Fransa ayakta. Ülkenin en büyük sendikalarından CGT’nin temsilcisi Yazıcıoğlu, son 30 yılın en büyük mücadelesinin verildiğini söylüyor. CFDT Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Tekaya da yaşananların sadece bir grev dalgası değil bir mücadele seferberliği olduğunu vurguluyor.

Umut seferberliği
Sendikaların onuncu kez yaptığı seferberlik çağrısıyla dün milyonlarca işçi sokağa döküldü.(Fotoğraf: AA)

Hazırlayan: Yaren ÇOLAK

Fransa’da hükümetin emeklilik yaşını iki yıl yükselterek 62’den 64’e çıkarmayı içeren yasayı Meclis’ten geçirmesi üzerine 16 Mart’ta patlak veren protestolar şiddetlenerek devam ediyor. “Mezarda emekli olmayacağız” diye başlayan eylemler, Macron karşıtı protestolara evrildi. İşçiler, emekçiler, öğrenciler hemen her gün grev ve eylemde. 23 Mart’ta 3,5 milyon işçinin sokağa döküldüğü ulusal eylem seferberliğinin dün 10’uncusu düzenlendi. Ülkenin dört bir köşesinde emekçilerin sesi yükseldi. Fransa’nın en büyük sendikalarından olan Genel Emek Konfederasyonu’nun (CGT) Başkanı Philippe Martinez, Journal du Dimanche gazetesine yaptığı açıklamada, seferberliğin daha yüksek bir düzeye taşınacağını kaydetti.

Macron’a karşı biriz

Genel Emek Konfederasyonu (CGT) Metalürji Federasyonu Yürütücü Kurul Üyesi İffet Yazıcıoğlu yaşananları anlattı.

Emekçiler elektriği kesiyor, ulaşımı durduruyor, Paris sokaklarını çöp bastı. Bu kitlesel örgütlü mücadele nasıl bir kırılma yaratır?
Fransa’da emeklilik reformuna karşı müthiş bir mücadele hareketi doğdu. Bütün emekçi ve öğrenci sendikaları tek bir sesten emekçileri, öğrencileri, emeklileri ve herkesi mücadeleye ve greve davet etti. İlk yürüyüşü 19 Ocak’ta başlayan bu hareket, milyonlarca kişiyi sokaklara taşıdı. En az 30 yıldan beri bu boyutta bir mücadele görülmemişti Fransa’da. Fakat gün geçtikçe, mücadeleciler seslerinin duyulmadığının farkına varınca, daha katı bir şekilde cevap vermeye başladılar. Bunun sonucunda sokaklar çöpten geçilmez hale geldi, seyahatler zorlaştı... Gelecek günlerde benzin kıtlığı da yaşanabilir. Günlük hayatta zorluk getiren bu eylemler şimdiye kadar halk arasında bölünme yaratmadığı gibi halkın büyük çoğunluğu eylemcileri destekliyor. Fakat şu anda medyalardaki konuşmalar eylemcileri karalamak ve şiddet yanlısı göstermek üzerine. Örneğin, Cumhurbaşkanı Macron, son günlerdeki konuşmalarında “sokaktaki kalabalığın” meşru olmadığını vurguladı. Bu durumda halk arasında kırılma teşviki yaptığı görülmekte.

Genel Emek Konfederasyonu (CGT) Metalürji Federasyonu Yürütücü Kurul Üyesi İffet YazıcıoğluGenel Emek Konfederasyonu (CGT) Metalürji Federasyonu Yürütücü Kurul Üyesi İffet Yazıcıoğlu

KÖKLERİNDEN FİLİZLENİYOR

Muhalefet hükümete karşı birleşti. Ülkedeki politik atmosfer ne?

Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanının partisi “Renaissance” (yeniden doğuş) salt çoğunluğa sahip değil. Hükümete karşı muhalefet kısmen birleşti. Örneğin, son milletvekili seçimleri sırasında NUPES (Yeni Halk Çevreci ve Sosyal Birliği) adı altında birleşen sol partiler bazı konularda görüş farkı gösterse de, emeklilik reformuna karşı örnek bir birlik sergiledi. Sağda, geleneksel “Les Républicains” (Cumhuriyetçiler) parti üyelerinin bir kısmı da reforma karşı olduklarını belirttiler. Bu ortamda, senatoda veya mecliste olsun, tartışmalar çok gergin bir şekilde yürüdü. Bunun sonucunda, mecliste çoğunluk elde edemeyeceğini bilerek, hükümet Fransız Anayasasının 49/3 maddesine başvurarak şiddetli bir şekilde reformu kabul ettirdi. Bu maddeye göre, hükümet meclis tarafından oylama yapılmadan bir yasayı kabul ettirebilir. Bunun karşılığında, hükümetin sorumluluğunu angaje eder. Meclis tarafından hükümet aleyhine bir gensoru önergesi kabul edilmezse, yasa tasarısı kabul edilmiş sayılır. Tersine, bir gensoru önergesi kabul edilirse, Hükümet devrilir ve metin reddedilir. Maalesef, gensorular kabul edilmedi ve gerginlik devam ediyor. Sendikalar mücadeleye devam ediyor. Kamu ve özel sektörde grevler sürüyor.

