İlhan Selçuk ameliyata girmeden bir gün önce okurlarıyla vedalaşmıştı. İşte son yazısı: Ergenekon operasyonu nedeniyle geceyarıs

İLHAN SELÇUK’UN SON YAZSISI:
İkisine de eyvallah
İlhan Selçuk ameliyata girmeden bir gün önce okurlarıyla vedalaşmıştı. İşte son yazısı: Ergenekon operasyonu nedeniyle geceyarısı apar topar gözaltına alınıp 48 saat "içeride" kalan İlhan Selçuk ameliyatından hemen önce "İkisine de eyvallah" diyordu.... Yani ölüme de kalıma da...Her ihtimale karşı okurlarına işte böyle veda etti..
"İkisini de Eyvallah...
Arabayla asfalt yolda giderken birden karşına bir levha çıkar..
“Yol kapalı”
Bozulursun...
Ama yapacağın bir şey de yoktur.
Bugün Pazar!..
Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllı gışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler.
....
Nalları dikmezsem...
Daha görüşürüz...
Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa, affola...
İkisine de eyvallah... "
Bir süredir Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi gören Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk,  yaşamını yitirdi. İlhan Selçuk’un cenazesi, vasiyeti üzerine Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde toprağa verilecek. Selçuk, Mahsuni Şerif ve ağabeyi Turhan Selçuk’un mezarları ile Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal ve Yunus Emre’nin heykellerinin bulunduğu Çilehane bölgesindeki Yıldızlar Mezarlığı’na defnedilecek.
1952’DE YAZMAYA BAŞLADI
1925 yılında Aydın’da doğan İlhan Selçuk ilk yazılarına 1952 yılında başladı. 1963 yılında ismiyle özdeşleşecek Cumhuriyet gazetesine yazar oldu. Selçuk’a yazıları yüzünden pek çok kez dava açıldı, davalar gazetecilik yaşamının parçası haline geldi.
ERGENEKON’DA SORGULANDI
Yazın hayatı boyunca muhalif çizgisini sürdüren İlhan Selçuk son olarak Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınarak sorgulandı. Selçuk’un gözaltına alınma şekli ve uzun süre sorgulanması kamuoyunda da tartışma konusu oldu.
Yaklaşık 50 yıl boyunca Cumhuriyet gazetesindeki “Pencere” adlı köşesinden okurlarına seslenen Selçuk, gazetenin imtiyaz sahibi olarak da görevini sürdürüyordu.
ZİVERBEY KÖŞKÜ’NDE İŞKENCE GÖRDÜ
12 Mart askeri muhtırasında gözaltına alınan İlhan Selçuk işkence günlerini kaleme aldığı "Ziverbey Köşkü" adlı kitabında anlattı. Ziverbey Köşkü’nde işkence altında olduğunu, ‘akrostiş yöntemi’ni kullanarak  ifadesinin içine gizlice yazdı. Daha sonra yaşadıklarından yola çıkarak köşkün adını taşıyan bir kitap kaleme aldı. Ziverbey Köşkü’ndeki işkenceleri ilk kez detaylarıyla anlattı:
"Gözlerim bağlı olduğundan hiçbir şey görmüyordum. Ayak bileklerime bir alet geçirilmişti. Bir manivelanın ya da vidanın sıkıştırıldığını duyumsuyordum. Öyle bir an geldi ki, bacaklarımı kıpırdatamaz oldum. Bir yağ mı sıvı mı sürüyorlardı tabanlarıma sonra sopa inip kalkmaya başladı. Kendimi acıya katlanabilir sanırdım. Ancak falakanın verdiği acı hiçbir acıyla kıyaslanamaz. Olayın bir de ruhsal yanı var ki, bedensel acının üstüne biniyor. Kendini aşağılanmış olarak görüyorsun."
Mahkemedeki savunması sırasında akrostiş yöntemini açıkladı ve ifadesinin işkence altında alındığını kanıtlamış oldu. Sonunda beraat etti.
‘Her şey sabaha karşı evinin basılmasıyla başladı’
İlhan Selçuk’un vefatının ardından üzüntülerini dile getiren çalışma arkadaşları ve siyasiler, Ergenekon soruşturması kapsamında evine yapılan baskının Selçuk’un sağlığını bozduğuna vurgu yaptı. Hikmet Çetinkaya, "Her şey 2009 Ergenekon soruşturmasında,  85 yaşındaki bir yazarın sabaha karşı evine baskınıyla başladı" derken, Kemal Kılıçdaroğlu, "Ergenekon operasyonu sürecinde büyük acılar çekti ve onun izleri  bugünkü ortamı hazırladı" dedi. İlhan Selçuk’un yaşamını yitirmesinin ardından verilen mesajlar:

