ODTÜ İktisat Bölümü emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fikret Şenses’i (1947-2023) geçtiğimiz hafta sonu uğurladık.

Şenses, ömrünü ders vererek geçirdi; ancak, ders alınacak çok yönü vardı.

Bir bilim insanının üç özelliği olmalı: 1. Bilgiyi aktarmak ya da öğretim; 2. Araştırma yapmak ya da bilgi üretmek; 3. Bilginin toplumsallaşması için çalışmak. Fikret Şenses, bu üç işlevi de dengeli, tutarlı, eksiksiz ve güçlü bir biçimde yerine getirmesini bildi.

EĞİTİMİN BELİRLEDİĞİ

Samsun Maarif Kolejinden sonra tüm üniversite ve sonrası eğitimini devlet bursuyla gittiği İngiltere’nin ekonomi alanında en önde gelen üniversitelerinde aldı. Lise eğitiminden sonra yurt dışına gönderilenlerin başarı oranı çok düşüktür; Fikret, ekonomi biliminin doğum yeri olan ülkede, sonradan yaptıklarının da kanıtladığı gibi, dört dörtlük bir eğitim aldı. Smith’in, Ricardo’nun, Marks’ın, Marshall’ın, Robinson’un, Keynes’in vb ardıllarından aldığı derslerle büyüdü. Ekonomi bilimi, değişik düşünce akımlarının bileşkesidir. Fikret, o çok karmaşık ve karşıt görüşleri harmanlamasını bildi. Öğrenciliğinde ülkesinin sorunlarıyla da sürekli ilgiliydi. Şehircilik konusunda eğitim alan eşi Melek ile de o süreçte evlendi; şu sırada başarılı bir iktisatçı olan kızları Mine de Londra’da doğdu.

Yurt dışında kolayca sahip olabileceği iş olanaklarını elinin tersiyle iterek halkına borcunu ödemek üzere yurda döndü. ODTÜ’ye 1980’de geldiğinde, ülke de, bu üniversite de en bunalımlı dönemini yaşamaktaydı. Şenses, İktisat Bölümü’nün ağır yaralar aldığı o süreçte, birleştirici, tutarlı, bilinçli katkılarıyla o yaraların sarılmasında çok etkili oldu.

Bilim insanı, kurumunda (ya da dışarıda) yönetim görevinden olabildiğince uzak durmalı görüşünde olmakla birlikte, üstlendiği İktisat Bölümü Başkanlığı; ODTÜ Gelişme Dergisi Yayın Yönetmenliği ve YÖK üyeliği görevlerinde bilimselliğe önem vererek çok başarılı oldu. Düzenlediği ve katıldığı çok sayıdaki bilimsel toplantılarla da bilimin toplumsallaşmasına önemli katkılar yaptı.

BİLGİ ÜRETİMİ

Fikret Şenses, parlak bir bilim insanı olduğunu, Türkçe ve İngilizce yazdığı makale ve kitaplarla kanıtladı. Ülkemizde olduğu kadar, ABD’den Uzak Doğu’ya bilimsel toplantılarda çağrılı bildiriler sundu. Bu arada iktisat-dışı yazdıklarından iyi bir yazar ve düzeltmen olduğunun da tanığıyım.
Şenses’in bilimsel üretiminin tamamını burada ele alma olanağı yok yalnızca iki kitabına değiniliyor.

Bunlardan ilki “Küreselleşmenin Öteki Yüzü Yoksulluk-Kavramlar, Nedenler, Politikalar, Temel Eğilimler, (İletişim, 2003); ikincisi de “İktisada (Farklı Bir) Giriş” (İletişim, 2017).

Çalışmaları daha çok mikro iktisat ağırlıklı olan Şenses, asıl iş edindiği “Kalkınma İktisadı” ile bilime, bir bütün olarak ve ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler gözlüğünden bakıyordu. 1989’da Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonrasının ürünü olan küreselleşme, genellikle “görme engellinin fili tuttuğu” gibi incelenir. Fikret, küreselleşmeyi, bir bütün olarak ve “ezilen, sömürülen insan” boyutuyla inceleyen önde gelen bilim insanlarından biridir.

İktisada Giriş’e gelince. Ekonomi eğitiminde “giriş” dersleri çok önemlidir. Çünkü giriş dersi, öğrenciye kolayca bir “at gözlüğü” takılması ve çoğu kez ömür boyu o gözlükle yaşaması anlamına gelir. Yıllarca giriş dersi verdikten sonra, deneyim ve birikimlerinin ürünü olan ve yazılması sırasında aylarca TBMM kütüphanesinde bir arada bulunmamızın da katkısıyla, “Farklı” İktisada Giriş çalışmasının, öğrenciye ve okuyucuya nesnel, çok yönlü ve bilimsel bir ekonomiye bakış kazandırdığını söylemeliyim.

ODTÜ SALI

Saygınlık, doğruluk, dürüstlük, sevecenlik, erdem, özetle bir ahlâk anıtı olan, bunu kişisel bakımına gösterdiği özenle tamamlayan Fikret Şenses, düzenli bir biçimde konser ve tiyatro izlemeyi, maçlara gitmeyi de işinin bir parçası sayıyordu. Zamanı çok iyi kullanır; çok bağlı olduğu ailesine, Samsun dahil zaman ayırmasını bilirdi.

Öğrencileriyle çok etkin bir iletişim içinde olan Şenses, öğretim üyelerinin bir araya gelmesine de özel bir önem verirdi. Önce, öğle yemeklerine birlikte gitmemiz, sonra da emekli olan öğretim üyelerinin oluşturduğu ( yaş sırasına göre, Fikret Görün, Oktar Türel, Nur (ve kimi zaman İnşaat Bölümünden eşi Engin) Keyder; , Aylin (ve Planlama’dan Yavuz) Ege ve Eyüp Özveren ile “ODTÜ Salı” yemeklerinde bir araya gelmemiz sanırım onun girişimi olarak başladı. İki saatten fazla bir süren o bol kahkahalı yemekte, hemen her şey konuşulur. Yemeğin vazgeçilmezi fıkra anlatımlarıdır. Bu konuda Engin Keyder başı çeker; Görün ise başaltı. Şenses, kimi kez, kendisini de konu yapacak kadar gelişmiş olan mizah yeteneğini, İngiltere’ye değil, Karadeniz’e (Samsun) borçlu olduğunu özenle belirtirdi. Doğrusu ben de Doğu Karadeniz’i ezdirmedim.

Söylemeye gerek yok; Fikret, “mandacı iktisatçı” olmazdı, tam tersine, bu ülkenin her türlü mandacılığa karşı Kurtuluş Savaşı verilerek kurulduğunun ve Cumhuriyet’in değerlerinin bilincindeydi.

Fikret Şenses, yaşamının son döneminde, çok sevdiği ülkesinin, o uluslararası övgü kaynağı ODTÜ’nün ve ömrünü verdiği bilim dalı iktisadın bu ülkede getirildiği bilim dışı durum nedeniyle elbette çok üzgündü; buna karşın, hiç ama hiç umutsuz değildi. O güzelim gülümseyişiyle hep ışıklar içinde olsun. Başta çok özverili ailesi olmak üzere tüm sevenlerinin başı sağ olsun.