Sol ve sosyalistler nasıl konumlandı?
Sol, çevreci ve sosyalist partiler, son milletvekili seçimleri sırasında NUPES adı altında birleşmişlerdi ve emeklilik reformuna karşı olduklarını tek bir sesten dile getiriyorlar. Tüm sol liderler sendika seferberliğini destekliyorlar ve halkı toplanmaya çağırıyorlar. Emeklilik reformunun ciddi bir sosyal gerileme olduğu konusunda bütün sol partiler hemfikirler.

Avrupa’da pek çok ülkede benzer bir tablo var. Bunu nasıl yorumlamalıyız?
Gözlemlediğimiz gibi, mücadeleci hareketler artık sadece Fransa gibi toplumsal hareketler konusunda belirli bir alışkanlığımız olan ülkelerde olmuyor. Diğer Avrupa ülkelerinde de çok sayıda hareket yaşanıyor. İlk nedeni, geçen sene enflasyon çok yükseldi ve halen yükselmeye devam ediyor. 2022 son aylarında Yunanistan, Belçika, Fransa, Bulgaristan, Hollanda gibi ülkelerde de yürüyüşler düzenlendi, grevler başladı. Hatta Almanya’da otomobil ve kimya endüstrisinin güçlü sendikası IG Metall’e karşı grev önleyici tedbirler bile alındı. Avrupa’nın her yerinde gelişen mücadele hareketleri olduğunu görüyoruz. Son 30 yıldır böyle bir mücadele hiç görülmemişti. Bu durum sendikalar için iyi bir haber. İkinci Dünya Savaşı sonunda, temsil ettiğim sendika CGT, Fransa’da çok güçlüydü. Yaşadığımız sosyal kriz, emekçileri toplu eylemlere yöneltiyor.

Çalıştığınız kurumda grevler, eylemler oldu mu? Ya da ülkedeki atmosferden dolayı işveren böyle bir korku yaşadı mı?
Çalıştığım şirkette ve metalürji branşında faaliyet gösteren tüm şirketlerde grevler ve eylemler düzenleniyor sürekli. Greve katılınca ücret kaybına uğramamıza rağmen, katılımın önemli olduğunu görebiliyoruz. Zaman içinde dayanabilmek üzere, bazı emekçiler günde bir veya iki saat grev yapıp, sosyal hakları gerileten reformlara karşı olduklarını bu şekilde gösteriyorlar. Ayrıca, birçok şirket sendikasında veya sendikaların bölgesel temsilciliklerinde grev kasaları kuruluyor. İşin ilginç yanı, Macron’a karşı tüm muhalefet birleşmişken işveren sendikalarından hiç ses çıkmıyor.

***

SOKAKTAKİLER YARININ KURUCULARI

Fransız Demokratik Emek Konfederasyonu (CFDT) Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Maher Tekaya da emeklilik reformunu “adaletsiz ve acımasız” olarak niteledi. Tekaya, “Emeklilik yaşını değiştirme tedbiri, reformun ağırlığını en güvencesiz işçilere yükleyecek bir adaletsizlik olarak karşımıza çıkıyor. Bu kabul edilemez” dedi.

Fransız Demokratik Emek Konfederasyonu (CFDT) Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Maher TekayaFransız Demokratik Emek Konfederasyonu (CFDT) Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Maher Tekaya



KITANIN İSYANI

Ülkede grevin de ötesinde adeta bir seferberlik olduğunun altını çizen Tekaya, “Binlerce hatta milyonlarca işçi farklı sektörlerde iş bırakarak ya da mesaisini tamamlayınca sokağa mücadeleye çıkıyor. İşçilerin sesini duyurmasını ve reformun geri çekildiğini görmek istiyoruz. Son anketlere göre aktif nüfusun yüzde 97’si seferberliği destekliyor ve 250’den fazla şehirde gösteriler düzenlendi. Bu açıkça, tüm sosyal ve politik çeşitliliğiyle toplumun sendikaların arkasında seferber olduğu anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

Sarı Yelekliler’den sonra işçi sınıfının yeniden uyanışı olarak yorumlanan protestoları değerlendiren Tekaya, “Sarı Yelekliler, meşru bir memnuniyetsizlik ifade etseler bile, bu siyasi çıkışı olmayan bir isyan hareketiydi. Net taleplerde bulunmadılar ve hareketlerini bunu yapacak şekilde yapılandırmadılar. Ayrıca, sendikalar da dâhil olmak üzere her türlü örgütlenmeye muhalif (düşmanca/karşı) bir hareketti. Sendikalar tarafından, emeklilik yaşı reformunun geri çekilmesi olan net bir sloganla örgütlenen bu harekette durum böyle değil” şeklinde konuştu.

Yaşananların sadece Fransa’ya özgü olmadığını tüm kıtada bir işçi ayaklanması olduğunu söyleyen Tekaya “Sokaktakiler yarının kurucuları” dedi ve ekledi: “İşçilerin gerçekleri ülkeden ülkeye ve bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor. Kesin olan şu ki, kapitalizmin aşırılıklarının ve sonuçlarının bedelini her zaman işçiler ödüyor. Artan fiyatlar ve kıtlıklar birçok ülkede işçi sınıfının durumunu zayıflatıyor. Sosyal diyaloğun yapıcı olduğu ülkelerde bu sorun diyalog yoluyla çözülebilir, başka yerde çatışma kaçınılmazdır. Bu, en demokratik ülkelerdeki gösteriler ve grevlerden otokrasilerdeki isyan ve ayaklanmalara kadar uzanıyor.”