Bugün AKP iktidarının tarihi yeniden yazma ve toplumu şekillendirme girişimlerinin rüzgarını arkasına alan, kimisi hala...

Bugün AKP iktidarının tarihi yeniden yazma ve toplumu şekillendirme girişimlerinin rüzgarını arkasına alan, kimisi hala hayatta olan, kimisi ise artık bu dünyadan göçmüş durumdaki "demokrasi yıldızları", 6 Mayıs 1972 yılında idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamları için neler söylemişlerdi?

Üç fidan, Türkiye halkının belleğinde onurlu bir yer edinip hala yaşatılırken, Denizlerin idamı için kalemlerini kana batıran kalemler bu ülke yurttaşlarının gözünde fırıldaktan, "demokrasi yıldızı" siyasetçiler ise yaşarken dahi "Çankaya'nın şişmanı" olmaktan öteye gidemediler.

ILICAK: ANARŞİK EYLEMLER YAPILDI
Bir başka demokrasi şampiyonu Nazlı Ilıcak ise, 12 Mayıs 1976 tarihli Tercüman gazetesinde yazdığı yazıda, üç gençlik önderi adına yapılan anmalara değinerek şunları yazıyordu:

"Deniz Gezmiş ve arkadaşları Marksizm-Leninizm’i eylem kılavuzu olarak kabul etmişler gayelerinin tahakkuku için THKO adlı gizli örgüt kurmuşlardı. Mahkemelerde bu ordunun mensupları ve savaşçıları olduklarını iftiharla söyleyen deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan şehir ve kır gerilla hareketiyle hedeflerine erişmeyi planlayarak, adam kaçırma, banka soyma vs. anarşik eylemlere girişmişlerdir (...)

Goşistlerin iktidar umudu, ancak orduyu kendilerine alet etmekle gerçekleşebilir ki, Atatürk’ün izinden yürüyen Türk Silahlı Kuvvetleri bu oyuna gelmeyeceğini 12 Mart’ta göstermiş ve anarşist solcuların doldurdukları silahı geri tepmiştir."
O zamanlar Ergenekon olmadığı için "Atatürk'ün izinden yürüyen Türk Silahlı Kuvvetleri" Denizlerin oyununa gelmemiş ve anarşist solcuların silahı geri tepmişti! Ilıcak'ın kafa yapısının aradan geçen 35 yılda hiç değişmediği anlaşılıyor. Zira ertesi sene yine Tercüman gazetesinin 6 Mayıs tarihli nüshasında Denizlerin idama götürülürken imam istemediklerini satır arasında hatırlattıktan sonra, "gençlerin hırslı politikacıların kurbanı olduklarını", "onlara cesaret veya güç veren, anarşiden yararlanmayı düşünenler"e atıf yaparak şunları yazıyordu:

"Eğer, geniş seçmen tabanına sahip büyük bir parti, yukarıda adı geçen terörist militanlardan ziyade, bunları asan bir askeri suçlarsa, Rusya’nın burnumuzun dibinde olmamıza rağmen, komünizmi tehlikeli bulmaz ve bulanı faşistlikle itham ederse, olayları sonunun gelmesi zordur.

Bütçe müzakereleri sırasına Ali Elverdi Paşa’nın yakasına yapışanlar, onu Meclis kürsüsünden yere düşürenler şahsına değil, Sıkıyönetim Mahkemesi başkanı sıfatıyla ve Türk milleti adına imzaladığı kararına hücum ediyorlardı."

TAMER'İ OKUMAK MİDE İSTİYOR
Şimdilerde Hürriyet gazetesindeki köşesinden demokrasi vaazları veren Rauf Tamer ise, 1972'nin Nisan ayında yazdığı bir yazıda, o ara idamların iptal edilmesine dair kanun hakkında tarihe utanç vesikası olarak geçen bir yazı yazdı:

"İdamlara dair kanun iptal edildi.

Ne demek iptal?

Menşeini araştıralım.

İptal
İpta
İpt
İp.

Gördünüz mü sonunda yine ip çıkıyor."
Serpil Güvenç'in İmge Yayınevi'nden çıkan Darağacına Mektuplar isimli kitabından faydalanılmıştır. Ayrıca Serpil Güvenç'e, kitabında yer almayan Turgut Özal'ın mektubunu bizimle paylaştığı için teşekkür ediyoruz.
(soL)