Almanya, Portekiz, Avusturya ve İzlanda’da yapılan genel-yerel seçimler sol açısından etraflıca düşünülmesi gereken sonuçlar üretti. İki hafta önce sosyal demokratların zaferiyle sonuçlanan Norveç seçimleri de eklendiğinde kıta genelinde rüzgârın soldan esmeye başladığını görmek mümkün.

Almanya’ya bakalım. Almanya’da 16 yıllık Hıristiyan Demokrat Birlik partilerinin saltanatına son veren sosyal demokratların burun farkıyla gelen zaferi kayda değer. Ancak Sol Parti (Die Linke) adeta çakıldı. Yüzde 5’lik seçim barajını dahi aşamayan Die Linke, ancak üç seçim bölgesinde direkt aday çıkarabildiği için Federal Parlamento’ya kendisini atabildi.


BAŞARISIZLIĞIN BAŞLICA NEDENLERİ

Birçok neden sıralanabilir.

En önemli neden kuşkusuz ki Sol Parti’nin ülkedeki bütün mevcut sorunlara rağmen, politika üretememesi, ‘’halkla kucaklaşamaması.’’

Pandeminin yol açtığı sorunlar, iklim krizi, gelir adaletsizliği, işsizlik, göçmenler, dış politik açmazlar. Parti bu sorunlar karşısında bir alternatif üretemedi. Gençleri, çevrecileri, cezbedecek politikalar sunulamadı. Militarist dış politikaya karşı yeterli itiraz örgütlenmedi. Parti programında savaş örgütü NATO’dan çıkmak yer alsa da bu ilke ‘’yumuşak’’ argümanlarla hep geçiştirildi.

Peki neden?

Die Linke uzun zamandır bir iç savrulma yaşıyordu. Büyük bir kimlik bunalımı, kafa karışıklığı söz konusu. Almanya’dan Hüseyin Çelik’in aktardığı notlara göre kendi içinde fikri birliği olmayan parti bırakınız başka kesimlerden oy almayı mevcut kendi seçmenini dahi eritti. Sosyal demokrasiyle yaşanan flört, SPD’ye koalisyon için göz kırpılması hepsi haneye yazılan eksiler oldu.

Partinin etkili figürlerinden Sahra Wagenknecht ve hayat arkadaşı Oscar Lafontaine kliğinin parti kimliği ile uyuşmayan çıkışları da kan kaybettirdi. Lafontaine’in parti aleyhindeki çıkışı, Wagenknecht’in göçün sınırlandırılması çıkışları, yabancı düşmanlığına karşı etkili savunma örgütlenememesi vs gibi etmenler oyların kaçmasına neden oldu.

Sol Parti’den kaçan oyların yeni adresleri şöyle: 600 bin oy sosyal demokratlara, 30 bin oy Hristiyan Demokratlar’a, 100 bin oy aşırı sağcı AfD’ye, 120 bin oy liberallere, 270 bin oy da diğer partilere gitti. Bütün bunların yanında 370 bin kişi de sandığa gitmedi.

Dört yıl önceki parlamento seçimlerinde 9,2 oranında oy alan Die Linke 4,9’a gerileyerek tarihi bir yenilgi alırken rakamlar sola dair yapılması gereken ve de yapılmaması gerekenler hakkında çok şey söylüyor.

sol-parti-neden-kaybetti-926250-1.


Komünistler neden kazandı?

Avrupa Sol Partisi’nin de bileşenlerinden olan Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) ülkenin ikinci büyük kenti Graz’da belediye başkanlığını kazandı. Avusturya Komünist Partisi’nin Graz Belediye Başkanı adayı Elke Kahr, kentteki oyların yüzde 29’unu aldı. Başbakan Sebastian Kurz’un merkez sağcı Avusturya Halk Partisi’nden mevcut belediye başkanı ancak yüzde 26 oy alabildi.

Bir değer kazanım da kıtanın en güneyindeki Portekiz’den. Portekiz Komünist Partisi (PCP) yerel seçimlerde 18 belediye başkanlığını kazandı. Sosyal demokrat Sosyalist Parti pek çok şehri kaybederken Portekiz Komünist Partisi ülke genelinde yüzde 8’in üzerinde oy aldı.

Kamucu politikaların, halka değen politikalar üretmenin seçmende, halkta bir karşılık bulduğunun göstergesi her iki ülkedeki zaferler.


Bütün konutlar kamulaştırılsın

Almanya’daki seçimin en güzel sonuçlarından birisi Berlin’deki konut referandumuydu. Genel seçimlerle birlikte yapılan oylamada kent genelindeki 240 bin konutun kamulaştırılmasına ‘’evet’’ denildi.

Konut sorunu sadece bizim memleketin değil bütün dünyanın da en can alıcı sorunlarından. Artan konut ve kira sorununa karşı Almanya’da, Fransa’da, Hollanda’da sık sık eylemler düzenleniyor. Bizde ise barınamayan öğrenciler günlerdir sokaklarla, parklarda, yurt önlerinde geceliyor.

Berlin’de düzenlenen konut referandumu bütün dünya için çarpıcı bir emsal oluşturabilir. Yaygınlaşması dileğiyle.