Sol ve sosyal demokrat çevrelere daha cazip gelecek bir bildirge

GÜVEN GÜRKAN ÖZTAN

HDP’nin “yeni yaşam” vurgusunu taşıyan seçim beyannamesi, açıklanma şekli ve kullanılan dil açısından partinin geleneksel Kürt seçmen tabanının ötesine seslenme stratejisinin başarılı bir örneği. Uzun yıllar boyunca büyük ölçüde Kürt halkına hitap eden ve safları sıklaştırmaya çağıran söylemin yerini daha geniş ve heterojen bir kitleye seslenmeyi amaçlayan bir politik üslup almış. Programın okunması esnasında iki eşbaşkanının paslaşmasından, mizahi göndermelerden, salonda kullanılan imgelerin renkliliğine kadar tam anlamıyla kentli seçmene ve özellikle de gençlere ve kadınlara yönelen bir söylemin inşa edildiğini görüyoruz. Kadın Bakanlığı’nın kurulması, 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi vaadinden gençleri için özgürlük alanının genişletileceğine dair sözlerin arkasında böyle bir motivasyon var. Kürtlerin kolektif hakları ya da statüleri üzerine kuvvetli bir vurgu yapılmaması, Kürt hareketine mesafeli kesimleri ürkütmemek adına iyi tasarlanmış bir hamle. Her koşulda silahsız çözüm ve demokratik siyasetin savunulacağını söylemek de seçim sonrasından endişeli seçmeni kazanmaya yönelik. Her mahallede anadilde kreş kurulmasını, eğitimde çok dilliliğin savunulmasını ve koruculuk sisteminin kaldırılmasını vaat etmekle yetinilmiş. Bu haliyle seçim sonuçlarının ortaya koyacağı tabloya göre geleneksel tabandan eleştiri seslerinin yükselmesi muhtemel.

ORTA SINIF VE EMEKÇİLER

HDP öncelikle AKP’ye muhalif kesimlere adres olarak kendi partisini gösterme çabasına girişmiş durumda. Kürt siyasi hareketine iktidarla çözüm sürecinde kurduğu ilişkiden dolayı kısmen şüphe ile bakan kimi demokrat sol kesimleri ikna etmek gibi bir gayenin olduğu açık. Başkanlık sisteminin hazırlanacak yeni sivil anayasada asla yer almayacağını taahhüt etmeleri bu bağlamda düşünülebilir. HES’lerle nükleer santralla, GDO’lu ürünlerle mücadele edileceğini söylemeleri; Gezi sonrasında daha da güçlü sesi duyulan ekolojik mücadeleyi sahiplendikleri mesajını veriyor. Özellikle de ifade özgürlüğü, yürüyüş ve gösteri yapma özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını vaat ederken aynı zamanda medya-internet özgürlüğüne geniş yer ayırmaları ve sansüre son vereceklerini söylemeleri yine kentli genç nüfusa yönelişin bir ifadesi. YÖK’ün kaldırılacağının açıkça söylenmesi de akademik özgürlükler çerçevesinde gençlere ve entelektüel camiaya mesaj. Görünen o ki, parti bir yandan özgürlük ve ekoloji hattından kentli orta sınıflara seslenirken; iş güvencesi, bin 800’liraya çıkartılma sözü verilen asgari ücret, emeklilere ilave sosyal haklar, çocuk ve gençlere ücretsiz seyahat hakkı gibi vaatlerle emekçi sınıfları da ikna etmeye çalışıyor.

HDP’nin AKP’ye karşı olan laik seçmeni kendi saflarına çekme çabasının bir diğer somut göstergesi laiklik vurgusu. Bu daha önce eşine rastlamadığımız bir biçimde Diyanet İşleri’nin ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasını içeriyor. Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi gibi vaatler de geleneksel olarak CHP’ye oy veren Alevileri HDP’ye çağırma çabasının bir ürünü.

HDP’nin yönetsel alanda dile getirdiği vaatler merkeziyetçiliğe karşı izlenen politik mücadelenin bir devamı niteliğinde. AB Yerel Yönetimler Özerklik şerhinin kaldırılması, yerel kaynakların yerelde kullanılması bu çerçevede çokça dillendiren bir başlık olarak seçim beyannamesine girmiş. Gezi sonrasında güçlenen mahalle meclisleri, forumlardan ilhamla halkın doğrudan katılımını açan mekanizmaları önermekten de Gezi’den çıkarılan dersler arasında düşünülebilir. Vicdani ret, nefret suçları, hakikatle yüzleşme başlıkları ise demokratik özgürlükçü mücadelenin taleplerinin gereği olarak programda yer alıyor.

İKNA EDEBİLECEK Mİ?

Neticede SYRIZA’nın seçim zaferinden ilham alındığı ve benzer bir reçetenin buraya uyarlandığını ileri sürebiliriz. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde kazandığı ivmeyi korumayı amaçlayan bir program yapılmış. Yine HDP’nin yüzde on barajını aşmış bir parti olarak hareket eden bir siyasal aktöre dönüştüğü söylenebilir. Yakın zamanda yakıcı hale gelen somut sorunları tespit edip her bir başlıkta yine somut çözüm önerileri getirmiş durumdalar. Sol ve sosyal demokrat çevrelere daha cazip gelecek ve seküler kesimlerden oy isteyecek bir program çizildiği aşikâr. Tüm bunların hedeflenen kitlede nasıl yankı duyacağını kestirmek zor, ancak seçmen katında HDP’nin barajı geçmesinin AKP’yi tek başına iktidar olmaktan uzaklaştırma ihtimali partinin vaatlerinden çok daha kuvvetli. Fakat HDP’ye kayabilecek bu kitlenin de oy hacmi belli. HDP’nin büyük kentlerde AKP’ye oy veren Kürt seçmeni bu formulasyon içinde ikna edebilecek mi onu düşünmek gerekiyor. Bunu da 8 Haziran sabahı öğreneceğiz.

HDP yaşam bildirgesini açıkladı: Paraya karşı insanlık kimliğinde birleşelim