Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, 2023 yılı asgari ücretine dair düzenlenen basın toplantısında asgari ücretle çalışanların sayısının yüzde 50'lerde olduğuna dikkat çekerek "Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir" dedi. Kavlak, "Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerekir" diyerek vergi diliminde ayrıma gidilmesini ifade etti. Kavlak, "İçimize sinmeyen bir şey olursa imza atmayız" şeklinde konuştu.

Türk-İş'ten açıklama: Asgari ücretli sayısı düşürülsün, vergi diliminde ayrıma gidilsin

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun İşçi Grubu Başkanlığını yapan Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, asgari ücrette gelinen durum ve Türk-İş'in görüşlerini aktarmak için Türk-İş Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Kavlak, 2022 yılı asgari ücret görüşmelerinin sonuçlarını değerlendirerek başladığı basın toplantısında geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan zammın yüzde 50 oranına ulaştığını ancak bu artışın hayat pahalılığı karşısında eridiğini söyledi.

Günlük net asgari ücretin 183 lira seviyesinde olduğunu söyleyen Kavlak, "Bu tutarla, işçinin ailesiyle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün değildir. İşçiler olarak talebimiz ‘yaşanabilir bir ücretin’ hep birlikte belirlenmesidir. Öncelikle yapılması gereken, günün fiyatları üzerinden geçim şartlarının belirlenmesidir. Anayasamızın 55. Maddesi de buna işaret etmektedir" dedi.

"EMEĞİN BÜYÜMEDEN ALDIĞI PAY GERİLEMİŞTİR"

Emeğin ekonomik büyümeden aldığı payın her geçen gün azaldığının altını çizen Kavlak, “Ekonomide rekabeti düşük ücretle sağlamak üzerine yaklaşımlar doğru değildir. Bu anlamda, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması da önemlidir. Bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir. Son açıklanan resmi rakamlara göre, ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 oranında büyümüştür. Ancak geçen yılın üçüncü çeyreğine göre sermayenin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 54.6’dan yüzde 55’e yükselmişken, emeğin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 29,8’den yüzde 26,3’e gerilemiştir. Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları, kendilerine işçi değil, köle aradıklarının belgesidir. Ekonomide makro dengelere dikkat edilmesi elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak hiçbir gerekçe insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden daha önemli değildir. Asgari ücret çalışmalarında ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Çünkü konuştuğumuz asgari ücrettir. Hiçbir ekonomik gerekçe, asgari ücretlilerin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz. Kapatmamalıdır" ifadelerini kullandı.

"AZ KAZANANDAN AZ, ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ"

Konuşmasında vergi adaletsizliğine vurgu yapan Kavlak, “Çalışanların bir önemli beklentisi de, vergide kalıcı bir adaletin sağlanmasıdır. Ücretli çalışanların yıl içinde yaşadıkları vergi kaybının önüne geçilmesidir. Türkiye’de ücretli çalışanlar üzerinde ağır bir vergi bulunmaktadır. Yılın başında alınan net ücret, vergi kesintileri nedeniyle ilerleyen aylarda giderek azalmaktadır. 2002 yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 22,9 katı iken, günümüzde sadece 4,9 katına denk gelmektedir. Her geçen yıl işçinin ücretinden eksilmektedir. Ücretliler genellikle ‘sabit gelirli’ olarak tanımlanır.

Oysa mevcut vergi yapısıyla ‘azalan gelirli’ olarak tanımlanması gerekmektedir. Asgari ücretliler başta olmak üzere kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca işçi ve memurun gelir vergileri, kaynağından kesinti yapılarak ödenmektedir.Anayasamızın 73. Maddesi gereğince, yapılması gereken, “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınmasıdır. Oysa Türkiye’de gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisi ücretliler tarafından ödenmektedir. Dolaylı vergilerin ağırlığı da, Türkiye’deki vergi sistemini daha da adaletsiz bir hale getirmektedir. Toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70’lere ulaşan dolaylı vergiler çalışanların vergi yükünü daha da artırmaktadır. Dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin beklentisi, çağdaş ve adil bir vergi sisteminin oluşturulmasıdır. Bu kapsamda, vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde ücretliler lehine ‘ayrım’ yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Sendikal örgütlenme çağrısı yapan Kavlak şunları söyledi:

“Ücretlerin enflasyona karşı korunması için ülkemizde sendikalaşma ve toplu sözleşme kapsamının geliştirilmesi zorunludur. Çünkü ücretli çalışanlar, eğer sendika üyesi ise ve toplu iş sözleşmesi kapsamındaysa, enflasyona karşı daha korunaklı olmaktadır. AB ülkelerinde toplu pazarlık kapsama oranı yüzde 60, OECD ülkelerinde yüzde 30 düzeyindedir. ILO’ya göre ise Türkiye’de genel olarak yüzde 7,5 civarındadır. Bu oran özel sektörde ise yüzde 6’nın altındadır. Bu durum, Türkiye’de asgari ücret civarında çalışanların oranını artırmaktadır. Türkiye ne yazık ki, asgari ücretliler ülkesi haline gelmiştir. Araştırmalar, asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olduğunu gösteriyor.

Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu, ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir. Asgari ücret kapsamının düşürülmesinin yolu ise, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılarak toplu pazarlık kapsamının genişletilmesidir. Ülkemizde sosyal adaletten çalışma barışından, refah toplumundan söz edeceksek, o zaman, adil bölüşümden de söz etmeliyiz. Ülkemizde demokrasiden, barıştan, özgürlükten, insan haklarından söz edeceksek, herkes için, insan onuruna yakışır bir yaşam isteyeceksek, o zaman hakça bir paylaşımdan da söz etmeliyiz.

Bizim gerçeğimiz, bir yandan ülkemizin büyümesi, güçlenmesi, ilerlemesi, bacaların tütmesi, çarkların dönmesi olduğu kadar, barış içinde, huzurlu ve mutlu insanların yaşadığı bir Türkiye’de, birlikte üretmek, birlikte kazanmak umududur.

Bunun yolu da, örgütlü olmaktan, sendikalı olmaktan, özgür toplu pazarlık sistemi içinde, üretmekten ve hakça bölüşmekten geçmektedir.

"İÇİMİZE SİNMEYEN RAKAM OLURSA İMZA ATMAYIZ"

Toplu pazarlığın o rakamdan başlayacağını söyledi başkanımız ama açıklamak lazım. Türk-İş 40 yıldır asgari ücrete gidiyor, 6 defa imzalamış. Pazarlık oradan başladı diye orada bitecek diye bir kayıt yok. Biz rakam açıklamadık, işverenler rakam açıklasın görelim. Sırtımızda yumurta küfesi yok, beğenmediğimiz rakam çıkarsa bizi imzalayacaksın diye zorlayan da yok. İçimize sinen, 2022 başında olduğu gibi bir ücret olursa seve seve imzalarız ama içimize sinmeyen bir şey olursa imza atmayız diye, dün sayın başkan da söyledi.