Soma katliamı davasında ilk ara kararda tahliye taleplerine ret

Soma maden katliamına ilişkin davanın ilk duruşması yaklaşık iki hafta süren, zaman zaman duygusal ve gergin yaşandığı oturumlarla bugün tamamlandı.


Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde görülen davada mahkeme heyeti verdiği ilk ara kararında, Soma Holding’in yöneticileri ve 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Eynez’deki işletmenin sorumlularının aralarında bulunduğu sanıkların tahliye taleplerini reddetti.

Dava, bir diğer maden faciası Ermenek Katliamı davasının da başlama tarihi olan 15 Haziran’a ertelendi.


AİLELERİN KATILIM TALEBİNE ONAY
Mahkeme ayrıca madenci ailelerinin ve yaralıların davaya katılma taleplerini kabul ederken, DİSK, KESK, Türkiye Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Barolar Birliği (TBB), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Muğla, Manisa ve İzmir barolarının katılım talebini ise reddetti.

Bununla beraber, bilirkişi raporu ile ilgili tartışmalar üzerine mahkeme yeni bir bilirkişinin atanmasına hükmederek, TKİ'den iş sağlığı teftiş tutanak raporlarının istenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca katliamdan sonra yapılan suç duyurularının sorgulanması, Soma AŞ hakkında önceden soruşturma yapılıp yapılmadığının ve daha önce madende iş kazası olup olmadığını araştırılması ve topçu-dinamitçi defterlerine el konarak, bu konularda başsavcılığa yetki verilmesini kararlaştırdı.

Mahkeme, idare tarafından engellenen kamu personeli soruşturmasının sorulmasını da istedi.


'ANALARIN ÖFKESİ KATİLLERİ BOĞACAK'
Kararın okunmasının ardından aileler salondan "Anaların öfkesi katilleri boğacak" sloganlarıyla ayrıldı. Bir madenci annesi ise diğer aileleri "Diren ey Soma'nın kadınları" diye bağırdı. Kararın ardından aileleri temsil eden avukatlar adına bir açıklama yapan ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı "Adalet yerini bulana kadar nöbetimiz sürecek" dedi.

'BU NE YÜZSÜZLÜK!'
Bugünki oturum ise Soma Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı ve holding sahibi Alp Gürkan'ın oğlu Can Gürkan’ın avukatının mahkemeye sunduğu, müvekkilinin tahliyesini talep eden dilekçenin okunmasıyla başlandı. Dilekçeye büyük tepki gösteren aileler, öfkelerini “Bu ne yüzsüzlük!” diyerek dile getirdi.

Duruşmada söz alan müşteki avukatları, başta Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanı olmak üzere kamu görevlilerinin ve asıl patron Alp Gürkan’ın katliamdaki sorumluluğuna dikkat çekti. Avukatlar, sanıkların kendilerini kurtarmak için suçu madende ölen başmühendis Mehmet Efe’ye attığını, 301 işçinin ölümüne karşın ‘Madende risk yoktur’ deme cüretini gösterdiğini belirtti.

“Biz madenci ailelerinin yalnızca vekili değil, onların bir parçasıyız, bundan onur duyuyoruz” diyen avukatlar, sanıkların verdikleri ifadelerdeki çelişkilere işaret etti. Savcılık ifadelerinde uzun uzun yangını anlatan sanıkların mahkemede “Yangın yoktu” dediklerini belirten avukatlar, savcılığa teslim edilmeyen delil niteliğindeki topçu defterinin sanık avukatından çıktığını da hatırlattı. Bu defterin derhal mahkemeye teslim edilmesini isteyen avukatlar, delil karartan tutuksuz sanık Ergün Yılmaz’ın yanı sıra, defterleri doldurmadan ve kontrol etmeden imzaladığını itiraf eden Fuat Ünal Aydın’ın, işçileri tahliye yetkisi olduğu halde gereğini yapmayan Serhat Dinç ile Serdar Günay’ın tutuklanmasını istedi.  Ancak mahkeme, ara kararında bu dört sanığın tutuklanmasını reddetti.

SAVCI: DEFTERLER ARTIK DELİL DEĞİL
Mütalaasını sunan savcı ise, defterlerin artık delil sayılamayacağını belirterek defterlere el konulması talebinin reddini istedi. Keşif yapılmasını talep eden savcı, katılma talepleriyle ilgili olarak ise yalnızca yasal mirasçıların katılma taleplerinin kabulünü, diğerlerinin reddini talep etti. Savcı, delil karartma şüphesi nedeniyle dört tutuksuz sanığın tutuklanması talebini yerinde bulmazken, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını istedi.

'301 DELİL, 431 ÇOCUK DELİL VAR'
Madenci aileleri, savcı mütalaasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan sanık avukatlarına tepki gösterdi. Aileler, müvekkiline tahliye talep eden bir sanık avukatının “Hangi delil var?” sorusuna, “301 delil var, 431 çocuk delil var” karşılığını verdi. Müvekkilinin bir yıldır tutuklu olduğunu, artık çıkması gerektiğini savunan bir vekile, bir anne “Benim evladım hiç çıkmayacak ya” diye bağırdı. Sanık avukatlarının “Müvekkillerimiz kurtarma çalışmaları sırasında evlerine gidemedi, çocuklarını göremedi” şeklindeki sözleri ise aileleri çileden çıkardı. Avukatlar hakarette bulunan aileler hakkında işlem yapılmasını isteyince salon karıştı. Aileler hâkime “Siz en iyisi bizi alın hakim bey” diye seslendi.