlarının eleştiri haklarını konu ediniyor. Bakanın ve Başsavcılığın iddiası o ki bu ülkeyi yönetenlere karşı ülke yurttaşlarının bir eleştiri hakkı olamaz. Protesto edilemezler, uygulamaları, icraatlarından kaynaklı eleştirilemezler kınanamazlar. Bu nedenle biz bu davanın demokrasinin temelini oluşturan hak ve özgürlükleri doğrudan konu edindiğini düşünüyoruz. Bağış kendisi bu davada bizzat şikayetçi oldu. Öğrencinin cezalandırılmasını istemektedir. Bakanın böylesi bir anti demokratik zihniyetle ülkeyi nasıl Avrupa Birliği’ne taşıyacağını ben ayrıca merak ediyorum.  Müvekkilimin yumurta attığını söyleyenBağış bunu bir şiddet olarak nitelendiriyor. Oysaki muvekkilim yumurta atmadığını dile getiriyor.” İddianamede, Çarıkçı’nın “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Dava, Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 10 Şubat 2011’de  görülecek.

Eğitim istediler, hücreye kapatıldılar

‘ParasIz eğitim istiyoruz’ pankartı açtıkları için 15 yıla kadar hapis cezası ile tutuklu yargılanan üniversite öğrencileri yine serbest bırakılmadı. 9 aydır tutuklu olan öğrenciler 5 ay daha cezaevinde kalacak
Trakya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Makine Bölümü 2. sınıf öğrencisi Ferhat Tüzer ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Berna Yılmaz, mart ayında Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen “Roman Açılımı” toplantısında “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açtı. Ardından İki öğrenci yaka paça gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öğrenciler hakkında "örgüt üyeliği" iddiasıyla 15 yıl hapis cezası istemiyle de dava açıldı.  6.5 ay sonra 30 Eylül'de ilk defa mahkemeye çıkartılan öğrenciler serbest bırakılmadı, duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Önceki gün de öğrencilerin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması vardı. Gençlerin avukatları duruşmada müvekkillerinin yasadışı örgüt üyesi olduklarına ilişkin iddianın doğru olmadığı söyledi. Halk Cephesi ve Gençlik Federasyonu’nun yasal oluşumlar olduğuna dikkat çekti. Avukatlar, parasız eğitim isteminin suç olmadığını, anayasada parasız eğitim hakkının vatandaşa tanındığını da belirttiler. Fakat mahkeme heyeti iki öğrencinin tutukluluk halinin devamına karar vererek mahkemeyi 24 Mayıs'a erteledi. Öğrenciler bu kararla 14 aydan fala cezaevinde kalmış olacak.
Duruşma öncesi Gençlik Federasyonu üyeleri Beşiktaş Meydanı’nda eylem yaptı. Federasyon üyeleri, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ın serbest bırakılmasını istedi.

Öğrenciyken açılan dava hayatlarını kararttı

UŞ-şak Üniversitesi'nde 2008 yılında, Afyon Karahisar Üniversitesi’nde saldırıya uğrayan öğrencilerin durumunu kamuoyuna yansıtmak için 10 Ocak 2008 günü basın açıklaması yapan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına katılan, 16 Mart Halepçe katliamı yıldönümünde anma gerçekleştiren ve 2008 Newroz kutlamalarına katılan 21 öğrenci, bu eylemlerden bir ikisine veya tümüne katılmaktan ötürü özaltına alınmış, tutuklanmış ve haklarında ‘örgüt üyeliği, örgüt propagandası yapmak’ suçlamasıyla dava açılmıştı. Sanık avukatları, ilk celsede, Anayasanın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘düşünce özgürlüğü’ ile ‘ifade hakkı’ ve ‘örgütlenme özgürlüğü’ güvencelerini ihlal eden bu iddianamenin geri çevrilmesini talep etmişti. 21 Sanıklı davada ikinci celsenin sonunda tutuklu öğrenci kalmamıştı. İkibuçuk yıl süren davanın sonunda ise öğrencilerin hemen tümü mezun olmuşlardı. Söz konusu öğrenciler aleyhine iddianame düzenlenirken “Şu anda legal alanda faaliyet gösteriyor gibi görülseler de, terör örgütüne moral ve dağa eleman kazandırmak amacı ile bu eylemleri tertip ettikleri” iddia edilmişti. İddianın aksine okullarından mezun olan öğrencilerin bir kısmının ataması yapıldı ve öğretmen oldular. Atamaları yapılmayanlar ise özel dershanelerde öğretmenliğe başladı. Bazıları bu özel dershanelerin aynı zamanda kurucusu durumda. Bazı öğrenciler ise bankacı oldular. 13 Aralık 2010 tarihinde yapılan karar duruşmasında, bu 21 kişiden ikisi örgütle ilgili propaganda suçundan, onaltısı örgüt üyeliğinden mahkum edildiler.