Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte üniversitelerde AKP kadrolaşması hızlanıyor. Geçmişte solcu düşmanı ulusalcı rektörlerin yerini şimdi de siyasi...

Geçmişte YÖK ile AKP arasında yaşanan ulusalcı-İslamcı kavgası, Yusuf Ziya Özcan"In YÖK Başkanlığına atanmasıyla AKP"nin zaferine dönüştü. Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül"ün seçilmesiyle birlikte Yüksek öğrenimde başlayaan AKP kadrolaşması, rektör atamalarıyla ayyuka çıkmış durumda. Son olarak İstanbul Üniversitesi"nde ulusalcıların adayı Ali Akyüz"den sonra ikinci seçilen Yunus Söylet, YÖK tarafından Köşk"e ilk sırada gönderildi. Öğretim üyeleri arasında yapılan seçimde Ali Akyüz 483 oyla birinci, AKP"nin üniversitedeki adayı olarak bilinen Yunus Söylet 467 oy alarak ikinci gelmişti. Gül"ün rektör olarak Söylet"i atamasına ise kesin gözüyle bakılıyor.

Söylet, Erdoğan ailesinin doktoru ve aynı zamanda Erdoğan"ın kurucusu olduğu Sıcak Yuva Vakfı"nın başkanlığını da yürütürken, Gül"ün cumhurbaşkanı olduktan sonra YÖK üyeliğine atadığı ilk isim olmuştu. YÖK"ün Cumhurbaşkanı Gül"e birinci sırada gönderdiği Söylet, Türbana Özgürlük bildirisinin örgütleyicilerinden biri olarakta bilinirlen, İstanbul Tabip Odası başkanlığı seçimlerinde AKP"ye yakın doktorların oluşturduğu "Hekim Hakları Platformu" listesinin başında seçimlere girmişti. Söylet"in İsmailağa-İskenderpaşa dergâhlarına bağlı bir vakfa ait olduğu ifade edilen Hayrunnisa Hastanesi"nde Çocuk Üroloğu olarakta çalıştığı biliniyor.

 

GÜL’ÜN YANDAŞ ATAMALARI

Cumhurbaşkanı Abdullah Cumhurbaşkanı seçildikten sonra rektör atamalarında AKP"ye yakın adayları atamaktan kaçınmadı. Haziran aynında Gül, Ondokuz Mayıs Üniversitesi"nde de YÖK"ten birinci sırada kendisine gönderilen Prof. Dr. Murat Aydın"ı atamayaraktürbana özgürlük bildirisinde imzası bulunan Prof. Dr. Hüseyin Akan"ı rektör olarak atadı. Geçen dönem AKP"nin milletvekili aday adayı olan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Said Bilgiç seçime üç gün kala Prof. Dr. Akan"ın lehine çekilmişti. Prof. Bilgiç"in Yalova Üniversitesi Rektörlüğü sözü verilmesinden ötürü rektör adaylığından çekildiği ve böylece muhafazakar Akan"ın oyunu ikiye katladığı öne sürülmüştü. Prof. Dr. Akan"ın çevresinin kendisini rektör seçtirmek için büyük bir kulis faaliyeti yürüttüğü, tarikatların da desteğini aldığı ileri sürülmüştü. Dicle Üniversitesi"nde de YÖK tarafından gönderilen listede birinci sırada olmasına karşın şüniversitede yapılan seçimlerde 112 oy alarak üçüncü sırada olan Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç rektör olarak atandı. Saraç, 22 Temmuz seçimlerinde Diyarbakır AKP milletvekili aday adayı olmuştu. Fırat Üniversitesi"nde ise Prof. Dr. Bingöl 139 oyla birinci olmuştu. Prof. Dr. Bingöl Fırat Üniversitesi"nde rektörlük görevini yürütürken “türbana evet” diyen öğretim üyeleri arasında yer almıştı.

 

ULUSALCILAR DA KÖK SÖKTÜRDÜ

AKP"nin ulusalcıların yerine kendi çevresini yerleştirme operasyonu sürerken, geçmişteki rektörlerin yaptıkları da tartışılıyor. İstanbul Üniversitesi"nde Kemal Alemdaroğlu dönemi, solcu-demokrat öğrenciler açısından tam bir zulüm dönemi haline gelmişti. Pek çok öğrenci okuldan atılmış, demokrat öğretim görevlileri üniversiteden uzaklaştırılmıştı. Nur Serter"in de dekanlık yaptığı Alemdaroğlu dönemi, soruşturma terörünün en yoğun yaşandığı dönemlerdendi. Görev süresi dolmakta olan İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak"ın dönemi ise Alemdaroğlu"nu dahi aratacak bir dönem oldu. Ülkücü-faşist saldırıların ayyuka çıktığı dönemde okuldaki her türlü siyasi faaliyet okuldan atma ya da uzaklaştırma cezaları ile bastırıldı.

 

İKTİDAR KAVGASINDA SON PERDE

Ülkedeki neoliberal dönüşümün temsilcisi olarak da gösterilen AKP, bu dönüşümün üst yapıdaki kimi değişimlerine direnen ulusalcı unsurları tasfiye etmekte kararlı gözüküyor. Üniversitelerde yaşanan bu liberal dönüşüm, piyasa yanlısı bir eğitimin sisteminin önünün açılmasına da yol açacak. Konuyla ilgili gazetemize konuşan İstanbul Üniversitesi öğrencisi ve Geleceğimizi İstiyoruz Gençlik Muhalefeti üyesi Zeynep Çatalkaya, "Ulusalcı, statükocu rektörlerin yerini gerici liberal zihniyet alıyor. Bu iktidar kavgasında, ilerici-demokrat kesimlerin ise sözü yok sayılıyor. Piyasacı, islamcı iktidar üniversiteleri kendi düşünce dünyasına göre şekillendiriyor ve buna karşı bir mücadele yürütmek gerekiyor. Bugüne kadar Geleceğimizi İstiyoruz sloganıyla çalışmalar yürüten bizler, ünivsersiteleri gerici liberal iktidara bırakmamak için Gençlik Muhalefeti"ni büyüteceğiz" dedi.

 

ÖDP VE DİSK’TEN TEPKİ

Konuyla ilgili BirGün"e konuşan ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen, "Bu atama süreci de üniversitelerin cemaatleştirilmesinin, AKP"lileştirilmesinin göstergelerinden birisi. Kurumlar neredeyse AKP il teşkilatına çevrilmiş durumda. Üniversitelerde öğretim görevlilerin, öğrencilerin, çalışanların hiçbir söz hakkı yok. Her şey iktadarın elinde. Bu sistemin kökten sorgulanması ve değiştirilmesi gerekir" dedi.

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise konuyla ilgili Cumhurbaşkanı"na mektup gönderdi. Cumhurbaşkanı"na Açık Mektup başlıklı yazıda Çelebi şunları söyledi: "Sayın Cumhurbaşkanım, Üniversitelerin iradelerinin dikkate alınmadığı, tarafsız ve adil bir sıralamanın yapılmadığı YÖK tarafından size sunulan listeden de gayet net gözlenmektedir. Tarafsız, adil, objektif ve hükümetin kendine yakın isimleri atamak istemesi hislerine kapılmadan atama yapma sınavıyla karşı karşıyasınız. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu toplumsal mutabakatı sağlamak ve tarafsızlığınızı göstermek için vereceğiniz bu karar çok önemlidir."

BARIŞ İNCE