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya: Her şey 2009 Ergenekon soruşturmasında,  85 yaşındaki bir yazarın sabaha karşı evine baskınıyla başladı. Önce kalp krizi, ardından 5 damarın değişmesi ve bunu kendine yediremeyip yaşamını yitirdi. Olayın özü bir sabaha karşı evinin basılmasıyla başlamıştır.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ali Sirmen: İlhan Selçuk Türkiye’de aydınlanmanın öncülerinden, mücadele eden insanların önde gelenlerinden biriydi. Bunun için bütün bir ömür verdi. Hapishanelerde büyük mücadeleler yaşadı. Son olarak kendisini Ergenekon’dan gözaltına almaya çalıştılar. Bu iddialara karşı da direndi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız: İlhan Selçuk’un çok çok önemli bir gazeteci olmasının yanı sıra çok da önemli bir yazar kimliği vardır. Hem gazetecilik hem de siyaset anlamında bu işlerin içinde olmuştur. Çok uzun işkenceler görmüş ancak demokrasiye olan inancını kaybetmemiştir.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet Faraç: Ergenekon adı verilen operasyon yapılmadan önce gençlere taş çıkartacak bir canlılıkla hareke teden, üreten bir adamdı. İlhan Selçuk’u bu operasyonun içine çekerek sağlığını bozan herkesi kınıyorum.
‘BÜYÜK ACILAR ÇEKTİ’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Düşünce ve ideallerinden ödün vermeyen bir yiğitti. Türkiye’de saygın  yazar kimliğini koruyan, haksızlıklara karşı direnen Türk basınının çok önemli  bir kalemiydi. Ergenekon operasyonu sürecinde büyük acılar çekti ve onun izleri  bugünkü ortamı hazırladı. O süreci İlhan Selçuk’a yaşatanlar sanıyorum büyük bir  vicdan azabı içindedir

Radikal Gazetesi yazarı Altan Öymen: Hem Türk basını, hem Türk milleti için çok büyük bir kayıp. Bütün hayatı boyunca ülkemizin, halkımızın ve tüm dünyadaki insanların iyiliğini hedef alan bir çizgi izledi. Hem basınımızın hem milletimizin başı sağ olsun…

Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu: İlhan Selçuk’un vefatı Cumhuriyet Gazetesi ve okurları için büyük bir kayıp. Türkiye Cumhuriyeti yalnız bir yazarını değil, özverili bir evladını, bir felsefecisini, önemli bir aydınını kaybetti. Tüm Türkiye Cumhuriyeti’nin başı sağolsun…

Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay:  İlhan Selçuk Türk basının yüz akı olarak, örnek bir gazeteci olarak ve düşün adamı olarak iz bıraktı. Türkiye’deki gazetecilerin idolü olan İlhan Selçuk’u unutmayacağız.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç:  Kendisiyle ilgili yaşanan süreci Silivri davaları öncesi ve sonrası diye ayırmak gerek. Selçuk, kendisine yapılan uygulamayı içine sindiremedi ve bu nedenle hayata küstüğü bir süreç yaşadı. Türk basını yerinin doldurulması zor bir gazeteciyi ve Türkçe ustasını kaybetti.