Sermaye büyüyor, ücretler eriyor

2015 bir dönüm noktası. Bunun da sebebi şu; 2015'e kadar AKP, IMF politikalarını sadakatle uyguladı. 2015'te kaybedince iktidarı ne olursa olsun koruma noktasına geçti bunu ekonomi dışı yöntemlerle de uyguladı. O kanlı ve şiddetli deneyimin iktidar için nasıl bir seçim fırsatı olarak kullandığını hatırlayalım. 2015'te enflasyon faiz kararlarını yurtdışında da açıkça ifade etti. Bunun siyasi bir karar olduğunu da belirtti. Faiz politikası ile bankalar şirketleri sonsuz kredilere boğdu. Mali istikrar yalnız emek söz konusu olduğunda insafsızca kullanıldı, emekten kamu kaynakları esirgendi. IMF'nin desteklediği bir parasal genişlemenin yetersiz olduğu, bütçe açıklarının yerleştiği bir dönemde, AKP kendi benzerleri arasında da tek sayılabilecek bir politika uygulamıştı.


Sermaye büyürken ücretler eridi

Bütçe pandemi ve kapanma döneminin koşullarında emekten esirgenmiştir. En basit gösterge, milli gelirin net hasıla payının yani gelir dağılımının ana kategorilerini içeren ücretler ve ücret dışı net gelirler arası paylaşımı. Bu paylaşıma göre ücret dışı gelirlerin toplamı yani karlar, faizler, kiralar dahildir. 2016-2022 arasında 6 yılda ücretli emeğin değeri azalırken, sermaye türü gelirlerin olduğu gelir kategorisi 24 puan arttı. Bu söylediğim rakam İSO'nun 500 büyük şirketine aittir. 2015 ve 2021 arasında yüzde 44'ten yüzde 68'e çıkıyor. İstanbul'u temsil eden 500 şirketin payı 24 puan artıyor. Sömürü oranı yüzde 77'den yüzde 211'e çıkıyor. Milli gelir de yüzde 57'den yüzde 69'a çıkıyor. 500 büyük şirketin sömürü oranı daha yoğun artıyor. Yani sömürünün dev şirketlerde nasıl daha fazla yoğunlaştığını görüyoruz. Burada ikinci bir soru geliyor. Bu kadar gelir kaybı olmuşsa bu kayıp büyüme süreci içerisinde mi gerçekleşti? Hayır, bu 6 yılda milli gelirin ortalama büyüme hızı yüzde 3'tür. Demek ki milli gelir büyürken, ücretlilerin payı küçülüyor. Bu grubun içerisinde seçkinler de var. AKP'li 3 maaşlı bürokratlar da var. Ama büyük çoğunluğun mutlak olarak yoksullaştığını tahmin edebiliyoruz. Bunun ölçümleri de yapıldı. Sevgili meslektaşım Erinç Yeldan; ücretli gelirlerin toplamının 2 yılda reel olarak yüzde 7 oranında eridiğini tespit etti. Bu eriyen ücretler, ücretli sayısının arttığı bir döneme denk geliyor. 2018 ve 2021 arasında 2-3 milyon kadar ücretli sayısı arttı. Ücretli başına düşen ücret eridi. 2019 ve 2022'nin 6. ayı için hesaplıyoruz, TÜFE'ye göre yüzde 12 yoksullaşma var. İşçi sınıfımız milli gelirin büyümesine rağmen yoksullaştı. Eğer bu ölçümü TÜFE'ye göre değil de milli gelirin fiyat artışına uygularsanız, kişi başına gelirin yüzde 50 düşmüş olduğunu görürsünüz. Demek ki yoksullaşmanın arttığı bir dönemdeyiz. Bunu da sorgulamamız gerekiyor.

Şunu net olarak söyleyelim ki sermaye için kriz yoktur. Bankalar birliği 5 kat daha fazla kâr elde ettiğini ifade ediyor. Bir ayda buna benzer artışlar belirten veriler var. Bir yılda kârını 5 kat artıran bankalar acaba kendi çalışanlarına bu kârı aktardı mı? MÜSİAD, İSO, ATO hepsi devamlı şunu söylüyor "Dünyadan pozitif ayrıştık." Borsa İstanbul son bir ayda yüzde 21 artış kaydetmiştir. Borsada kote edilen finansal varlıklar bir ayda bu kadar değer kazandı. Enflasyon marjını biliyoruz. Burada büyük bir vergi potansiyeli var. Türkiye'nin dünyadan pozitif ayrılışının önemli göstergesidir." Bu ne demek, altın çağımızdayız demek.

Tüm sermaye hedef alınmalı

Neoliberal sistemin getirdiği bir afyonlu kayıp mekanizması vardır. Borçlanarak bu kayıp telafi ettiriliyor. Önümüzdeki dönem enflasyonla mücadele dönemi olacaktır. Ana muhalefet bloku IMF benzeri bir kemer sıkmaya mahkûm olacaktır. Emekçi sınıflar için adeta Türkiye iktisat tarihinin en büyük dönüşüm şokunun üzerine, bir de ekonominin küçülmesinden kaynaklı istihdam kaybı eklenecektir. Telafi edilemez bir sınıra gelecektir. İstihdamın sürmesi bir telafi mekanizmasıydı. Bunun da kaybedileceği bir bunalım olacaktır. Biraz önce söylediğimiz problem hedefi uygun belirlemektir. Ana muhalefet bundan kaçıyor. 5'li Çete’yi hedef alıyorlar. Hedef alınması gereken çete falan değil, tüm sermaye grubudur. Son 5 yılda ihya olmuşlardır. Bu vergi potansiyeli ancak yüksek seviyeli bir vergi ile emeğe katabiliriz.