İbrice-Kıyıköy arasına yapılması düşünülen Transtrakya petrol Boru Hattı Projesine talip olan ve ''Devletten hiç kredi istemediğini'' belirten petrolcü Okan Tapan'ın, çevreci yönünü biliyor muydunuz?

Tapan hali hazırda, Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (DHKV) -WWF Türkiye üyesi. Daha önce DHKV'nin başkanlığını da yapmış. 1994 yılından bu yana, WWF'nin yarı üyesi olarak, Akdeniz Projesi de dahil olmak üzere çeşitli projelerde yer alan DHKV'nin, Katmandu 'da yapılan WWF uluslararası komite toplantısında , WWF Türkiye olması kararı alındı. Yunan delegasyonunun tam destek vermesi sonucunda, tam katılım kararı 2000 toplantısında alındı ve tüm üye ülke temsilcilerine duyuruldu. Dünyanın en etkili çevre kuruluşlarından biri olan ve 25 ulusal örgütü , 4 yarı üyesi ve 100'e yakın temsilciliği olan WWF'ye Türkiye'nin de üye olması DHKV Başkanı olduğu dönemde Petrolcü Okan Tapan' a nasip oldu. Aynı yılın Şubat ayında İstanbul'da gerçekleşen toplantıda Hollanda eski Başbakanı ve WWF'nin Başkanı Ruud Lubbers ile DHKV Başkanı Petrolcü Okan Tapan arasında atılan imzalarla DHKV - WWF Türkiye oluyordu.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın kurulduğu yıl ise 1996. Vakıf olmak , aynı zamanda, Dünya Doğayı Koruma Vakfı World Wıde for Nature'ın (WWF) üyesi olmanın da yolunu açıyordu. İlk yıllarında Urfa Birecikte Kelaynak kuşlarını korumaya alarak adını duyuran DHKD daha sonra da Caretta Caretta ile ilgili Dalyan'da yaptıkları çalışmalar ile tanındı. DHKD ve DHKV-WWF Türkiye ise bugünlerde Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı üzerinde yürüttükleri çalışmalar ile seslerini duyuruyor.
BTC Pipeline Company (BTC Co), BTC Boru Hattı Şirketi boru hattının tamamının inşasından ve işletmesinden sorumlu. Halihazırda, boru hattı işletmecisi olacak BP liderliğinde, dokuz ülkeyi temsil eden 11 katılımcı şirket bulunuyor. BOTAŞ Götürü Bedelli Anahtar Teslim Anlaşma (GBATA) çerçevesinde BTC Co.'ya boru hattının Türkiye'deki kısmını inşa etmeyi ve işletmeyi taahüt etti. BTC Co. hisselerinin büyük kısmına sahip olan BP ve Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) kendi aralarında özvarlıkların yüzde 55'ini ellerinde bulunduruyor. BTC Co.'yu oluşturan şirketlerin, destekledikleri Çevre Yapılandırma Programı (ÇYP) ve Türkiye Yapılandırma Programları (YTP) çerçevesinde destekleri projeler bulunuyor. BTC tarafından belirlenen TYP bütçesi 9 milyon dolar. ÇYP bütçesi ise 3,3 milyon dolar. BTC tarafından desteklenen ÇYP projeleri ise; Deniz kaplumbağalarının Keşfi, İskenderun Körfezi Akdeniz Foku Araştırmaları, Huş Tavuğu Yaşam Alanı Araştırmaları, BTC Hattında önemli Kuş Alanları, BTC hattında önemli Bitki Alanları. ÇYP kapsamında yürütülen projelerin içinde DHKV-WWF Türkiye, DHKD Doğal Hayatı Koruma Derneği de var. ÇYP kapsamında, İstanbul Üniversitesi Yardım Vakfı adına İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı tarafından yürütülen projelerde, Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Neriman Özhatay Proje Yöneticisi olarak yer alıyor. Prof. Dr. Neriman Özhatay aynı zamanda DHKD (Doğal Hayatı Koruma Derneği) Başkanı olarak da görev yapıyor. Prof. Dr. Özhatay BTC Petrol Boru Hattında uygulanan ÇYP çerçevesinde yürütülen çalışmalar sonucunda, çevreye verilen zararın asgari ölçülere indirgendiğini söylüyor. Kıyıköy-İbrice Petrol Boru Hattı ile ilgili olarak da ''Kesinlikle uzmanlar tarafından incelenmesi raporlanması gereken çalışmalar yapılmalı. Biliyorum ki Kıyıköy de ve Saroz da sadece bu bölgelerde yetişen bitkiler var. Trakya mutlaka korunmalı'' diyor. Sözü Transtrakya Petrol Boru Hattını, Enerji Bakanlığı'na bir proje halinde sunan petrolcü Okan Tapan'a getiriyoruz. Hem Doğal Hayatı Koruma Vakfı -WWF Türkiye de bir dönem Başkanlık yapmış olması, hem de DHKD ve WWF- Türkiye üyeliğini sürdürürken, petrolcü kimliğiyle boru hattı hamiliğine soyunmasını soruyoruz. Özhatay, ''Kesinlikle etik değil bir kere. Ama bu DHKD ve WWF-Türkiyenin kişiliğinde tartışma yaratacak bir sorun değil. Olayın tartışılır boyutu Tapan'ın şahsı ile ilgilidir. Bu derneğe ve vakfa üye olan insanların doğaya saygılı olması gerekir. Bu petrol boru hattının gerçekliği varsa bunun yanlışlığını da belirtiriz. Çünkü bizim için Saros da Kıyıköy de önemlidir. Çok önemli bitki alanları var orada'' dedi.

