Sosyal medyada sıkça paylaşılan soru ve cevabı: İbiş nedir?

Yayımlanan 686 no'lu KHK ile 330 akademisyen görevlerinden ihraç edildi. 330 akademisyenin içerisindeki 72 akademisyen ise Ankara Üniversitesi'nin çeşitli birimlerinden görev yapan kişilerdi.

Ankara Üniversitesi'nde protestoların odak noktası olan üniversitenin rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ise kayıtsızlığı ile Cumhuriyet tarihinin en büyük kıyımlarından birisinin yaşanmasına seyirci oldu.

Bunun üzerine birçok açıklama yapılırken bir açıklama da Sokak Akademisi'nden geldi. Facebook ve Twitter hesaplarından "İbiş Nedir?" başlıklı bir açıklama yayımlayan Sokak Akademisi, "Sarayın ibişi olmayacağız!" mesajını verdi.

Sokak Akademisi'nin "İBİŞ NEDİR?" başlıklı açıklaması şu şekilde:

İBİŞ NEDİR?

İbiş, “soytarı” anlamına gelen bir kelime. Çoğunlukla orta oyunundaki aptal uşak rolüne atıfla kullanılır. Beceriksizliğine koşut yaranma çabasıyla gösterir komikliğini.

Şu sıralar Türkiye’de başı çeken malum “sosyal tip” gibi… Yardakçılığı fazilet belleyen, artık tek gayesi sadakatini saraya ispatlamak haline gelen o aparat gibi… Sosyolojik anlamıyla bu sosyal tip (karakter değil) Türkiye’de Erdoğan iktidarında formel tekabüllerine kavuşmuştur. Bu minvalde “ibiş” gibi sosyal tiplerin oluşumunu teşvik eden şey tek adam iktidarının kurumsallaşarak ortaya çıkardığı sosyal formlardır. Mesela tek adamlar bürokrasisi, mesela torpil ve rant silsileleri, mesela dini ve milli gündelik hayat… Eni sonu Avro ve Dolara burun sümküren o iğrenç “şeyin” görüntüsü çıkacaktır ortaya. Tapındığı tek adam tarafından emredildiği gibi “yönetmeliği kenara koyan” kamu yöneticileri, “hepiniz teröristsiniz” demekten gayrı argümanı olmayan siyasetçiler, yardakçılık için attığı oyun fotoğrafını çeken milletvekilleri çıkacaktır. Şu günlerde hayatın pek çok yerinde karşılaştığımız bu yardakçı sosyal tipin başımıza sardığı belalar az değildir. İşin kötüsü, “formlar hayata karşıdır” diye yazar Simmel. Bunun anlamı ibiş gibi sosyal tiplerden kurtulmanın çok da kolay olmadığıdır. Bunun için, ibişlerin formel tekabülleriyle cebelleşmek, onları yardakçılığın somut çıkarlarından mahrum bırakabilmek gerekir.

Geçtiğimiz hafta cumhuriyet tarihinin en büyük akademik kıyımlarından birinin gerçekleştirildiği Ankara Üniversitesi rektörünün adı da Erkan İbiş. Bu nedenle Ankara Üniversitesi’nde rektörlük protestolarında “sarayın ibişi olmayacağız” sloganı atılır. Hatta bazı hocalarımız kızarlar bu sloganı atmamıza; “adamın kendi seçmediği soyadıyla dalga geçmeyin” diyenler olur bazen. Ancak her seferinde söylediğimiz ve son tasfiye dalgasında da kesinleştiği üzere Erkan’ın ibişliği soyadından değil, beceriksiz bir yardakçı olmasından kaynaklanıyor!

686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yoluyla Türkiye genelinde 330 akademisyen işinden edilirken en ağır darbeyi alan yer 95 bilim insanının ihraç edildiği Ankara Üniversitesi oldu. Bu dalgada yine pek çok muhalif akademisyen daha ihraç edilirken, Barış imzacılarının tamamı da sonunda Ankara Üniversitesi’nden atılmış oldu. Herkesin farkında olduğu üzere bu tasfiye, Barış İçin Akademisyenlerin üniversitelerden atılması arzusundaki Recep Tayyip Erdoğan’ı tatmin etmek, daha ötesi sol-sosyalist görüşlü öğretim üyelerinin yaşattığı gelenekleri yok etmek, üniversiteleri sindirmek, susturmak ve henüz tasfiye edilmemiş olan akademisyenleri de korkutmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuz’un ardından yakaladığı fırsatı tipik bir sağcı görgüsüzlükle kullanan iktidar, kendisine bağlı aparatların sadakatini de sarayın arzuları adına ne kadar ileri gidebildiklerini göstermelerini isteyerek ölçmekte olduğundan, Erkan İbiş temsilinde kişileşen “ibiş sosyal tipinin” haysiyetsizliği de burada; rüştünü saraya ispat etme çabasında kendisini göstermektedir. YÖK’ün son açıklaması da tasfiye listelerinin rektörlükler tarafından hazırlanmış olduğuna yöneliktir. Bu yüzden, Ankara Üniversitesi’nde yaşanan öğrenci ve akademisyen kıyımlarının baş sorumlularından birisi günden güne beceriksizliğini ve yardakçılığını pekiştiren o saray aparatının ta kendisi, rektör Erkan İbiş’tir. Tasfiyelerin ardından artık öğretimin sürdürülmesi imkânı bile kalmayan DTCF, İLEF, SBF gibi fakültelerde bir bilme biçiminin yok edilmesinin nedeni işte budur; Erkan’ın ibişliğidir.

Son tahlilde bugün yapılması planlanan Cebeci Buluşması’ndan duydukları korkuyla kampüsü polis ablukasıyla kuşatan, akademisyenleri ve öğrencileri kampüse almayan, dahası biber gazı, plastik mermi ve gözaltılar yoluyla caydırmaya çalışan iktidar aparatları çirkin suretlerini bir kere daha göstermiştir. Fakat amaçları ne olursa olsun, akademisyen ve öğrencileri yıldıramayacakları bugün bir kere daha ortaya çıkmıştır. Biz de bugün işinden-aşından edilmiş tüm akademisyenler ve öğretim hayatı karartılmış öğrencilerle birlikte tekrar haykırıyoruz:
SARAYIN İBİŞİ OLMAYACAĞIZ!
Sokak Akademisi

sosyal-medyada-sikca-paylasilan-soru-ve-cevabi-ibis-nedir-243884-1.