FERAY AYTEKİN AYDOĞAN – Eğitim Sen Genel Başkanı İnsanlığın yaşı ile eşit ve tarihin en eski mesleklerinden biri olan öğretmenlik egemenlerin istediklerini değil insanlığın evrensel değerlerini sınıf içersinde her gün yeniden üreterek, tarih boyunca baskıcı, totaliter iktidarların hedefi haline gelmiştir. Katledilmişler, ihraç edilmişler, sürgün edilmişler, tutuklanmışlar ancak hiçbir zaman hayallerinden ve gerçeğin peşindeki serüvenlerinden vazgeçmemişlerdir. […]

24 Haziran sonrası yerel seçimlere giderken ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’: İktidar-lar-ın öğretmeni olmadık, olmayacağız!

FERAY AYTEKİN AYDOĞAN – Eğitim Sen Genel Başkanı

İnsanlığın yaşı ile eşit ve tarihin en eski mesleklerinden biri olan öğretmenlik egemenlerin istediklerini değil insanlığın evrensel değerlerini sınıf içersinde her gün yeniden üreterek, tarih boyunca baskıcı, totaliter iktidarların hedefi haline gelmiştir. Katledilmişler, ihraç edilmişler, sürgün edilmişler, tutuklanmışlar ancak hiçbir zaman hayallerinden ve gerçeğin peşindeki serüvenlerinden vazgeçmemişlerdir.

Mücadele tarihimize baktığımızda da Encümen-i Muallimin’ den, TÖS’ ten, TÖB DER’ den Eğitim Sen’ e öğretmenlik mesleği sürekli iktidarlar tarafından hedef gösterildi. Kutuplaştırmadan, emeğin, emekçinin hakkının yok sayılmasından, kapitalizmden beslenen iktidarlar; toplu sözleşmeli ve grev hakkı olan gerçek sendika mücadelesi veren; ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine’ diyerek tüm ötekileştirmelere meydan okuyan, ‘Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz’ sloganını meydanlarda yüksek sesle haykırarak öğrencilerinin eğitim hakkına sahip çıkan ve tarihin her döneminde yaşadığı memlekete dair hayalleri olan bir öğretmen mücadelesinden daima korktular ve hedef gösterdiler.

AKP iktidar olduğu günden bu yana yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da; 80 darbecilerinin ruhunu taşıyan ideolojik hattını, yeni rejim inşasının ihtiyaçları doğrultusunda gerici (ırkçı, cinsiyetçi, tek tipçi) ve piyasacı politikalara dayandırarak planlı bir şekilde hayata geçirdi. AKP seçim beyannamesinin 58.-63. sayfalarında yer alan ve vizyon belgesinde de vücut bulan eğitim ile ilgili her madde bize AKP’nin 24 Haziran sonrasında ilan ettikleri yeni rejimde ideolojik hattını kararlılıkla sürdürdüğünü göstermektedir.

Vizyon Belgesi= 24 Haziran AKP seçim beyannamesi

24 Haziran öncesinde kurulan ve yerel seçim sürecinde de devam eden gerici, faşist, baskıcı, totaliter siyasi ittifak Milli Eğitim Bakanlığı’na Ziya Selçuk isminin getirilmesiyle iktidar olamadığını deklare ettiği eğitim alanında liberalleri de katan ve saraya bağlı kurul olarak ifade edilen Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’nda yer alan isimlerle somutlaşan bir süreç başlattı. Kamuoyu aslında Ziya Selçuk ismini 2003’ te AKP döneminin ilk müfredatı olan müfredat değişiminden, şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı’ na gönderildiği ve 2019 yılı içersinde yaşama geçirileceği açıklanan -Bakanlık tarafından öğretmenler, öğrenciler, veliler ve kamuoyu tarafından paylaşılmaya dahi ihtiyaç duyulmadan- Öğretmenlik Meslek Kanunu’ nun temelinin atıldığı 18-20 Kasım 2011’ de gerçekleştirilen Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı’ ndan tanımaktadır. Bu tanınmışlığa ve yeni rejimin 24 Haziran seçimleri sonrasında başkanlık rejimi üzerinden tek belirleyici olduğu ve olacağı deklare edilmesine rağmen kamuoyunda eğitimde yeni dönem algısı yaratılmaya çalışıldı ve kısmen de olsa bu söylem karşılık buldu. AKP iktidar olduğu günden bu yana ihtiyaç duyduğu her zeminde liberalizm vurgusundan, liberalleri ideolojik hattını güçlendiren süreçlere katmaktan hiç vazgeçmedi. Bu liberallerle birlikte hareket etme sürecini en ağır şekliyle toplumsal muhalefette de derin kırılmalara neden olan 2010 referandumu sürecinde yaşadık. Aynı süreç devam ettiriliyor. AKP baskı politikalarını ne kadar attırırsa arttırsın Erdoğan’ın da defalarca itiraf ettiği gibi eğitimde iktidar olamadı. Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu ile eğitim alanında oluşturulan liberallerle bir araya geliş eğitimde iktidar olmanın arayışıdır.

