Jeffrey St. Claır Suudi Arabistan’ı zora düşürmek için ne gerekiyormuş anladık. Veliaht Prens’in bir gazetecinin konsoloslukta öldürülmesi yönünde emir vermesi, gazetecinin cesedinin parçalara ayrılması ve asitte eritilmesi gerekiyormuş. Tabii herhangi bir gazeteci yetmez. Suudiler daha önce bir sürü gazeteciyi öldürdü ya da hapise attı. Cemal Kaşıkçı ise dünyanın en zengin adamının gazetesi Washington Post’ta yazıyordu. […]

Yemen’de çığlıklarınızı kimse duyamaz

Jeffrey St. Claır

Suudi Arabistan’ı zora düşürmek için ne gerekiyormuş anladık. Veliaht Prens’in bir gazetecinin konsoloslukta öldürülmesi yönünde emir vermesi, gazetecinin cesedinin parçalara ayrılması ve asitte eritilmesi gerekiyormuş. Tabii herhangi bir gazeteci yetmez. Suudiler daha önce bir sürü gazeteciyi öldürdü ya da hapise attı. Cemal Kaşıkçı ise dünyanın en zengin adamının gazetesi Washington Post’ta yazıyordu. Suudiler kendilerini eleştirenleri genelde parayla satın alır. Ancak Jezz Bezos’un satın alınamayacak kadar zengin olduğunu görmüş olmalılar. Yine de söylemek gerekir ki Kaşıkçı öldürülmeden üç ay önce, Yemen’de bir okul servisi Suudi savaş uçakları tarafından bombalandığında ne Washington Post’tan, ne New York Times’dan ses vardı. Okul servisi öğrencileri pikniğe götürmüş, dönüş yolundaydı. MK 82 füzesi tarafından vuruldu. Bu füze Lockheed tarafından imal edilmiş, Pentagon tarafından Suudilere satılmıştı. Saldırıda toplam 50 kişi öldü. Bunlardan 30’u çocuktu ve çoğu 10 yaşından küçüktü. Öğretmenlerden biri, Yahya Hüseyin, okul servisinin arkasından kendi arabasıyla gidiyordu. Olay mahalline, saldırıdan hemen sonra varmıştı ve Al Jazeera’ya verdiği demeçte tanıklık ettiği vahşeti tarif etti. Veliaht Prens olayı ‘meşru bir askeri operasyon’ olarak tanımladı. Birkaç gün sonra Suudiler kurbanlardan birinin cenazesini bombaladılar ve bir düzine insanı daha öldürdüler. Trump bir süre önce “Suudilerle konuşmak istediğim birçok şey var,” dedi. “Fakat tabii ki içi çocuklarla dolu otobüslere ateş edenlerle konuşmayacağım,” diye ekledi. Keşke bu çocuklar katledildikten sonra Pentagon dönüp kendine bir baksaydı.

Bunun yerine liberallerin favori generali James Mattis’ten bir takım saçmalıklar işittik. Mattis, ABD’nin savaşta oynadığı rolün sivil kayıpları azalttığını savundu. “Suudi pilotlar temkinli davrandığında bunu haberlerde görmüyoruz,” dedi. Akla şu soru geliyor; Suudiler temkinli davranıp Amerikan silahlarıyla birilerini öldürdüğünde ve basın mensupları etraftaki ceset parçalarını izlemeye gitmediğinde öldürülenler kim? Neticede Dahyan’daki okul servisi saldırısı, Suudilerin Amerikan yapımı ‘akıllı bombaları’ kullanarak sivilleri öldürdüğü ilk vaka değildi. Mart 2016’da Suudilerin düzenlediği Kames Çarşısı saldırısında 97 sivil ölmüştü.

ABD destekli Suudi hava saldırıları toplamda 5 binden fazla insanı öldürdü ve bunlardan yüzde 60’ından fazlası sivildi. Obama Suudilere silah satışının durdurulması emrini verdi. Tabii bu noktaya kadar Suudilere 115 milyar dolarlık silah satmıştı bile. Bu rakam 70 yıllık Suudi-ABD ilişkilerinde rekor niteliğindeydi. Silah ambargosu Trump döneminde derhal kaldırıldı ve o da 110 milyar dolarlık yeni bir silah anlaşmasına imza attı. Yemen’deki savaş Obama döneminde başladı ve Trump döneminde kötüleşti. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyanın bu yüzyılda gördüğü en kötü kıtlık olabilir. 1,8 milyon çocuk açlıktan ölmenin eğişinde ve günde en az 130 çocuk ölüyor.

Yemen çoğu Amerikalının haritada bulamayacağı, hatta adını bile duymadığı bir yer. Yemen aynı zamanda Obama’nın emriyle bir Amerikan vatandaşının öldürüldüğü yer. Nobel barış ödüllü başkan, Enver el-Evlaki ve yine iki hafta sonra öldürülen ve babası gibi Amerikan vatandaşı olan 16 yaşındaki oğlu için herhangi bir yargılama sürecini gerekli görmemişti. Yemen aynı zamanda Donald Trump’ın da ilk savaş suçuna tanıklık etti. Trump koltuğa oturduktan sekiz gün sonra verdiği komando baskını emriyle 15 sivilin ölümüne yol açtı. Ölenler arasında Al Evlaki’nin 8 yaşındaki kızı Nora da vardı. ABD neden Yemen’de çocukları öldürüyor? Bu yetkiyi kim verdi? Amaç nedir? Ne zaman son bulacak? Kimse söylemiyor. Kongrede ya da basında bunlardan söz eden çok az insan var. Yemen’deki savaş, Jimmy Carter dönemindeki Afganistan savaşı gibi gizli kapaklı değil. Kimsenin umursamadığı, incelemediği ve tartışmadığı bir savaş. Yemen’de çığlıklarınızı kimse duyamaz. Öğrencilerinizin parçalanmış bedenleriyle karşı karşıya kaldığınızda bağırsanız da sizi kimse işitmez.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Counter Punch