İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem Gazetesi hakkında 1,8,9,10,11. sayfalarında yer alan haber, yorum...

ELÇİN YILDIRAL

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem Gazetesi hakkında 1,8,9,10,11. sayfalarında yer alan haber, yorum ve fotoğraflarla “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla 1 ay kapatma kararı verdi. Karara tepki gösteren meslek örgütleri ve gazeteciler, “1990’lı yıllarda gazeteler bombalanıyor, gazeteciler öldürülüyordu. Şimdi ise gazeteler kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor. İktidarlar değişecek ama Özgür Gündem kalacak” diyerek tepkilerini dile getirdi.
İşte o tepkiler:

»Gazeteci Ahmet Şık: Hiç şaşırmadım. sansür politikası artık böyle. 1990’larda ya öldürüyorlardı ya bombalıyorlardı. şimdi de hukuki olmayan ama kanuni olan yollarla -bu da demokratik olmadığını gösteriyor aslında- susturmaya çalışıyorlar. Ama Özgür Gündem, Kürt basını ve muhalif basın  buna alışık. Bir sonuç alacaklarını düşünmüyorum. Özgür Gündem olmaz, En Özgür Gündem diye yine çıkar ve çıkacak, yoluna devam edecek. Biz eğer fikirleri tartışamayacaksak, bu sorunu nasıl halledeceğiz. Sonuçta Özgür Gündem beğenirsin ya da beğenmezsin bir gazetecilik yapıyor. Beğenmiyorsan sen de kendi gazetenden, yayınından eleştir kardeşim bu kadar basit. Kapatmak, insanları tutuklamakla, böyle işlerle bu sorunlar çözülmez. Türkiye’ye demokrasi gelmez.

»Özgür Gündem Editörü Bayram Balcı: Özgür Gündem Gazetesi’nin kapatılması basit bir kapatma değildir. Bu kararı ile AKP iktidarı,  1990’lı yıllarda muhabirleri ve dağıtımcıları öldürülmüş, bunların hiçbirinin failleri açığa çıkarılmamış cinayetleri üstlenmiştir. Gazeteyi alıp incelerseniz kapatmaya gerekçe yapılacak bir haber de yok. Newroz’da binlerce Kürt’ün sokaklara çıkıp taleplerini dile getirmesini sadece Özgür Gündem ve sizin gibi gazeteler duyurdu. Diğer medya bunu görmedi. Bu aynı zamanda Kürtlerin taleplerinin sesinin kısılmasıdır.

»TGS Başkanı Ercan İpekçi: Demokrasilerde gazete kapatma, yayın durdurma kabul edilebilinir bir uygulama değildir. Bu kapatma kararını da kınıyoruz. Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ağır baskı altında. Hükümet bu sorunun çözümü konusunda hiçbir olumlu adım atmıyor, hiçbir girişimde bulunmuyor. Tam tersine baskılarını daha da arttırıyor. Ama bütün baskılara rağmen hem özgür medya hem de TGS basın ve ifade özgürlüğü için sonuna kadar mücadelelerini sürdürecek.

»Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü Necati Abay: Özgür Gündemin bir ay süreyle kapatılmasını Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olara şiddetle protesto ediyoruz. Bu, sistematik bir uygulamadır. Kürt basını, sosyalist basın bir aylık periyotlarla zaman zaman kapatılıyordu. Ama burada şöyle bir özgünlük var, gazetenin tüm sayılarına el konuldu. Bugün(dün) bayilerde Özgür Gündem Gazetesi yok. Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından utanç verici bir durum. Gidişattan kaygılıyız. Zaten cezaevinde 100 gazeteci bulunuyor.

»Gazeteci Ayça Söylemez:  Özgür Gündem Gazetesi neredeyse 20 yıldır baskı altında olan bir gazete. 20 yıldır da iktidara muhalif olan bir gazete. İktidarlar değişiyor, hükümetler değişiyor ama Özgür Gündem’in başına gelenler değişmiyor. Sadece konjonktüre uygun olarak baskılar farklılaşıyor. Önceden muhabirleri ve dağıtımcıları öldürülüyordu şimdi ise gayet yasal kanuni yollarla engellemelerle karşı karşıya. 20 yıldır baskı altında olan ve bunlara da çok alışık olan bir gazeteyi bir ay kapatmayla susturabileceklerini düşünmeleri çok komik aslında. İktidarlar değişecek ama Özgür Gündem kalacak.