Seçim sonrası ilk adım olarak; yeni hükümet sistemi kapsamında 16 bakanlık, 9 kurul, 11 başkanlık ve 4 ofis direkt Cumhurbaşkanı’na bağlandı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te yemin etmesi ve akşam saatlerinde yeni kabinenin açıklanmasının ardından 1, 2 ve 3 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri Resmi Gazete’de yayımlandı. Eğitim alanında ise bu kurulun adı ‘Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’ oldu. Bu kararnameler ile ‘24 Haziran sonrası yeni rejimi kurduk. Yaşamın her alanına, özelde de eğitim alanına dair politikaları bu kurul yani saray belirleyecek, bakanlıklar ise oluşturulan bu politikaların uygulayıcıları olacak.’ denilerek AKP’nin ideolojik hattı ilan edildi. Kurulda yer alan isimlere baktığımızda ise Bilkent Ü. Rektörü ve Bilkent Holding Y.K. Bşk. Prof. Dr. Abdullah ATALAR tutun da Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Bşk.’ına kadar uzanan bu isim listesi yeni liberal buluşmanın, söylemin fotoğrafını ortaya koyuyor.

Devamında ise Milli Eğitim Bakanı’nın yapması gereken 2023’ e Doğru Eğitim Vizyonu ile ilgili sunum yandaş basın tarafından tüm kanallarda canlı yayınlanarak Erdoğan tarafından yapıldı. Sunumun Erdoğan tarafından yapılması da tek belirleyicinin cumhurbaşkanı olduğunun da deklarasyonuydu ve 2023 vurgusuydu aslında… AKP’nin 24 Haziran Seçimleri öncesinde yayınladığı “Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Genel Seçimler 2018” beyannamesinde yer alan öğretmenlik meslek kanunundan, profesyonel okul yöneticiliğine; oyun tabanlı öğrenmeden, okul öncesi eğitimde yapılacaklara; temel eğitimden ortaöğretime geçiş sınavlarında ve üniversiteye giriş sınavlarında neyin ölçüleceğine dair tüm başlıklar vizyon belgesinde yer aldı. Özetle vizyon belgesinde yeniye dair hiçbir husus bulunmamaktadır. Vizyon belgesinin omurgasını AKP’nin seçim beyannamesi ve ideolojik hattı oluşturmaktadır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu iktidarın öğretmenini yaratma projesidir!

Vizyon belgesinin yayınlanmasından 53 gün sonra saraya bağlı Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’nda yer alan Selçuk Pehlivanoğlu tarafından giriş yazısının yazıldığı TEDMEM imzalı Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı basınla paylaşıldı. Söz konusu tasarının bu kadar kısa sürede hazırlanması ve ÖMK için Genel Gerekçe başlıklı bölümün 4. sayfasında ifade edildiği gibi 30 Ülkeden ulusal düzeyde ve yerel düzeyde 73 metnin bu kadar kısa süre içerisinde incelenerek -ki mümkün değil- bu tasarının hazırlanması bu kuruluşun sorumluluğu ve üstüne vazife olmamasına rağmen bir kanun hazırlığını ilk açıklayan olması da büyük bir tesadüf olmasa gerek?!

Son aylarda Selçuk Pehlivanoğlu ismine basında sıkça rastlamaktayız. Bu isim 3600 ek göstergenin verilmemesi gerektiğinden, öğretmenlerin gerekirse(?) meslekten çıkarılması gerektiğine, hemen her konuda basına görüş belirtmektedir. Saraya bağlı kurulda yer alan bir ismin yaptığı her açıklamanın da saraydan bağımsız olamayacağı ve kurulan her yeni liberal ittifakta AKP’nin söylemlerinin liberaller tarafından ifade edilerek meşruluk arayışını güçlendirmeye çalıştığı gerçekliğine de AKP iktidar olduğu günden bugüne defalarca tanıklık ettik.

