İsrail’in Şam’daki İran Büyükelçiliği’ne saldırısında Kudüs Gücü’nün önde gelen iki generali öldürüldü. Saldırı hedefleri ve düzenlendiği yer bakımından son aylardakinden farklı. Tel Aviv, savaşı bölgeye yaymak istiyor.

Saldırı İran’ı savaşa çekme girişimi
İsrail’in Şam’daki İran Büyükelçiliği’ne saldırısında 7 İranlı yetkili dahil 13 kişi yaşamını yitirdi. (Fotoğraf: İHA)

Dış Haberler

İsrail’in 7 Ekim saldırısı sonrası Gazze Şeridi’nde başlattığı savaşla birlikte bölgedeki hareketliliğini artıran İran’la sürdürdüğü gölge savaşta yeni bir boyuta geçiliyor. İsrail, Gazze’deki savaşı, ABD’yi de katarak Suriye ve Lübnan’a yayma peşinde.

İsrail’in Suriye’nin başkenti Şam’da İran Büyükelçiliği’ne düzenlediği hava saldırısında, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun üst düzey isimlerinden Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ve yardımcısı Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi ile birlikte 5 askeri yetkili ve 6 Suriye vatandaşı öldürüldü. Saldırı sonrası Tahran yönetiminin tepkisi gecikmedi İran’ın Şam Büyükelçisi Hüseyin Ekberi, saldırıya “hızlı, doğrudan ve güçlü şekilde” karşılık vereceklerini söyledi. “Şerli rejim, savaşçılarımızın eliyle cezalandırılacak” diyen İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, “İsrail’i pişman edeceklerini” belirtirken Tahran’da sokağa inen göstericiler “intikam” sloganları attı.

SALDIRININ İKİ FARKI

Suriye’de son aylarda defalarca İran’a bağlı hedefleri vuran İsrail ise, bir kez daha saldırıyı üstlenmezken İsrailli güvenlik makamları, dünya genelindeki diplomatik misyonlarında olası bir karşı saldırıya karşı alarm durumuna geçti. Bir ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Axios sitesine verdiği demeçte “ABD’nin saldırıda dahli olmadığını ve saldırıdan önceden haberdar olmadığını” ifade etti.

Şam’daki hava saldırısı, son aylarda İsrail’in saldırılarının sonuncusu olsa da ve benzer şekilde “intikam yeminleri” edilse de, iki sebeple diğer saldırılardan farklı bir yerde duruyor.

KARŞILIK SENARYOLARI

Üst düzey komutan öldürüldü: Birincisi; Tuğgeneral Zahidi, 2020’de Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD saldırısında Tahran’ın uluslararası askeri ve istihbarat operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü’nün “efsanevi” komutanı Kasım Süleymani’den sonra suikasta kurban giden en önemli isim. Zahidi, bir dönem Kudüs Gücü’nün, Suriye ve Lübnan’daki sorumlusuydu.

İran toprağı vuruldu: İkincisi ise saldırının yaşandığı yer. Saldırıda hedef alınan İran Büyükelçiliği’nin bitişiğindeki konsolosluk binası, Devrim Muhafızları’nın operasyonları için bir komuta merkezi olarak kullanıldığı belirtiliyor. Foreign Policy’e konuşan Kaliforniya Üniversitesi’nden Ortadoğu uzmanı Dalia Dassa Kaye’ye göre “ulusal koruma altında olarak görülen diplomatik yerleşkelere herhangi bir saldırı, ülkeye yapılmış bir saldırı” anlamına geliyor. Kaye “Saldırıyı potansiyel olarak ‘oyunu değiştiren’ kılan bu” diyor.

ABD’Yİ SAVAŞA ÇEKİYOR

Bu noktadan sonra, saldırının türüne ve büyüklüğüne karar vermek, Tahran yönetimine kalmış.

