Antalya'da bulunan Likya antik kenti mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen yapımı büyük ölçüde tamamlanan plajlar hakkında hazırlanan bilirkişi raporunda günübirlik tesis alanlarının Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu tespiti yapıldı.

Kaynak: DHA
Phaselis'teki günübirlik tesisler hakkında bilirkişi raporu: "Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı"
Fotoğraf: DHA

Antalya'da antik Likya kenti Phaselis'teki Bostanlık ve Alacasu koylarında mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen yapımı büyük ölçüde tamamlanan plajlar hakkında bilirkişi raporu tamamlandı.

Raporda bölgenin SİT alanı olması ve endemik çeşitliliğinin yüksek olmasına dikkat çekildi.

Plajlarda yer alan yapıların tamamının sahil şeridinde kaldığına dikkat çekilen raporda günübirlik tesis alanlarının Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu tespiti yapıldı.

Bilirkişi raporlarında, biyoçeşitlilik ve 1'inci Derece Arkeolojik Sit Alanları'nın bu durumdan olumsuz etkilenebileceği yönünde görüşe yer verildi.

Kemer ilçesinde antik Likya kenti Phaselis'in sınırları içerisinde bulunan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü'nün ihalesini alan özel şirket, 1'inci Derece Arkeolojik Sit Alanı niteliğindeki Alacasu ve Bostanlık koylarındaki 2 halk plajı projesinin inşaatına, şubat ayında başladı.

İnşaat çalışmalarına karşı bazı çevre örgütleri ve meslek odaları, içerisinde büfe, kafe, tuvalet gibi ünitelerin bulunduğu 2 halk plajı projesinin iptalini istedi. 

İLK KARAR, KURUL İZNİNE KARŞI ÇIKTI

'Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi Yapım İşi' adıyla ihale edilen proje kapsamında başlatılan çalışmalara karşı ilk dava, Peyzaj Mimarları Odası ve 8 çevreci tarafından, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun projeye izin kararının iptali için açıldı.

Antalya 3'üncü İdare Mahkemesi, söz konusu ihaleye yönelik yapım işlerinin uygulanması halinde, 'telafisi güç veya imkansız zararlar doğurabilecek nitelikte bulunması' nedeniyle nisan ayında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

İKİNCİ DAVA İHALE VE PROJEYE KARŞI

Bakanlık ve ihaleyi alan firma, mahkeme kararının ihaleyle ilgisi olmadığını gerekçe göstererek, inşaat çalışmalarını devam ettirdi. Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve 14 çevreci, milli park sınırları içerisinde 1'inci Derece Arkeolojik ve Doğal Sit olan Antalya Phaselis Antik Kenti'nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yapılan halk plajı ve günübirlik tesis yapım ihale kararı ve ihale konusu projenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle ikinci bir dava açtı. Ankara 11'inci İdare Mahkemesi, 30 Mayıs 2023 tarihli kararında, yürütmeyi durdurma istemini oy birliğiyle kabul etti.

Fotoğraf: DHA

MİMARLAR ODASI'NDAN AÇIKLAMA

Bostanlık ve Alacasu koylarında yapımı büyük ölçüde tamamlanan halk plajları için Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun proje izni ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ihale ve projesine karşı yürütmeyi durdurma kararı verilen davalarda bilirkişi incelemesinin ardından raporlar da çıktı. Mimar Odası Antalya Şubesi yönetimince, iptali istemi ile açılan iki ayrı davada, resen atanan bilirkişilerce alanda yapılan inceleme sonrası düzenlenen ve mahkemeye sunulan 65'er sayfalık 2 ayrı bilirkişi raporunun, Mimarlar Odası ve davacı vatandaşların iptal istemiyle açtıkları dava dilekçesinde belirttikleri iptal gerekçelerinde haklılığı bir kez daha ortaya koyduğu açıklandı.

KIYI KANUNU HÜKÜMLERİNE AYKIRI

Bilirkişi raporunda, dava konusu alanda bulunan günübirlik tesis alanlarının, elektrik trafo ve yönetim binası, mescit, WC, günübirlik tesis ve açık sergi alanı yapılarının tamamının sahil şeridinde kaldığı, önerilen fonksiyonların yapı yasağı olan sahil şeridinde olması nedeniyle Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu belirtildi.

Raporda, dava konusu projelerin yer aldığı koyların, barındırdığı ulusal ve uluslararası ölçekte değere sahip biyoçeşitlilik, endemik türler, bozulmamış habitatlara sahip olması, özgünlük, güzellik ve enderlik özellikleri arz etmesi gibi huşulardan 'Doğal Sit' özelliklerini de gösterdiği kaydedildi.

Alanların flora ve fauna açısından barındırdığı ulusal ve uluslararası ölçekte biyoçeşitliliğe sahip olduğu da vurgulanan raporlarda, yerel ve endemik türlere habitat oluşturduğu, alanların genel anlamda biyotop oluşturacak hacme ve bütünselliğe sahip olduğu dile getirildi.

YÜKSEK YANGIN RİSKİ, ​YOK OLMA TEHDİDİ

Koyların, turistik ve rekreasyonel amaçlı kullanılan kısımlarında, insan kullanımına bağlı kirliliğin oluştuğu da belirten bilirkişi raporlarında, turistik ve rekreasyonel amaçlı kullanımlar sonrasında çevreye dağılan şişe ve benzeri parlak cisimlerinin koruma altında bulunan alanda yangına neden olma potansiyelinin yüksek olduğu kaydedildi.

Koylarda yapılacak tesis ve yolların çevreye olan etkileri açısından, yapıların alana ekleyeceği turistik kullanım artışı bakımından yapılan değerlendirmede koruma altındaki koyların doğal alanlarında öncelikle delinmelere neden olacağı belirtildi. Akabinde delinen alanların kullanımlar nedeniyle daha da genişleyerek parçalanmaya neden olacağı, bu şekilde parçalanan alanlarda öncelikle daralmaların akabinde yıpranma ve yok olma tehdidinin bulunduğu kaydedildi.

Arazilerdeki gerek yerel gerek endemik türlerde, tür çeşitliliğinin azalmasına neden olabileceği belirtilen raporlarda, "Alanın kapasitesinin üzerinde misafir ağırladığı, mevcut destek ünitelerinin yetersiz kaldığı ve 1'inci Derece Arkeolojik Sit Alanlarının bu durumdan olumsuz etkilenebileceği, kanaatlerine ulaşılmıştır" denildi.

Mimarlar Odası'ndan yapılan yazılı açıklamada, mahkemenin bilirkişi heyeti raporunu hükme esas alarak davaların iptali yönünde karar vermesinin beklendiği kaydedildi.