3 maddede atom bombası: Amerikan emperyalizminin vahşi fragmanı

Yusuf Tuna Koç -  Araştırmacı

Savaşın son yılında gerçekleşen Hiroşima ve Nagasaki bombalamaları, 3 başlıkta Amerikan emperyalizminin tüm karakteristik özelliklerinin açığa çıktığı bir fragman olma özelliği taşıyor. En medyatik tarihsel dönemin detaylarına boğulmadan, kısaca bu başlıkları ve sebeplerini sıralamaya çalışacağım.

Bunu yapmak için, öncelikle saldırılara ilişkin en popüler şu savı unutarak başlamamız gerekir; Japonya’ya iki atom bombası ile saldırılması ve sayısı yüzbinleri bulan sivil kaybı, savaş suçu sayılması gerekirken, Japonya’nın o tarihte kayıp vermeden teslim olmayacağı, bu yüzden de savaşın doğal gidişatının daha fazla insan kaybına sebep olacağı argümanı ile meşrulaştırılıyor. 

Ancak 2004’ten itibaren gizliliği kaldırılan CIA belgeleri, bu savın tüm temellerini ortadan kaldırdı. Öncelikle, o dönemde olası bir çıkarmada hesap edilen zaiyat sayısı aslında atılan bombaların yarattığı can kaybına yaklaşmıyor bile -ABD başkanı Truman, savaş sürerse can kaybının milyonu geçeceğini vaaz veriyordu. 

Yine Japonya’nın kayıp vermeden teslim olmayacağı da bu belgelerce yalanlandı. Amerikan emperyalizminin bugünkü şeklini ortaya çıkaran detaylardan biri de burada yatıyor.
Asıl mesele Japonya’nın kansız değil, koşulsuz teslimiydi ki saldırılar bunu garantilemiş oldu. Koşulsuz teslimiyetin sonucunda da Japonya, ABD’nin dayattığı “demokratik dönüşümün” neticesinde emperyalizmin uydusuna dönüştü. Dönüşüm o kadar demokratikti (!) ki savaşı açan monarşiye dokunulmadı, onun yerine ülke askersizleştirildi. Bu şekilde bağımlı hale getirilen ülke, geçen on yıllarda bir daha bu bağımlılık ilişkilerine direnç gösteremedi. ABD’nin emperyalist bir güç olarak doğuşunun miladı, genelde savaş sonrası Avrupa’nın batısının yeniden kuruluşunda aranır. Ancak o saldırılarla, ABD savaş biterken emperyalist güç dengesi içerisinde bir hamle yapmış, bu hamlenin bedelini de yüzbinlerce insan canıyla ödemişti. Aynı taktik, aynı diz çöktürme hevesi, gelecek on yıllarda devam edecekti.

Amerikan emperyalizminin, atom bombasına gizlediği bir diğer karakteristiği de yine bombalama konusundaki ısrarda yatıyor. Tarihçi Gar Alperovitz’in, sonradan deşifre edilen belgelere dayandırdığı Atomik Diplomasi kitabı, ABD’nin atom bombasından bir diğer beklentisinin, henüz daha soğuk savaş başlamadan SSCB’nin gözünü korkutmak olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, bombalamadaki acele, Japonya tarafının Sovyetlerin dahil olmasını istemesine dayanıyor. ABD hem yeni bir hegemonya sahasını kaybetmek istemiyor hem de SSCB’nin gözünü yeni icadıyla korkutmak istiyor. 20. Yüzyıla damga vuracak olan; emperyalist genişleme karşısındaki en büyük direnci oluşturan komünist-ilerici bloklaşma; henüz savaş sona ermeden ABD tarafından başlatılıyor. Fakat Washington Japonya konusunda başarılı olurken SSCB’nin hizaya çekilmesi konusunda olamıyor. Atom bombasının denendiği gizli Los Alamos askeri tesislerinden, planlar 10’a yakın nükleer ajan tarafından son derece organize şekilde SSCB’ye ulaştırılıyor. Savaş bittikten beş yıl sonra da SSCB’nin de nükleer silahlanmayı başlatmasıyla gözdağı ihtimali ortadan kalkıyor.

Bir üçüncü mesele, ABD’nin emperyalist bir güç olmasından, hatta kuruluşundan bile öncesine dayanan, kendi güneyi ile kurduğu bağımlılık ilişkisinin kanlı tarihine, askeri darbelerin, katliamların yanında atom bombası testleri de dahil oluyor. Ünlü Trinity testlerinin yapıldığı New Mexico eyaleti, Güneyli köylü halkın yerleşim yerlerinin yoğunlaştığı bir bölge. Savaştan uzun yıllardan sonra başlayan utangaç itiraflar, test sırasında yerli halkın can güvenliğinin ve sağlığının bir kez dahi düşünülmediğini acı şekilde ortaya seriyor. Bölge test için bir günlüğüne apar topar boşaltılırken, devlet görevlilerine sağlanan korumalıklar, yerli halk için düşünülmüyor. Dahası, doğrudan yerleşim yerlerini etkileyen bir bölge olduğu için, test başarılı olup ‘Amerikalılar’ kutlama yaparken, bir gün sonra yaşadıkları yerlere dönen New Mexicolular ömürleri boyunca bombanın acılarını yaşıyor. Radyasyondan etkilenen kuyular, hayvanlar ve toprak yüzünden henüz daha ilk yılda bebek ölümü sayıları on katına çıkıyor, bölge halkının çok ciddi bir kısmı hayatını kanserden kaybediyor. Sovyetlerin Kazakistan’daki testleri için on yıllardır yüzlerce makale yazmış, onlarca STK üretmiş olan ABD’de, Los Alamos, New Mexico yalnızca zafer anıtı olarak anılıyor.