Çin’den Suriye’nin Cisr eş-Şuğur bölgesine yerleştirilen Uygur sayısı 20 bini buldu. Türkistan İslami Partisi’ne bağlı militanlar Suriye’de cihatçılarla birlikte Suriye yönetimine karşı savaşıyor

Suriye’deki cihatçı Uygur kolonileri tehdit oluşturuyor

Dr. Christina Lin*

Dubai merkezli Al-Aan TV’den bir muhabir – Jenan Moussa - ABD ve diğer Batılı yönetimlerin desteklediği Suriyeli muhalif “isyancı” güçlerin elinde bulunan ve kısa bir süre önce kimsayal silah kullanıldığı iddia edilen İdlib’le ilgili gizli bir hikâyeyi ortaya çıkardı.

Haberin içeriğinde çoğunlukla bahsedilen konu, El-Kaide’nin İdlib’deki baskınlığını teyit ediyor ancak beklenmedik bir açıklama daha var: Bölgede Çin’den gelen Uygur cihatçıların varlığı çok büyük.

Habere göre, Suriye’de yaşayan Çinli Uygurların sayısının 10 bin ile 20 bin arası olduğu tahmin ediliyor. Özellikle Zanbaq ve Jisr al Shughour (Cisr eş-Şuğur) bölgelerinde yaşayan Uygurlar dolayısıyla İdlib’in demografisini de etkiliyor.

Pekin, Çin vatandaşı Uygurların Suriye’ye cihat için gittiğini ilk olarak 2012’de fark etmişti. 2012 yılının ekim ayında, Halk Kurtuluş Ordusu’nun Ulusal Savunma Üniversite’sinden General Jin Yinan, Doğu Türkistan İslami Hareketi’ne (ya da Türkistan İslami Partisi olarak bilinen TİP) bağlı militanların Suriye’deki hükümet karşıtı savaşçılara (cihatçılara) katıldıklarını açıklamıştı. Dönemin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hong Lei ise bu militanların ‘Çin’in ulusal güvenliği’ ve bölgesel barış ve istikrar için ciddi anlamda zararlı olduğunu belirten sert bir uyarıda bulunmuştu.

Ancak Batı medyası bu grubun Suriye muhalifleri (cihatçılar ç.n.) arasında gittikçe artan katılımını genel anlamda göz ardı etti. Bunun arkasındaki neden ise, böyle bir durumun muhalif güçlerin ‘laik ve demoktratik’ olduğu söylemlerine muhtemelen gölge düşüreceği endişesiydi.

Sahte pasaportlar Türkiye’den veriliyor
Çin’den göç edip Suriye’de cihada katılan Uygurlara Türkiye tarafından sahte pasaport verildiği yönündeki skandal haberlerle, bu konu birkaç sene içerisinde tekrar gündeme geldi. 2015 yılının temmuz ayında Çin, Tayland’a bir grup Uygur sığınmacıyı iade etmesi için talepte bulunduğunda Türkiye’de şiddet içeren Çin karşıtı protestolar oldu.

Pekin o dönem Ankara’ya hızlı bir şekilde yanıt vermişti. Çin Güvenlik Bakanlığı’ndan Tong Bishan Güneydoğu Asya’daki Türkiye büyükelçiliklerini Çin vatandaşı olan Uygurlara Türkiye’ye seyahat edebilmeleri için ‘kimlik kaydı’ vermekle suçladı. Bu suçlamalara göre, kimlik kaydı sağlanan bu kişiler daha sonra kişi başına 2 bin ABD doları üzerinden radikal gruplara ‘fedai’ olarak satılıyordu.

Daha sonra Reuters’ın ulaştığı bazı Uygur sığınmacılar Malezya’daki Türkiye Büyükelçiliği’nden kimlik belgeleri aldıklarını doğruladılar.

Yine aynı dönemde, Uygur ailelerin Türkiye’den Suriye’nin sınır kasabası Zanbaq’daki yerleşim bölgelerine MİT’in gözetimi altında gönderildiği yönünde haberler yayılmaya başladı.

