Henüz yeni yılın başındayız… Yani insanların gelecek adına umut besledikleri ilk günlerdeyiz!… Her yeni yıla insanlar, arzuladıkları huzur ve mutluluk talepleriyle girmek isterler!.. Dilekleri; sağlıklı, refaha ulaşmış, barış içinde bir sene geçirmektir… *** Yeni bir başlangıcın konuşulduğu bu günlerde, gelişen olaylar gösteriyor ki, ülkede değişen bir şey yok!.. Siyasal yönetim anlayışı aynen devam ediyor… *** […]

Henüz yeni yılın başındayız… Yani insanların gelecek adına umut besledikleri ilk günlerdeyiz!… Her yeni yıla insanlar, arzuladıkları huzur ve mutluluk talepleriyle girmek isterler!.. Dilekleri; sağlıklı, refaha ulaşmış, barış içinde bir sene geçirmektir…

***

Yeni bir başlangıcın konuşulduğu bu günlerde, gelişen olaylar gösteriyor ki, ülkede değişen bir şey yok!.. Siyasal yönetim anlayışı aynen devam ediyor…

***

Bir ülkenin egemenliği, yurttaşları nezdinde meşruiyetini koruduğu sürece devam eder. Meşruiyet, o ülkenin hukuk devleti olması, hak hukuk ve adaletin gerçekleşeceğinin yurttaşları indinde kabul görmesiyle mümkündür. Yaşamın teminatı olduğunu sürece yargıya güven duyulur. Yargı bağımsızlığı yoksa adalet oluşmaz dolayısıyla, orada insana saygı, hak, özgürlük, eşitlik ve de barış var olamaz… Ekonomi sallanır, gelişme durur, eğitim ve sağlık dejenere olur!.. İnsanlar baskı altında kalır, korku tepkiyi güçlendirir, tepki yeni tehlikelere yol açar!..

***

Hele yurttaş ile devlet arasındaki ilişki zayıflamış, devlet yurttaşını kucaklamaktan vazgeçip ayrıştırma yolunu açmış, yandaşı koruyan, muhalifi dışlayan bir yönetim sergilemekteyse, orada yönetimsel disiplin de yok olmaktadır. Mutsuz ve umutsuz insanların oluşturduğu toplum her an patlamaya hazırdır. Buradan kaos, anarşi ve terör çıkar… Kısaca adaletin gerçekleşmediği yerde bir de zülüm varsa, orada ölüm kapıdadır!..

***

Nitekim kadın ölümleri AKP iktidarının yarattığı iklimde misliyle artmış, önü alınamamıştı. Yeni yıla da yine kadın cinayetleriyle girdik… Şimdi öğrenciler birbirini ve öğretmenlerini öldürmeye başladı.

***

2019’un ilk günlerinde yaşanan birkaç olaya bakılırsa bu yılın, geçmiş yıllardan daha kötü olacağı anlaşılıyor. Önceki CHP milletvekili Eren Erdem’in yaşadığı olayı yakından incelersek, Yargının artık itiraz edilemeyecek şekilde bağımlı ve taraflı olduğunu görürüz…

***

7 Ocak günü; İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, yaklaşık 7 aydır tutuklu bulunan Eren Erdem’in tahliyesine karar vermişti. Mahkeme kararının ardından hemen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı üst mahkemeye itiraz ederek, kaçma şüphesi gerekçesiyle Erdem’in tutuklanmasını talep etti… 8 Ocak’ta İtirazı değerlendiren İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Erdem hakkında kaçma şüphesi nedeniyle yakalama kararı çıkarttı… Cezaevinden tahliyesini bekleyen Eren Erdem tekrar tutuklandı!..

***

Olacak iş mi?.. Davanın görüldüğü ve dosyayı yakından takip eden 23. Ağır Ceza Mahkemesi aylar sonra tahliye kararı veriyor. Bu kararı verirken incelediği bilgi ve belgeler 56 klasör tutuyor. Ve Erdem’in diplomatik pasaport taşımasına rağmen kaçmayacağına hükmediyor… Ancak bir üst Mahkeme toplanarak, iddiaya göre binlerce sayfalık dosyayı birkaç saat içinde değerlendirip tekrar ve ivedilikle yakalama kararı çıkarıyor…

***

Şimdi düşünebilen herkes bu nasıl inceleme? Bu ne hız? Bu nasıl Yargı? diye soruyor. Verilen karar toplumun vicdanını bir kez daha sızlatmıştır!.. Hukukun değil, başka mihrakların kararda etkisi olduğu kanısı kamunun kabul ettiği bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır… Üstelik bu karar 23 ile 24. Ağır Ceza Mahkemelerinin de birbirileriyle olan ilişkilerinde bilgi ve saygı üzerinden yeni bir sorun yaratacağı da açıktır.

***

Diğer yandan yüzlerce tutuklu, aradan yıllar geçmesine rağmen haklarında yazılacak olan iddianameleri bekliyor!.. Yargı “Adaleti gerçekleştiremiyor” sözlerine karşın Savcıların ve de Mahkemelerin en çok sığındığı bahane, mahkemelerdeki dosya çokluğu ve zaman darlığıdır!. Demek ki istenilirse zaman hemen yaratılabiliniyor…

***

Tutuklanma sonrası babasının işine son verildiğini öğrenmesi Erdem’e ikinci bir ceza daha olmaktadır… Oysa hukukun temel ilkesi masumiyet karinesinin yanı sıra çağdaş ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri suç ve cezanın şahsiliği ilkesidir!.. Özetle; yargı hem bağımsız değil, hem de evrensel hukuka uymuyor! Demem o ki; 2019’a iyi başlamadık Vesselam!..