Geçen hafta yazdığım yazı sonrası Faruk Bildirici ve Ünsal Ünlü ile telefonda uzun uzun konuştuk. Dijitalleşme sonrası gazetecilerin belli bir kuruma bağlı olmadan, bağımsız işlerini yapabiliyor olması, gerçekten mesleğini yaparak hayatta kalmak adına çok değerli. Normal şartlarda işsiz kalıp, bir avuç çalışabileceği mecra varken günümüzde bu bağımsız gazeteciliği, yayıncılığı daha da güçlü bir şekilde öne çıkartıyor. İşin en güzel yanı ise sizlerin bu tip içerik üreticilerini sıkı bir şekilde takip ediyor olmanız. Bu yapılan mesleğin gücünü arttırdığı gibi, işi yapanın gücünü arttırmasına da etki ediyor. Tabii ki etki alanının artması en önemli çıktı. Dijital dünyada işini yapan bu gazeteciler, içerik üreticiler aslında ülke, dünya gündeminde de etkili olmakta. Bunun en büyük sebebi sizlersiniz. Gazetecilerin, gelir modeli oluşturamaması bu mesleğin en sıkıntılı alanı. Faruk Bildirici ve Ünsal Ünlü ile birlikte konunun üzerinde çalışmaya başladık. Meslektaşlarımızdan katılmak isteyenler olursa kapımız açık. Ortak akılla doğru modeli geliştirirsek yayıncılık konusunda çok büyük bir sorunu ortadan kaldırmış, sürdürülebilir hale getirmiş olacağız. Bu bizim ve gelişmemiş ülkelere has bir problem bu arada. Özellikle Amerika’da, bizim gibi bağımsız içerik üretmeyi tercih edenler gerek YouTube gelirleri ile gerekse internet siteleri üzerinden gösterilen reklamlarla ve bağışlarla işlerini rahatlıkla yapabilmekte, evlerini sorunsuz şekilde geçindirebilmekte. Bu konuyla ilgili gelişmeler oldukça hem ben hem Faruk Bildirici hem de Ünsal Ünlü yazmaya, yaptığımız yayınlarda durumu anlatmaya devam edeceğiz.

***

Bu hafta konumuz yine gazetecilik, fenomenlik ancak bir başka açıdan bu kez durumu anlatmaya çalışacağım. Teknoloji ilerledikçe, yapay zeka, robotlar geliştikçe mesleklerin dönüşeceğini, bazılarının sadece robotlar tarafından yapılacağını daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Bu değişimlerden bir tanesi fenomenler ile alakalı. İnsanlar tamamen bilgisayarda tasarlanan, karakteri oluşturulan sanal kahramanları Instagram’da, TikTok’ta takip etmeye başladı. Bence çok acı bir durum ama bazıları onları gerçek sandığı için yorumlarda onlara iltifatlar bile ediyor. Karakterin gerçek olmadığını profilde yazmış olmalarına rağmen ya öyle düşünmek istemediklerinden ya da profili okumadıklarından böyle davranıyor olabilirler. İnsanlığın ne kadar aciz durumda olduğunu gösteren iyi bir örnek aslında. Sanal kahramana övgüler yazmak çok acayip geliyor bana. Bilimkurgu filmlerin gerçek olduğunu görmek bence bizim ne kadar zavallı bir duruma yavaş yavaş geldiğimizi göstermekte. Sosyal bir varlık olan insanın aslında günümüzde ne kadar yalnız kaldığını, ne kadar çaresiz olduğunun göstergesi. Bunu metroya bindiğinizde, yolda yürürken, parkta otururken rahatlıkla görebiliyorsunuz. Olması gerektiği gibi davranan insanlar artık istisna kapsamında. Yalnızlaşma çağın en büyük hastalığı olmaya aday bence.

***

Yapay zekâ, gerçekçi grafikler, etkileyici ses tonu ve diksiyonlar ile insansı kahramanları pek çok alanda karşımızda görmeye başlayacağız. Haber spikerleri, köşe yazarları, YouTube içerik üreticileri, modacılar, şarkıcılar olacak. Hiçbiri gerçek insan olmayacak. Yapay zekâlı ressamlar, besteciler, satranç oyuncuları ile yavaş yavaş duruma alışmaya başlıyoruz. Belki okuduğunuz kitabı bile yapay zekâlı bir yazar bilgisayar yazmıştır. Sitelerde yapay zekâlar tarafından üretilen haberler yayımlanmaya çok daha önce başlanmıştı. Bu alanda daha sık haber yazan robotlar olacaktır. Düşünsenize bizim ülkemizde yandaş yapay zekâlı robot bir yazar üretilebilir. Sürekli orta gol mantığında siyasetçikle, şirket yöneticisiyle röportaj yapan, sorularıyla hiç sıkıştırmayan robot yapmak çok zor değil. Bunların yayınlandığı TV kanalları açılabilir. İnsansız sanal yandaşlar olduğu gibi, böyle giderse sanal siyasetçiler, bürokratlar, memurlar dizayn edilebilir. Muhalif versiyonları tabii ki çıkacaktır. Günün sonunda hepsi için para kazanan arka planda birileri olacak. Dürüst yapay zekâlı (nasıl oluyorsa) gazetecilik yapanlar bu kadar sanallaşmış bir dünya içerisinde sizce iş yapabilir mi? Kimse onların üretilmesi için para harcamak istemez çünkü! Şimdi de durum öyle değil mi zaten! Gerçekten bu işi hakkıyla yapan insanlar sürünmüyor mu? Olan yine topluma olacak. Gerçeklikten tamamen uzaklaşılmış, her şeyin sanallaştırıldığı bir ülkede gerçekleri öğrenmek, ne olup bittiğinden haberinizin olması mucizelere kalmış olacak. Belki hackerların müdahalesiyle doğrular söyletilebilir ama o da kısa zamanda eski haline getirilecektir. Bir de hackerlara ne kadar güvenilir o da ayrı tartışma konusu.

***

Sonuç olarak her meslek yapay zekâlar ile yapılmamalı, bunun en güzel örneğini futbol maçlarında görüyoruz. VAR sistemi ile ortada dolaşan bir hakem var ama hiçbir kararı kendi inisiyatifiyle veremiyor. Bir karar veriyor, VAR bozuyor. Oyunun heyecanı bitti. Sebebi çok basit değil mi? İnsanoğlu hata yapar, o hatalar gerçektir. Maradona’nın eliyle attığı gol sonrası “Tanrının Eli” dediği dünya kupasını nasıl hala konuşuyoruz? Sizce Katar’da yapılan Dünya Kupasını ne kadar konuşacağız?

Bazı mesleklere sahip çıkalım. O meslek grupları hayatımıza heyecan, gerçeklik ve insanlık katıyor. Robotlar arasında azınlık insan olacağımıza, hatalarımızla uğraşalım daha iyi. Robotları, yapay zekâyı elbette kullanalım ama insanların yapmasının sakıncalı olduğu, sağlığımızı bozan, ağır koşulları olan işlerde kullanalım. “Biz yapay zekâdan daha akıllıyız” diyebilmek için bunu yapmak zorundayız. Yoksa işimiz çok zor. Hepimiz için değil elbet, bunu fark etmeden içinde yaşayan ve benimseyenler ot gibi mutlu mesut yaşamaya devam edebilir. Matrix filmi bu yüzyılda yapılmış en etkili ve gerçek sinema filmi. Gerçek dünya mı? Sanal dünya mı? Tercihimizi yapmak ve ona göre davranmak zorundayız.