Kamuoyunda ‘Sosyal Medya Davası’ olarak bilinen 3’ü tutuklu 6 gazetecinin yargılandığı davanın ilk duruşması yarın. Demokratik kitle örgütleri temsilcileri BirGün’e dava sürecini anlatırken dava öncesi dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı

Sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinden çağrı: Gazetecilik yargılanıyor gazeteciliğe sahip çıkalım

CAN UĞUR canugur@birgun.net @canugur1987

BirGün çalışanı Mahir Kanaat’in de aralarında bulunduğu 3’ü tutuklu 6 gazetecinin yargılandığı “sosyal medya” davası yarın görülecek. 303 gündür özgürlüklerinden mahrum bırakılan Mahir Kanaat, Tunca Öğreten ve Ömer Çelik yarın hâkim karşısına çıkıyor. Tutuklu yakınlarının ve ailelerinin tek isteği var o da 3 gazetecinin özgürlüğüne kavuşması. Daha önce BirGün’e konuşan hukukçular ise davadaki hukuksuzlukları tane tane anlattı. 9 sayfalık iddianameden 4 örgüt çıkaran anlayışa karşı adalet çağrısı birçok kesim tarafından dile getiriliyor.

sendikalar-ve-demokratik-kitle-orgutlerinden-cagri-gazetecilik-yargilaniyor-gazetecilge-sahip-cikalim-370879-1.

Çağlayan Adliyesi’nde görülecek duruşma öncesi sendika temsilcileri ve demokratik kitle örgütü üyeleri BirGün’e konuştu. Gazetecilere yönelik davalarda öne çıkan, medyaya yönelik baskıya teslim olmayan örgütlerin açıklamalarında dayanışma ve mücadele çağrısı öne çıktı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, Dışarıdaki Gazeteciler grubundan Gülşah Karadağ, Ben Gazeteciyim İnisiyatifi’nden Fatih Polat ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, basının içinde bulunduğu durumu ve Salı günkü duruşmayı BirGün’e yorumladılar.

***

DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren:

sendikalar-ve-demokratik-kitle-orgutlerinden-cagri-gazetecilik-yargilaniyor-gazetecilge-sahip-cikalim-370880-1.
Bu ülkede basın ve ifade özgürlüğünün durumu özetle şu: Geçtiğimiz Cuma günü işlerini geri istedikleri için açlık grevi yapan ve bu nedenle tutuklanan Nuriye ve Semih’in davası vardı. Aynı gün gazeteci Tuğrul Eryılmaz Özgür Gündem’le dayanıştığı için hapis cezasına çarptırıldı.

Aynı gün Ankara’da gazeteciler gözaltına alındı, İstanbul’da iki gazeteci gözaltındaydı. 24’ünde Mahir Kanaat, Tunca Öğreten, Ömer Çelik mahkemeye çıkacak.

Aynı gün Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu gazeteciler yargılanacak. Dört gün sonra Büyükada davası diye bilinen insan hakları savunucuları, ondan üç gün sonra da Cumhuriyet ve Özgür Gündem davaları var.
Tüm bu davalar, siyasi davalardır. Suçlamaların asılsız, iddianamelerin temelsiz olduğu her duruşmada ortaya çıkıyor. Tüm tutuklu arkadaşlarımızın tahliye edilmesini umuyoruz. Ama esas önemlisi, demokrasi, özgürlük isteyen herkesi bu duruşmalara sahip çıkmaya çağırıyoruz.

***

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş:

sendikalar-ve-demokratik-kitle-orgutlerinden-cagri-gazetecilik-yargilaniyor-gazetecilge-sahip-cikalim-370881-1.
9 sayfalık içi boş bir iddianameyle 300’ü aşkın gündür cezaevinde tutulan meslektaşlarımız, sendikamız üyesi Mahir Kanaat, Tunca Öğreten ve Ömer Çelik nihayet haâkim karşısına çıkacak. 300’ü aşkın gündür cezaevinde olmalarının tek nedeni haber yapmak. Düşünün ki gazeteci bir haber yapıyor bu haber nedeniyle aynı anda PKK-KCK, DHKP-C, MLKP, FETÖ-PDY ve IŞİD örgütlerinin çıkarlarına hizmet ediyor. İnsan aklıyla dalga geçilen günleri yaşıyoruz. Haberin, haberciliğin suç sayıldığı bir ülke haline geldi Türkiye. Bu ülkede gazeteciliği suç haline getirmeye çalışanlara inat gazeteciliği savunan insanlar olarak 24 Ekim’de meslektaşlarımıza destek olmak için Çağlayan Adliyesinde olacağız.

