İSTAHED Bilim Komisyonu Üyesi Dr. Gülşah Keçebaş, “Üst solunum yolu enfeksiyonları; burun, boğaz, sinüsler ve soluk borusunu etkileyen yaygın sağlık sorunlarıdır” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi
Soğuk algınlığı ve gripte ilaç kullanımına dikkat!

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Dr. Gülşah Keçebaş, grip ve soğuk algınlığı arasındaki farklardan ve belirtilerinden bahsettiği açıklamasında, “Bazen nezle olarak da ifade edilen soğuk algınlığı, influenza virüsü dışında; 200’e yakın virüsün (rhinovirüsler, koronavirüsler, parainfluenza virüsleri ve respiratuar sinsityal virüsü (RSV) ve benzerleri) sebep olduğu çok daha hafif seyirli bir hastalıktır. Soğuk algınlığı genellikle hafif belirtilerle başlar, burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı ve hafif bir öksürük gibi. Genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir. Grip ise influenza virüsünün neden olduğu bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Daha ciddi belirtilerle başlar ve yaygın semptomları arasında yüksek ateş, şiddetli öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları ve halsizlik vardır. Grip, genellikle mevsimsel olarak yayılır ve bulaşıcıdır. Soğuk algınlığına göre daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Özellikle yaşlılar, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için risklidir.” dedi.

HASTALIKLARDAN NASIL KORUNACAĞIZ?

Bilimsel verilerin özellikle sosyal mesafe, el hijyeni ve yüz maskelerinin takılmasının koruyucu bir rol oynadığını kuvvetle gösterdiğini ifade eden Dr. Gülşah Keçebaş, şöyle devam etti:

“Yapılan çalışmalar yüz maskelerinin influenza enfeksiyonlarını yüzde 13.7'den 0.73’e, respiratuar sinsityal virüs (RSV) enfeksiyonlarını ise yüzde 4.64'ten sıfıra düşürdüğü kanıtlamıştır. Sağlıklı bir yaşamın göz ardı edilemez iki parçası: egzersiz ve uyku, korunmada ne kadar önemlidir? Bazı araştırmalarda düzenli egzersiz ve günde 7 saatten fazla uyumanın soğuk algınlığı sıklığını ve semptomların şiddetini azalttığını göstermiştir. Vitaminler, probiyotikler ve bitkisel ürünlerinse hiçbirinin korunmada belirgin faydası olmadığı görülmüştür.”

Soğuk algınlığında ve gripte çoğunlukla 1 hafta içinde kendiliğinden iyileşme olduğunu, ancak semptomları hafifleterek bu süreci daha kolay atlatmak için bazı yöntemler denenebileceğini belirten Dr. Gülşah Keçebaş, şunları söyledi:

“Ev şartlarında burun temizliği için temiz tuzlu su ile yıkama yapmak, öksürüğün azalması için de bal tüketmenin faydalı ve yeterli olduğu görülmüştür. Sıcak buhar solumanın ya da bal dışında diğer gıda takviyeleri veya bitkisel ürünlerin faydaları halen kanıtlanamamıştır. Kas, eklem ve baş ağrılarını azaltmak içinse eczacımıza danışarak piyasadaki soğuk algınlığı ilaçlarından ve burun tıkanıklığına da akıntısına da iyi gelebilecek burun spreylerinden faydalanabiliriz. Ancak bu ilaçlar kısa süreli kullanıma uygundur. 5 günü aşmayacak şekilde kullanımları genellikle yeterli olur. Alerji ilaçları, öksürük şurupları, balgam söktürücüler özellikle hafif-orta şiddetteki viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında faydası kanıtlanmamış ilaçlardır. Bu hastalıkların esas sebebi virüsler olduğundan antibiyotik kullanmanın hiçbir yararı yoktur. Tam tersine gereksiz kullanılan antibiyotikler yan etkiler açısından risk oluşturur. Antiviral ilaçlar ise gripte, doktor kontrolünde kullanılabilir ancak özellikle soğuk algınlığı virüslerinde etkisi olmadığı kanıtlanmıştır”.

AŞILAR KORUYOR MU?

Her yıl yenilenen grip aşılarının influenza virüslerine karşı geliştirildiğini anlatan Dr. Keçebaş, “Bu sebeple soğuk algınlığı değil ama gribe karşı bağışıklanmada önemlidir. İnfluenza virüsünün mevsimsel bulaşıcılığı da göz önünde bulundurularak ülkemizde her yıl ekim-kasım aylarında grip aşısı olmak fayda sağlayacaktır. Özellikle risk gruplarının aşılanması hastaneye yatış oranlarını ciddi olarak azaltmaktadır.” dedi.

RİSK GRUPLARINA DİKKAT!

Yaşlılar, çocuklar, gebeler, kronik hastalıkları olanlar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler risk altında olduğuna dikkat çeken Dr. Keçebaş, “Bu kişilerde özellikle grip daha ağır seyreder ve bazen üstüne bakteriyel enfeksiyonlar da eklenebilir. Hastaneye ve yoğun bakıma yatışların da en büyük sebebi bunlardır. Zatürre gelişmesini önlemek açısından zatürre aşısı (Konjuge Pnömokok Aşısı) olmak faydalıdır. Özetle, mevsiminde olduğumuz üst solunum yolu enfeksiyonlarının zirve yaptığı bu dönemde, bu enfeksiyonlarla mücadelede pandemi deneyimimiz sayesinde artık alıştığımız korunma yöntemlerine dikkat etmek, kalabalık ve havasız ortamlardan uzak durmak ve gereksiz ilaç kullanımından kaçınmak uygulanabilecek en basit ve ucuz yöntemlerdir. Aşılanma açısından daha detaylı bilgi için de aile hekiminize başvurabilirsiniz.” diye belirtti.