Mercek altına alınmalı

Bilgi Üniversitesi Deniz Hukuku Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Nilüfer Oral, sivil toplum örgütlerinin çalışma tarzlarını gözden geçirmeleri gerektiğini söylüyor. ''Bu bir uyarı olmalıdır'' diyen Oral sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu olay sonucunda bizim sivil toplum örgütlerimizin nasıl çalıştığını incelememiz gerekiyor. Acaba bizim sivil toplumumuz zaman zaman başka gayeler için mi kullanılıyor. Bu olayın bize bir ders, bir uyarı olması gerektiğini düşünüyorum. Okan Tapanın başkanlık yapması ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı adına imza atmış olması tehlikeli. Benim hatırladığım kadarıyla, bu boru hattı projesi 1998 yılından beri gündemde, demek ki bunları düşünerek bu çevreci kuruluşlara girmiş.''

BAĞIMSIZLIK ÖNEMLİ
Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Özgür Gürbüz ise, sivil toplum örgütlerinin prensiplerine değiniyor. Çevreci bilincin saptırılması için yapay çevreci örgütlerin yaratıldığını söylüyor. Nükleer-çevreci kimliklerin böyle yapay örgütlerle sunulduğunu belirtirken, sivil toplum örgütlerinin prensipli olması gerektiğini vurguluyor. Greenpeace'den örnek veriyor: ''Greenpeace'nin bağımsızlık konusunda çok önemli bir hassasiyeti var. Devletlerle, partilerle, hükümetlerle çalışmak bir yana, biz destekçilerimiz konusunda bile çok titiz davranıyoruz. Greenpeace'te her büyük bağışın kaynakları araştırılır. Ortak kararlarla kabul edilir. Görüyoruz yapay çevreci örgütler oluşturuluyor. Sanki böyle bir şey varmış, olabilirmiş gibi nükleer-çevreci kimlikler yaratılıyor. Bir sürü çevre örgütü ortaya çıktı, bunların hepsi kötü demiyorum, bazıları da çok masum üstelik boğazlardaki tehlikeye dikkat çekmek istediler. Boğazların elden gitmemesi için uğraştılar. Ama bu arada belki de çok da detaylı çizilmiş bir planın parçası oldular. Bakü-Ceyhan boru hattının tanıtımını destekleyerek... Boğazlardan tankerlerin geçmesini Türk halkı istemiyor dediler. Baku-Ceyhan boru hattı kuruldu. Tankerler ise geçmeye devam ediyor. Geçmeye de devam edecekse, buraya bir soru işareti koymalıyız.''