Cumhur İttifakı bileşenleri, ideolojik, politik ve sosyolojik kompozisyonu gereği ne etkili bir hükümet sistemi ne de yeni bir siyasi rejimi kurabilir durumda.

2023 Seçim süreci üzerine notlar-1: Seçim atmosferi

Ülke seçim atmosferine fiilen girmiş bulunuyor. Bugüne kadar AKP ile çalışan kamuoyu şirketleri bile Cumhur İttifakı’nın kaybedeceğini öngören sonuçlar açıklıyor. Kahvehanelerde seçim totoları oynanıyor; “Erdoğan seçimi kaybetse de koltuğu bırakmaz” diyenler ile “Paşa paşa bırakacak” diyenler iddialaşıyor. Siyasi suikastlar olasılığının ana muhalefet lideri tarafından dillendirilmesi ise seçim atmosferine girdiğimizin nişanesi oldu. Akıllara 7 Haziran - 1 Kasım 2015 arasında suikastlar ve kitle katliamları ile yaşanan korkunç süreç geliyor. Muhalefete göre iktidar planı ayan beyan: Buna göre seçim atmosferine yeniden korku iklimi zerk edilecek; tercihi yüzde 60’ı aşan oranlarda muhalefete yönelmiş bir seçmen iradesi, can güvenliği ve istikrar arayışı ile yeniden Erdoğan idaresine sığınacak.


DÖRT ÖNERME

Muhalefet sözcüleri, önden deşifre ederek kanlı planı uygulanamaz kılmak istiyor olabilirler. Cumhur İttifakı ise -maşallahları var- demeçleri ve kimi eylemleri ile ‘plana ne gerek, varlığımız yeter’ havasındalar. Peki, gerçek ne? Duyumlar, bürokrasiden kulağa fısıldananlar, beyanlar ve de geçmişte yaşananlara atıfla yapılan enformatik analizlerin ötesine geçip kuramsal bir analiz ile memleket ahvaline bakılamaz mı? Şimdilik şu dört önerme ile bir deneme yapalım.

Birinci önerme: 2023 seçim sürecinde Erdoğan idaresinin iktidarda kalmak için tercih edeceği yöntem, iktidardan nasıl gideceklerini belirleyecektir.

İkinci önerme: Seçim atmosferine zerk edilecek korku ikliminin yaratacağı güvenlik ve istikrar talebi, mevcut yaşam koşullarını korumak ve sürdürmek isteyenlerde etkili olacaktır.

Üçüncü önerme: 2023 seçim sürecini Türkiye, ‘devlet kapasitesinin’, ‘ulus kapasitesinin’ hayli gerisinde kaldığı şartlarda yaşayacaktır.

Dördüncü önerme: 2023 seçim sürecinin politik programı, revizyon ya da restorasyonu değil yeniden kuruluşu içeren bir kapsama sahiptir.

Dikkatli okurun hemen fark edeceği gibi, önermeleri böyle formüle ederek, gazete köşe yazarı yükümü epey hafifletmiş oluyorum. Zira araştırma problemi olarak ele alındıklarında bunların ikisi üçü ile tez kapsamında eserler kaleme almak mümkündür.

Birinci önermenin rasyoneli şöyle ifade edilebilir: AKP değiştirdiği hükümet sistemini ikame edecek etkili bir yönetim modeli geliştirememiştir. Aynı şekilde erozyona uğrattığı siyasal rejimi kendi programı doğrultusunda yeniden kurabilmiş de değildir. Daha da önemlisi Cumhur İttifakı bileşenleri, ideolojik, politik ve sosyolojik kompozisyonu gereği ne etkili bir hükümet sistemi ne de yeni bir siyasi rejimi kurabilir durumdadır. Tam da bu nedenlerle Erdoğan idaresinin iktidarda kalmak için seçeceği yöntem, gerçekte iktidardan nasıl gideceklerinin yöntemi olacaktır.

YÖNETEMEYECEKLER

Seçmen iradesine rağmen, siyasi zor yoluyla iktidarda kalmak mümkün değil midir? Tabii ki mümkündür. Lakin buna yeltenen güç, mevcut konjonktürde, ancak işgal kuvveti konumunda mevcudiyetini sürdürebilir. Aklı başındaki politik çevreler, Türkiye gibi bir ülkeyi bu konumda kalarak yönetemeyeceklerini bilecek kadar bilgi ve deneyim sahibidirler.