İran’dan İsrail’e direkt olarak gönderilecek bir füze, iki ülke arasında fiili bir savaşın kıvılcımını yakacaktır. Öte yandan ocak ayında Irak’ın Erbil kentinde Devrim Muhafızları’nın İsrail’e ait olduğunu iddia ettiği “Mossad karargâhına” saldırısı gibi bölge indirekt saldırılar da bekleyebiliriz.

En olası senaryo, Ortadoğu’da bolca rastlanan, hâlihazırda İsrail sınırında çatışmalarını sürdüren Lübnan Hizbullahı veya Yemen’deki Husiler gibi İran destekli gruplardan gelecek saldırılar. Bu saldırıların şiddeti ve hedefleri ise, Tahran’ın açıkladığı gibi çeşitlilik gösterebilir. Öte yandan Şam saldırısı sonrası İran’ın bölgedeki en güçlü vekili Hizbullah’ın İsrail’e saldırılarını yoğunlaştırması en beklenen gelişmeyken bunun topyekun bir savaşa dönüşme riski hiç olmadığı kadar büyük.

Bunun yanında, İran’ın “İsrail’den ayrı görmediği” ABD’nin bölgedeki üslerine veya birliklerine yönelik saldırıları yoğunlaştırması ve ABD’nin karşılık vermesiyle bölgedeki tansiyonun daha da yükselmesi çok olası. Ocak ayında 3 askerin ölümüyle sonuçlanan ABD’nin Suriye-Irak-Ürdün üçgenindeki stratejik üssü Kule-22’ye İran destekli “İslami Direniş” grubu üstlenmiş, ABD buna misilleme olarak Irak ve Suriye’de 85 hedefi vurmuş, onlarca kişiyi öldürmüştü. Ancak hem Ortadoğu’da hem de küresel düzeyde İsrail’e yönelik tepki büyürken ve ABD’nin bölgedeki geleceği sorgulanırken, Washington için yapılacak en mantıklı şey, çatışmadan uzak durmak.

Sputnik’e konuşan Uluslararası Sosyal ve Siyasi Araştırmalar Enstitüsü uzmanı Vladimir Bruter ise “İsrail’in Ortadoğu’da savaş çıkararak ABD’yi bu savaşın içine çekmeye çalıştığını” belirtiyor. Beyaz Saray’ın saldırıdan haberdar olmadığını doğrudan Tahran’a bildirdiğine dikkat çeken Bruter’e göre ABD riskin farkında.

Şam’da İran Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırı, niteliği bakımından çatışmada yeni aşamanın habercisi ve önümüzdeki dönemi Tahran’ın vereceği tepki belirleyecek.

∗∗∗

YARDIM KONVOYUNU VURDU

ABD merkezli uluslararası yardım kuruluşu Dünya Merkezi Mutfağı (World Central Kitchen-WCK), Gazze’de İsrail’in saldırısında 7 çalışanının öldüğünü bildirdi. WCK, bölgedeki operasyonlarını derhal durdurduğunu açıkladı. Yaşamını yitiren çalışanların Avustralya, Polonya, Birleşik Krallık, ABD-Kanada ve Filistin uyruklu oldukları aktarılan açıklamada, ekibin saldırı sırasında çatışmasızlık bölgesinde kuruluş logosu taşıyan 2 zırhlı araç içerisinde bulunduğu kaydedildi. Saldırı sonrası birçok ülke İsrail’e yönelik kınama mesajı yayımlanarak saldırının soruşturulması çağrısı yapıldı. Açıklamalarda saldırının “acil ateşkes önemini gösterdiği” belirtildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise, yardım konvoyuna düzenlenen saldırının “kazara yaşandığını” iddia etti. “Savaşlarda bu tür olaylar olur” diyen Netanyahu “bunu sonuna kadar araştıracağız. İlgili hükümetlerle iletişim halindeyiz. Bunun yeniden olmaması için her şeyi yapacağız” ifadesini kullandı.