Öğretmenler ile ilgili bir kanun taslağının Milli Eğitim Bakanlığı yerine Türk Eğitim Derneği’ nin düşünce kuruluşu olan TEDMEM tarafından hazırlanması, bu tasarının MEB’in düşüncesini yansıttığını, TED ile MEB arasında kurulan ilişkinin bu tasarı ile sınırlı kalan bir ilişki olmayacağı da ortadadır.

Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir…

ÖMK ile ilgili diğer bir çalışmayı yapan kurum da hazırladıkları tasarıyı 25 Aralık 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu ile de paylaşan ve sonrasında kendi internet sitesinde yayınlayan, siyasi iktidara yakınlığı ile bilinen EĞİTİM BİR SEN’dir. AKP 2018 Seçim Beyannamesi, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi, TEDMEM tarafından hazırlanan ÖMK taslağı, EBS tarafından yayınlanan ÖMK İhtiyaçlar ve Öneriler başlıklı rapor ile fotoğrafın tamamı ortaya çıkmaktadır. Bir siyasi parti, bir kamu kurumu olması gereken MEB, bir sendika ve bir düşünce kuruluşu meselede tamamen ortaklaşarak; öğretmenlerin, öğrencilerin, eğitimin ve dolayısıyla da memleketin geleceğine karar vermeye çalışmaktadır.

Bu dört ayrı yapının da ÖMK’ na ilişkin talepleri ortaktır;

1- Siyasi iktidar-lar-a tabii öğretmen profili oluşturulması,

2- İş güvencesinin kaldırılması,

3- Katı bir hiyerarşi oluşturulması, iş barışının ortadan kaldırılması, başöğretmenlik ile uzman öğretmenliğin kurumsallaşması,

4- Okul yönetimlerinin profesyonelleştirilmesi; eğitimde ticarileştirmenin artırılması, bütçeden kamusal eğitime ayrılan payın azaltılması, öğrencilerimize de paran varsa ve paran kadar eğitimin dayatılması,

5- Öğretmenin söz ve karar süreçlerinden yalıtılması, sadece belirlenen programları uygulayan bir kimliğe sahip olması,

6- Öğretmenlik mesleğinin sınıf içerisinde sınırlandırılması ve sadece bu anlamda profesyonelleşmesi, performans değerlendirmenin yasal statüye kavuşturulması ve bu konuda okul müdürünün yetkilendirilmesi,

7- Sorumluluklar ve görevler artarken, hakların gerilemesi, disiplin cezalarının arttırılması,

8- Çalışma saatlerinin, maaş karşılığı ders saatlerinin ve esnek çalışma koşullarının artırılması, yıllık izinlerin azaltılması ve bunun sonucu olarak öğretmen açığının yeni öğretmen istihdam etmeden azaltılması,

9- Öğretmen atamalarında, kurum yöneticilerinin belirlenmesinde, proje okul uygulamalarında mülakatın temel belirleyen olma sürecinin devam ettirilmesi,

10- Atama öncesinde öğretmen seçiminde genel kültürün yeterlik alanlarından çıkarılması, 80’li yıllarda uygulanan yeterlik sınavı uygulamasına geri dönülmesi.

Tüm bu genel fotoğrafın özeti ise, AKP yeni rejimin ihtiyaçları doğrultusunda iktidarın öğretmenini yaratmak, yıllarca bedel ödeyerek, mücadele ederek kazandığımız hakları elimizden almak istemektedir. Bu saldırıyı Eğitim Sen olarak; 24 Haziran seçimleri ile birlikte yayınlanan AKP seçim beyannamesinde gören bir yerden 5 Ekim’ de (5 Ekim 2018) ‘Öğretmen Dünyayı Değiştirir’ kampanyamızı başlattık. Konfederasyonumuz KESK ile birlikte örgütlediğimiz bölge mitinglerinde ‘Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz’ kampanyamızla eş zamanlı ‘Öğretmen Dünyayı Değiştirir’ kampanyamızı da il il, okul okul, binlerce eğitim ve bilim emekçisi ile bir araya gelerek örgütledik. Kampanyamızı büyütmeye, mesleğimize, haklarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Öğretmenlerle ilgili bir kanunun, öğretmenleri söz ve karar süreçlerine katmadan, öğretmenlere rağmen çıkarılmasını reddediyoruz.

Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, ataması yapılmayan milyonu aşan bir gücüz. Bu memleketin öğretmenleriyiz. Ve biz istersek birlikte başarabiliriz. Gücümüzü, geçmişimizden, mücadele tarihimizden, Fakir Baykurt’ un cümlelerinden alırız. Bu cümleler rehberimiz oldu ve olmaya devam edecek.

Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir…