2003'te The White Stripes'ın 'Elephant' albümünü keşfetmiştim. İki kişilik yenilikçi bu grup basit, yalın fakat coşku doluydu.

Telefonları bırakıp eğlenin!

BARIŞ AKPOLAT

2003'te The White Stripes'ın 'Elephant' albümünü keşfetmiştim. İki kişilik yenilikçi bu grup basit, yalın fakat coşku doluydu. Jack White ise ileri görüşlü bir müzisyendi. Geçen cuma gecesi kendini eski ve karizmatik adıyla Black Box yeni ve pek alışamadığım ismiyle Volkswagen Arena'da canlı izledik. Günümüzün en etkili, yenilikçi ve bir o kadar da köklerine bağlı müzisyenlerinden biri. Neil Young'ın 'A Letter Home' albümünün prodüktörlüğünü üstlendi. Robert Plant (Led Zeppelin) onunla çalışmak istiyor. Hayranıyım ve yaptığı her işi çok beğeniyorum.

Bununla birlikte İstanbul konserinden öyle yüzümde dev bir gülümsemeyle ayrılmadım. Yılın en önemli konserlerinden biriydi ve tam kariyerinin tepesindeki tahtta otururken Jack White'ın İstanbul'a gelmesi gerçekten takdirlik hareketti; Pozitif'i alkışlamalı...

Ekip dev, Jack White formunda ve samimiydi. Az konuştu ama pozitif etkisi hissedildi. The White Stripes, The Dead Weather, Raconteurs gibi eski gruplarından da çalmasını umdum, çaldı da ama beklediğim kadar çok değil. Bu da çok normal, neticede önceki albümü 'Blunderbuss' ve yeni yayınlanan 'Lazeretto' gayet başarılı albümlerdi. The White Stripes'dan 'Fell in Love With a Girl' ve Icky Thump gibi hitleri çaldı. Konserin tepe noktası tabii ki son şarkı olan 'Seven Nation Army'di.

Son albümünden 'High Ball Stepper' iyi bir açılış yaptı. İkinci şarkı 'Dead Leaves and the Dirty Ground' da (The White Stripes) fazlasıyla mutlu etti. Blunderbuss'tan çaldığı 'Sixteen Saltines', enerjisiyle coşturdu. Konserin enerjisi kanımca Amerika'nın bağrından kopan bluegrass ve country ezgileriyle bir hayli düştü. White'ın sahnesi gayet iyidi. Davulcusu Daru Jones mükemmeldi, sahnenin önlerinde çalması da sahneyi hareketlendiren unsurlardandı. Seyirci kitlesi gayet donuktu. Özellikle tribünler pek coşmadı; neden bilmem ama ben olsam bir rock'n roll konserinde oturamazdım. Dans etmeyi pek sevmeyen ben, konserin bazı yerlerinde çok sıkılmama rağmen arada coşarak dans ettim.

Konserin en beğendiğim yeriyse Jack White'ın menajeri Lalo Medina'nın konser öncesi sahneye çıkıp "Bu bir rock'n roll şovudur. Bu anları bir daha yaşayamayabilirsiniz. Anın tadını çıkartın. Telefonlarınızı cebinize koyun, çekimle uğraşmayın ve eğlenmenize bakın" minvalinde yaptığı konuşmaydı. Belki de bu yüzden uzun zamandır ilk kez sahneyi başkasının tabletinden izlemek zorunda kalmadık. Telefonu yukarı kaldırıp konser izleme arsızlığının bitmesi umuduyla...