HIS Jane’s kurumundan güvenlik uzmanı Anthony Davis, TİP’in Suriye taburlarının – ve ailelerinin – Güney Asya üzerinden gidip Türkiye sınırını geçerek kuzey Suriye’deki terkedilmiş Hıristiyan ve Şii köylere yerleştiklerini öne sürüyor.

Kısıtlı olarak verilen 2015 yılı tahminlerine göre Türkiye’ye gelen Uygur sığınmacıların sayısı 5 bin ile 6 bin arasındaydı. Davis’in aktardığı bilgilere göre ise, o dönemlerde binlerce Çinli Uygur bölgedeki Uygur okulları ve eğitim kamplarıyla dolu yeni yerleşim yerlerine zaten önceden taşınmıştı.

Long War Journal da (Uzun Savaş Dergisi) aralarında ‘çihatçı yavruların’ da olduğu Uygur eğitim kamplarını ve özellikle İdlib, Halep ve Hama’da Suriyeli muhalifler tarafından gerçekleştirilen intihar bombacısı eylemlerinde TİP’in artan rolünü belgeledi.

2015 yılında İdlib’in ve Ebu Duhur’daki hava üssünün Suriye hükümeti güçlerinin elinden alınışında TİP ve El Nusra’nın rolü önemliydi ve İdlib bu sayede Suriyeli muhaliflerin ana merkezi haline getirilmişti.
İsrail istihbarat biriminin kısa bir süre önce yayımladığı raporda da TİP, Ahar-u Şam ve IŞİD saflarında savaşan Çinli Uygurların sayılarının 5000 civarı olduğu belirtiliyor. Bu militanlar eşlerini ve çocuklarını da Suriye’deki köylere getirdikleri için bölgeyi koruma konusunda çok daha kararlılar.

İdlib’deki muhalif gruplara ABD silahları
İdlib’deki muhalif isyancıların saflarında da yer alan Uygur militanlarına ABD’den de üstü kapalı destek geliyor. ABD vergilerinin Suriye’deki terörist grupların desteklenmesinde kullanımına karşı Kongre’ye sunulan SATA (Teröristlerin Silahlandırılmasına Son) tasarısına rağmen Washington, silah desteğine yeniden devam edebilir.

Ancak Al Aaan TV muhabiri Jenan Moussa’nın haberinde bildirildiği üzere İdlib şu an El Kaide kontrolü altında. Kentteki 38 kontrol noktasından 27’si El Kaide ve müttefiklerine (Türkistan İslami Hareketi ve Fetih Ordusu - Jaish al Fatah) ait. 9’u Ahrar-u Şam tarafından kontrol edilirken, sadece 2 tanesinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yer alıyor. El Kaide ve müttefiklerinin kontrolünün yoğun olduğu bu bölgede ABD silahlarının ÖSO’ya ulaştırılabilme ihtimali oldukça düşük.

Bu durumda TİP’in insansız hava araçları, antitanklar ve karadan-havaya füzeler gibi gelişmiş ABD silahlarını temin etmiş olması şaşırtıcı gelmemeli. Suriye’deki TİP ve El Nusra militanlarının Çin’in sınır dışındaki özel noktalarına karşı saldırı planı içerisinde oldukları - 2016 yılının ağustos ayında Çin’in Kırgızistan’daki büyükelçiliğine yönelik saldırı gibi - göz önünde bulundurulduğunda mevcut durum Pekin için daha da büyük bir tehdit oluşturuyor.

Paris merkezli Stratejik Araştırma Vakfı’nın bir raporuna göre TİP’in nihai amacı hâlâ Çin’in Sincan bölgesinde İslami halifelik kurulması. 14-15 Mayıs 2017 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen forumda Sincan’ın Kemer ve Yol İnsiyatifi çerçevesinde merkezi bir konumda olduğunun altının çizildiği göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin Suriye’deki Uygur militanlara sunmaya devam ettiği gizli desteğe Çin’in nasıl bir karşılık vereceği bekleniyor.

* Johns Hopkins Üniversitesi, Çin-Ortadoğu-Akdeniz İlişkileri Uzmanı
Asia Times çeviren Burcu Gündoğan