Türkiye’de müzik sektöründe en çok sömürülen insanlar eser sahipleri. Pandemi döneminde en çok zorluğu çeken icracı sanatçılar oldu ama bütüne baktığımız zaman eğer aynı zamanda solist de değillerse, eser sahipleri ne yazık ki görmezden geliniyor.

Bildiğiniz gibi 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu eser sahibinin haklarını kısaca mali ve manevi haklar olarak ikiye ayırmıştır.

***

Mali haklar eser sahibinin eser üzerinde bulunan ekonomik hak ve yetkileridir. Manevi haklar ise eser sahibinin eser üzerinde bulunan ekonomik olmayan, eser sahibi ile eser arasındaki duygusal ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkan hak ve yetkileridir. Eser sahibinin eser üzerindeki manevi hakları, eserin topluma arzı yetkisi, eser sahibinin adının belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı ve eser sahibinin eserin aslının malikine ve zilyedine karşı ileri sürebileceği haklarından oluşur. Bunları niye yazdım; iki hafta kadar önce Halk Tv’nin başarılı sunucu ve yapımcısı değerli arkadaşım Serhan Asker’in 15 Ocak’ta Nazım Hikmet’e ayrılan “Görkemli Hatıralar” programıyla ilgili amca İlhan Şeşen’in sosyal medyada yayınlanan bir mesajıydı. Amca paylaştığı mesajında, “Ey Serhan Asker Adana’daki programınızda sözü ve müziği bana ait ‘Nazım Hikmet Memleket’ şarkımı biri söyledi. İzin almadınız. Telifimi ödemediniz. Bari adımı ansaydınız. Şimdi ben ne yapayım. Önce özür dileyin” diyordu. Ben amcanın bu haklı sitemini Serhan Asker’e ilettiğimde, Serhan’ın bu vtr’den haberi olmadığını anladım. Zira haftada iki gün Türkiye’nin dört bir yanında saatlerce canlı yayın yapmak hiç de kolay bir iş değil. Bu bandı hazırlayan arkadaşın alt yazı olarak söz-müzik İlhan Şeşen yazması gerekirdi. Neyse ki Serhan Asker sorumlu bir yayıncı olduğundan kendine yakışanı yaptı bir haftaki yayınında İlhan Şeşen’den özür diledi ve olay tatlıya bağlandı. Aslında burada iş yorumculara düşüyor. Konserlerde televizyon programlarında, performans salonlarında hem eser sahibi meslek birliklerine çalacakları repertuarları vermeli- zira besteci ve söz yazarları bu icra edilen şarkılardan ufak da olsa bir gelir elde ediyorlar- hem de bütün şarkılarda olmasa da arada bir eser sahiplerinin isimlerinden söz etmeliler. Zira eser sahibinin adının belirtilmemesi bir yerde manevi hakların ihlali anlamına geliyor.

***

Bundan yıllar önce, sanırım 2005 yılıydı rahmetli söz yazarı Fikret Şeneş Ajda Pekkan’a bir ihtarname çekmiş ve konserlerinde ve televizyon programlarında sözlerini kendisinin yazdığı şarkıların -72 şarkılık bir külliyattan söz ediyoruz- Ajda Pekkan tarafından yorumlanmamasını istemişti. Bunda da sebep aynıydı. Eser sahibinden söz edilmemesi. Aynı zamanda MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı olarak değerli yorumcularımızdan ricam budur. Eser sahiplerinin de hakkına saygı gösterelim. Geçen gün çok eski dostum gazeteci, menajer, yapımcı ve Altın Güvercin Şarkı Yarışması’nın fikir babası ve genel koordinatörü Ali Rıza Türker aradı. Ve Halk Tv ile ilgili bir sıkıntısından söz etti. Bu sebeple Halk Tv özelinde yayıncı kuruluşlardan da bir ricam var. Özellikle editör ve yapımcılardan. 28 Ocak değerli piyanist ve yorumcu dostumuz Ferdi Özbeğen’in ölüm yıldönümüydü. Halk Tv de bir vefa örneği göstererek kendisini anmak için özel bir program yaptı. Ama gelin görün ki Ferdi Özbeğen fotoğrafının altında “Geçmişin Çay Bahçelerindeki Kadife Sesi” yazıyordu. Yani bu zarif insan böyle mi tanıtılır genç nesle? Ferdi Özbeğen böyle mi anlatır? Hiç sanmayınız ki bugün şarkılarını severek dinlediğimiz isimler o yerlere hiç de kolay gelmemiştir.

Bugün Türkiye’de efsane müzisyenlerin birçoğu müzik hayatına pavyonlarda, düğün salonlarında başlamıştır. Pavyon deyip geçmeyin. Her türlü müzik tarzı çalınır, çok farklı solistlere eşlik edilirdi. Hiçbirimiz bizleri bu günlere getiren müzikal geçmişimizden utanmayız. Ama özellikle cevap hakkı olmayan insanlara karşı daha duyarlı olunmalı. O insanların müzikal geçmişini ve halkın sevgisini de göz ardı etmemeli.

Kalın sağlıcakla…