»Evrensel Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat: Başbakanın ve AKP’nin ‘yeni konsept’ diye sundukları konseptin   aslında çok eskilere dayanan şiddet yönetimi olduğunu biliyorduk.Nihayetinde 35 Kürt basın emekçisinin tutuklanmasının ardından gelen bir uygulama oldu bu. Hatta şunu da görmek gerekiyor; Başbakanın demokrasi içerisinde farklı ses veren Nuray Mert’i ve son olarak Hasan Cemal’i hedef alması karşısında Özgür Gündem’in payına da böyle bir şey düşmüş olması tabi şaşırtıcı olmuyor. AKP, 1990’ lı yılların politikalarını hatırlatmış oldu bize. 1994 yılında Özür Ülke Gazetesi bombalanmıştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in doğrudan hedef gösteren bir açıklamasının arkasından bombalanmıştı.  Geçmişte gazeteciler öldürülüyordu şimdi tutuklanıyorlar, geçmişte bombalanıyordu şimdi kapatılıyorlar. Kürt basınının yanında aslında hepimize Türkiye’de demokrasiye ihtiyacı olan herkese indirilmiş bir darbe bu. Türkiye’yi sıkıyönetim koşullarına mahkum  etmeye, mecbur etmeye yönelik bir tutum bu.

‘Gerçekleri ama sadece gerçekleri yazmaya devam edeceğiz’

Özgür Gündem Gazetesi Yayın Kurulu ise “Özgür Gündem susmayacaktır” başlıklı bir açıklama metni yayımlayarak tepkilerini dile getirdi. 109 gazeteci arkadaşımızın cezaevinde tutulduğu Türkiye’de iktidar tarafından basın özgürlüğüne bir darbe daha vurulduğunun belirtildiği açıklamada, “Kapatmaya gerekçe gösterilen haber, hemen hemen tüm gazetelerde şu ya da bu şekilde yer alan BDP ve DTK’nın AKP’nin -yeni denilen- Kürt sorunuyla ilgili son stratejisiyle ilgili ortak basın açıklamasıdır” denildi.

Özgür Gündem’in “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” şiarıyla 17 yıl aradan sonra geçen yıl yeniden yayıma başladığının hatırlatıldığı açıklamada, Özgür Gündem’in Kürt sorunu konusunda yazılmayanı yazan gazete olarak dünya basın tarihinde iz bıraktığı belirtilerek, “Yayın yaptığı 1990’lı yıllarda 30 muhabiri ve dağıtımcısı öldürülmüş; ancak yola çıkarken, söz verdiği gibi gerçeklerden asla taviz vermemiş bir gazetedir” ifadeleri kullanıldı.

‘AYNI SİYASİ MERKEZ, AYNI KARAR’
Özgür Gündem’e 20 Aralık 2011’de yapılan polis baskını ve 40 gazetecinin tutuklanmasının, hukuki değil, siyasi bir karar olduğu ortaya çıktığı gibi, 1 aylık kapatma cezasının da aynı siyasi merkezin aynı saiklerle verdiği bir karar olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Newroz kutlamalarında da görüldüğü gibi hükümetin “yasaklama kararına” karşın, milyonlarca Kürt’ün sokaklara çıkarak Kürt sorununun barışcıl ve demokratik çözümünü istemesi, taleplerini son derece net bir şekilde dile getirmesi karşısında, uyguladığı siyasi soykırım ve şiddet politikası iflas eden AKP iktidarının paniklemesine neden olmuş gibi görünüyor. Oysa biz gazeteyiz ve sadece gerçekleri yazdık ve yeniden yayına başlayacağımız bir ay sonra da kaldığımız yerden başlayarak gerçekleri ama sadece gerçekleri yazacağız. Aslında Kürt halkının tüm dünyaya hitap eden muazzam bir medya ağı var ama gazetemizin yeri ayrıca anlamlıdır. Mahkemenin verdiği bu hukuki olmayan kapatma kararına -özellikle bu nedenle- 26 Mart 2012 Pazartesi günü itiraz edeceğiz. Basının özgür olmadığı bir ülkede, hiç kimse özgür değildir. Gazetemiz hakkında mahkemece verilen bu kapatma kararı, sadece gazetemize uygulanan bir sansür değil, herkesin haber alma hakkına da uygulanan bir sansürdür” denildi.