Türkiye Gazeteciler Sendikası bütün bu baskılara, tutuklamalara rağmen mesleğini yapan gazetecilerin yanında olacak. Salı günü de bütün gazetecileri dayanışma, okurları haber haklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.

***

Ben Gazeteciyim İnisiyatifi Fatih Polat:

sendikalar-ve-demokratik-kitle-orgutlerinden-cagri-gazetecilik-yargilaniyor-gazetecilge-sahip-cikalim-370882-1.
İlk duruşmasına 304 gün sonra, 24 Ekim'de çıkacak olan Mahir Kanaat'in iddianamede “delil” olarak 17-25 Aralık fezlekesi ile ilgili suçlanması, 3'ü tutuklu 6 gazetecinin yargılandığı bu davanın ne kadar gayri ciddi gerekçelere dayandırıldığının somut bir göstergesidir. Herkesin internetten bilgisayarına ya da telefonuna kolaylıkla indirebileceği bir fezlekeden hukuki bir delil olabilir mi? Aynı şey bu davadan yargılanan meslektaşlarımız için iddianamede öne sürülen Bakan Albayrak'ın mailleri için de geçerli. Dünyanın her yerinden hala erişime açık olan bu bilgileri ve üstelik sadece kamuyu ilgilendiren kısımlarını haberleştirmek nasıl suç olabilir. Tüm dünyanın internete girerek görebildiği bi “devlet sırrı” olabilir mi? Meslektaşlarımızın zaten haksız bir biçimde 10 aydır tutuklu oldukları bu davadan ilk duruşmalarında tahliye olmalarını istiyoruz.

***

Dışarıdaki Gazeteciler Gülşah Karadağ:

sendikalar-ve-demokratik-kitle-orgutlerinden-cagri-gazetecilik-yargilaniyor-gazetecilge-sahip-cikalim-370883-1.
Bir gazeteci topluma karşı hangi sorumluluklar altındadır? Haber verme; haberi doğru verme; halkı bilgilendirmek için en kuytu yerlere, en tehlikeli bağlantılara dahi gidip haberi araştırma; topluma her bakış açısını yansıtma; haber kaynaklarını koruma; haber dilini insanlık suçlarından ve ayrımcılıktan azade tutma; ve nihayetinde tüm bu sorumlulukları yerine getirebilmek için, demokrasinin dördüncü kuvveti olan mesleğini her tür baskı odağının/unsurunun müdahalesine karşı savunma...

İster okullu olsun ister alaylı, mesleğe giren her gazeteci yaptığı ilk haberden itibaren mesleğinin toplum içindeki gücünü keşfeder. Ve bu güç, hele Türkiye gibi sancılı bir ülkede temelde iki şekilde kullanılabilir: Kişi/zümre çıkarı için veya toplumsal çıkar için... Gazeteciliğin toplumsal sorumluluğunu umursamayanlar, çıkarcı kalemler güç odaklarının maşası olur, bilgi saklar, yalan yazar, tetikçilik yapar, güçsüzün sesini bastırır, kumpaslar kurar. Toplum çıkarını ilke edinenler ise gazetecilik etiğinin olmazsa olmaz bu ilkesi uğruna yukarıda saydığımız her sorumluluğu yerine getirir, mücadelesini verirler. Bugün Türkiye'de yaşanan budur. Bugün Türkiye'de onlarca gazeteci gazeteciliği nedeniyle tutukluysa, haberler nedeniyle binlerce soruşturma yürütülüyorsa, sebebi soruşturmaya özne gazetecilerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirme azmidir.

Mücadelemiz sürecek
Bizler, 6 yıldır bu ayıbın son bulması için mücadele veriyoruz. Adalet, hak, hakkaniyet, demokrasi, toplum ve hukuk nezdinde doğru olan biziz, bunu biliyoruz. 6 yıl önce, dönemin muktediri Gülen yapılanmasının organize ettiği OdaTV davası gibi kumpaslara karşı mücadele ederken de doğrunun yanındaydık ve hiç “yanılmadık”, “kandırılmadık.” Her bir Türkiye yurttaşı bilsin ki bugün de kandırılmayan, yanılmayan, doğrunun yanında duran biziz. Biz; tutuklu gazeteciler, sorgulanan gazeteciler, baskı altındaki meslektaşlarını savunanlar ve haber yapmaya, söz söylemeye devam edenler... Gazetecilik faaliyetleri suç gibi gösterilmiş veya gazeteciliği nedeniyle hedef haline gelmiş tek tutuklu dahi varsa, kimse özgür değil demektir. Basın ve fikir özgürlüğünün ihlal edildiği tek bir vaka bile varsa, adalet yok demektir. O adil ve özgür güne kadar, hep birlikte, dayanışmayla... “Mahir, Tunca ve Ömer'e özgürlük!” “#GazetecilikSuçDeğildir”