Ortadoğu’da art arda yaşanan saldırılara her gün yenisi ekleniyor. Irak ve Suriye’de üsleri hedef alınan ABD, Husileri tekrar vurdu. İran’ın Erbil saldırısını değerlendiren İsmail, “İlişkilerde yeni döneme geçildi” dedi.

Savaş girdabında yeni cepheler
İsrail'i Gazze'de katliam yapmakla suçlayan savaş karşıtı grup, Tel Aviv'de gösteri düzenledi. (Fotoğraf: AA)

Umut Can Fırtına

Ortadoğu’da Gazze savaşıyla tırmanışa geçen gerginlik sürüyor. İran’ın Irak, Suriye ve son olarak Pakistan’a saldırılarının yankısı sürerken son haftalarda bölgedeki ABD üslerine yapılan saldırılara yenileri eklendi. İran destekli Şii silahlı grupların çatı örgütü Irak İslami Direnişi, Suriye’de ABD askerlerinin bulunduğu Hemo Üssü’ne silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) saldırı gerçekleştirdi. İsrail’in FilistinSaldırının başarılı olduğu belirtilen açıklamada “Direniş, düşmanın kalelerini yok etmeye devam edecek” denildi.

Irak’ın Erbil kentinde de ABD üssünü hedef alan bomba yüklü bir insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğü bildirildi. Öte yandan ABD üssünün yakınlarında patlama sesleri duyulduğu aktarıldı.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 17 Ekim’den bu yana Irak ve Suriye'deki ABD güçlerine yönelik toplam 140 saldırı gerçekleştirildiğini açıkladı. Ortadoğu’ya gelişmelere ilişkin günlük basın toplantısında konuşan Pentagon Sözcüsü Sabrina Singh, söz konusu saldırıların 57'sinin Irak'ta, 83'ünün de Suriye'de olduğu bilgisini paylaştı.

ADEN’DE SALDIRILAR

Yemen’deki Husiler ile Batılı güçler arasında Kızıldeniz’deki gerginlik devam ederken ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Husilerin kontrolündeki 2 gemi savar füze rampasını vurduğunu bildirdi. Açıklamada ayrıca Husilerin ABD’ye ait bir tankere iki gemi savar füze ateşlediği, iki füzenin de yaralanmaya neden olmadan suya düştüğü aktarıldı. Husiler ise, Aden Körfezi’ndeki bir ABD gemisini seyir füzeleriyle “tam isabet” vurduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, Lübnan topraklarından gönderildiği belirtilen bir insansız hava aracının (İHA) imha edildiğini ve Hizbullah'a ait "hedeflere" saldırı düzenlendiğini bildirdi. Açıklamada ayrıca Suriye'den İsrail tarafına atılan roketlere karşılık, Suriye ordusuna ait yapılara tank atışı yapıldığı kaydedildi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken “Savaş Kabinesi’ndeki” çatlaklar büyüyor. Gazze’de yaşamını yitirenlerin sayısı 24 bin 762’ye yükseldi. Gazze’deki Hamas tugaylarının “üçte ikisinin yok edildiğini” söyleyen İsrail Başbakanı Bİnyamin Netanyahu, “görevde kaldığı sürece bir Filistin devletinin kurulmayacağını” söyledi. Netanyahu’nun “halka hayal sattığını” söyleyen Savaş Kabinesi üyesi ve eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot ise, “esirlerin kurtarılması ve Hamas’a karşı kesin zaferin mümkün olmadığını” kaydetti. Kanal12’ye konuşan Eisenkot, şu anda tek yolun “anlaşmaya varmak” olduğunu belirtti.

∗∗

TAHRAN-BAĞDAT-ERBİL HATTINDA YENİ DÖNEM

Akademisyen Yadgar İsmail
Soran Üniversitesi Öğretim Üyesi

Soran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yadgar İsmail, İran’ın Irak’ın Erbil kentine düzenlediği ve 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırısını BirGün’e değerlendirdi.

İran ile Kürt Bölgesi arasındaki durum karmaşık siyasi, tarihi ve bölgesel faktörleri içerdiğini belirten İsmail “Erbil’de hedef alınan binanın Mossad tarafından kullanıldığı gibi suçlamalar Kürt halkı ve IKYB için oldukça hassas ve kafa karıştırıcı. Zira İran, istese doğrudan İsrail’i hedef alabilir. Bu tür saldırılar son üç yılda giderek arttı. Bunun tek anlamı, Kürt Bölgesi’nin İran’ın bölgedeki mezhepçi hegemonyasına karşı direnci olduğu. İran, geçen on yılda Suriye hükümetini himayesi altına aldı ve mezhepçi Yemenlileri destekledi. Irak’ta ise IKYB dışında egemen hale geldi. İran ile Saddam öncesi dönemde iyi ilişkileri olan Kürt halkı için, İran’ın başkentlerine saldırması ve vekil milislerini göndermesi hayal kırıklığı yarattı. İran neredeyse her saldırısında kamu alanlarını ve evleri hedef alarak birçok sivili öldürdü” dedi.

Irak hükümetinin İran’a karşı davayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) getirmesinin “iki çok yakın ülkenin ilişkilerinde birçok senaryoyu barındıran soğuk bir döneme yol açabileceğini” belirten İsmail, şunları söyledi: “Eğer dava BMGK’ye götürülürse, durumu değerlendirmek ve bir eylem planı belirlemek için bir değerlendirme yapılacaktır. BMGK tartışmalara dahil olabilir veya daimi üyelerden biri karşı çıkmazsa İran’a yaptırımlar uygulayabilir. Bu, Irak’ı bölgesel bir soğuk çatışma veya savaşa sürükleyebilir, çünkü birçok Şii parti ve grubun mezhep kimlikleri ve İran’a destekleri, etnik veya ulusal kimlik duruşlarını aşıyor. İran’ı eleştiren Kürt ve Sünnî yetkililer izolasyona tabi tutulabilir.”

HÜKÜMET YETERSİZ KALDI

“Irak’taki Sünnî Araplar ve çoğunlukla Sünnî olan Kürtler, hükümetin Pakistan’da olduğu gibi halkının yanında durmasını istiyor” diyen İsmail, sözlerini şöyle sürdürdü: “Iraklı sivillerin bir kısmı İran’ı boykot ediyor ancak Irak hükümeti İran’a karşı pek az somut önlem aldı. En azından Pakistan’ın yaptığı gibi diplomatik önlemler alınmadı. Her durumda bu, iki ülke arasındaki yakın ilişkiler aynı olmayacak. İlişkiler sona erebilir veya Irak halkını birbirine karşı kışkırtabilir, bir taraf Arapçılığı veya Sünniliği seçerken diğer tarafta Şiiliği seçebilir. Pakistan’ın güçlü duruşu ve anında tepkisi, Irak’ı ‘kendisini savunmayan’ bağımsız bir devlet olarak yerel ve uluslararası anlamda zayıf gösterebilir.”